Van’da 23 Ekim 2011 yılında meydana gelen depremin üzerinden 13 yıl geçti. Van, 23 Ekim 2011’de merkez üssü Erciş ilçesi olmak üzere 7.2 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Büyük hasara neden olan bu depremden 17 gün sonra bu kez de 9 Kasım’da 5.6 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Her 2 depremde 604 kişi hayatını kaybederken, 4 binin üzerinde kişi de yaralandı. Meydana gelen yıkıcı depremin etkisiyle çok sayıda bina yıkılırken, binlerce bina da hasar gördü. Aradan geçen 13 yılın ardından kentte sayısız deprem meydana gelirken, uzmanlar da sık sık kritik uyarılar da bulundu.
DEPREM ANITI ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI DÜZENLENDİ
13 yıl önce meydana gelen Van depreminin yıl dönümü dolayısıyla çeşitli açıklama ve programlar yapılırken, Van Büyükşehir Belediyesi ve TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu tarafından Deprem Anıtı önünde bir basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklamasına Edremit Belediyesi Eşbaşkanı Cemil Komi, partililer, mimar ve mühendisler, kentte faaliyet gösteren oda ve dernek temsilcileri katılım sağladı. Basın açıklamasını okuyan Ziraat Mühendisleri Odası Van Şubesi Başkanı Engin Işık, Van depreminden ders çıkarılmadığını belirterek önlemlerin alınması gerektiğinin altını çizdi.
BAŞKAN IŞIK: ÜLKEMİZ DEPREM GERÇEĞİYLE KARŞI KARŞIYA
Başkan Işık, konuşmasına depremde hayatını kaybedenleri anarak başlayıp, “23 Ekim 2011 tarihinde Van ilimizde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki deprem, hepimizi derin bir acıya sürüklemiş ve bir kez daha ülkemizin deprem gerçeğiyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bu deprem, yalnızca bir doğa olayı değil, aynı zamanda mühendislik hizmetlerindeki eksikliklerin ve yetersiz denetim mekanizmalarının nelere mal olabileceğini tüm açıklığıyla gözler önüne sermiştir. Van Büyükşehir Belediyesi, Afet İşleri Dairesi Başkanlığı ve TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu olarak, 13 yıl önce yaşanan bu felaketi hatırlatarak, hem kaybettiğimiz vatandaşlarımızı anıyor hem de depremlere karşı alınması gereken önlemler konusunda bir kez daha uyarıda bulunuyoruz” dedi.
“VAN DEPREM RİSKİ YÜKSEK OLAN BİR İL”
Van’ın depremselliğini dile getiren Işık, “Van, ülkemizin en aktif deprem kuşaklarından biri olan Doğu Anadolu Fay Hattı'na yakın bir konumda yer almakta olup, yüksek deprem riski altındadır. Van Depremi sonrası ortaya çıkan büyük yıkım, özellikle yapı stokunun mühendislik hizmetleri açısından yetersiz olduğunu, binaların yeterli statik analizler yapılmadan ve gerekli malzeme standartlarına uygun olmadan inşa edildiğini ortaya koymuştur. Deprem mühendisliği disiplininin gerektirdiği analizlerin yapılmadığı, yer bilimleri verilerinin yeterince dikkate alınmadığı yapılar, maalesef çok sayıda can kaybına neden olmuştur” ifadelerini kullandı.
VAN DEPREMİNİN ÜZERİNDEN 13 YIL GEÇTİ: NE DEĞİŞTİ?
Plansız yapılaşmaya dikkat çeken Işık, “TMMOB ve Van Büyükşehir Belediyesi olarak, geçmişteki açıklamalarımızda da deprem bölgelerinde inşa edilen yapıların mühendislik hizmeti almadan yapılmasının, plansız yapılaşmanın ve yetersiz denetimlerin yaratacağı risklere dikkat çekmiştik. Van Depremi, yapıların inşa edilme süreçlerinde sadece teknik denetimlerin değil, aynı zamanda şehir planlama ve mühendislik hizmetlerinin bütünleşik bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini göstermiştir” diye konuştu.
“İNSAN GÜVENLİĞİ VE TOPLUM YARARINI ESAS ALAN PLANLAMALAR YAPILMALIDIR”
Işık, “Van Depremi sonrasında başlatılan kentsel dönüşüm çalışmaları, riskli yapıların yıkılması ve yenilenmesi açısından önemli adımlar içerse de, ne yazık ki bu süreçte bilimsel veriler ve mühendislik disiplinlerinin yeterince dikkate alınmadığı pek çok örnek görülmüştür. Kentsel dönüşüm projeleri, yerel topoğrafya, zemin etütleri, mikrobölgeleme çalışmaları gibi bilimsel verilere dayalı olarak yürütülmelidir. Rant odaklı projeler değil, insan güvenliği ve toplum yararını esas alan planlamalar yapılmalıdır” diye aktardı.
“ACİL TOPLANMA ALANLARI KORUNMALI VE ARTTIRILMALI”
Işık, acil toplanma alanlarının önemine değinerek, “Afet risklerinin azaltılması ve gelecekteki depremlerden korunma amacıyla kentsel dönüşüm, sadece yapıların yenilenmesiyle sınırlı kalmamalı, şehir planlama ve mimarlık ilkelerine uygun olarak geniş kapsamlı bir afet yönetimi stratejisi çerçevesinde ele alınmalıdır. Yapı denetim sisteminin güçlendirilmesi, özellikle riskli binaların tespiti ve güçlendirilmesi konusunda daha kararlı adımlar atılmasını zorunlu kılmaktadır. Depremler sadece yapıları değil, toplumsal düzeni de altüst eder. Bu nedenle, afet anında halkın güvenli bir şekilde toplanabileceği Acil Toplanma Alanları, afet yönetiminin kritik bir parçasıdır. TMMOB olarak geçmiş basın açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi, bu alanların korunması ve artırılması, deprem sonrası acil müdahale süreçlerinin başarısında hayati bir rol oynamaktadır” ifadelerini kullandı.
“VAN DEPREMİ SONRASINDA ORTAYA ÇIKAN GEREKSİNİMLERDEN BİRİ DE BU ALANLARIN YETERSİZLİĞİ OLMUŞTUR”
Işık, imar sorununu dile getirerek, “Van Depremi sonrasında ortaya çıkan gereksinimlerden biri de bu alanların yetersizliği olmuştur. Afet durumunda kişi başına 2 metrekareden az olmamak şartıyla belirlenmiş alanlar, şehir planlama süreçlerinde kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Ancak ne yazık ki, ülkemizde bu alanların imar baskısı altında kaldığını, bazı şehirlerde rant projelerine kurban edildiğini görmekteyiz. Bu alanlar, afet anında halkın güvenle bir araya gelebileceği hayati bölgeler olup, korunmaları için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması şarttır” şeklinde konuştu.
VAN DEPREMİNDEN DERS ALINMADI
Van depreminden ders alınmadığının altını çizen Işık şunları söyledi: “6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli olarak yaşanan depremler, ülkemizin depremle ilgili aldığı tedbirlerin yetersizliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Van Depremi gibi geçmişte yaşanan felaketlerden yeterince ders alınmış olsaydı, 2023 depremleri sırasında yaşanan kayıplar çok daha düşük olabilirdi. Bu büyük felaket, deprem yönetimi ve yapı denetim sisteminin eksikliklerini ortaya koymuş, bu alanlarda ciddi bir revizyonun gerekliliğini göstermiştir. TMMOB, daha önceki yıllarda olduğu gibi, her türlü bilimsel ve teknik birikimi bu süreçlerin iyileştirilmesi için sunmaya hazırdır. Afetlere karşı daha dirençli şehirler yaratmak, bilimsel ve mühendislik verilerine dayalı olarak, toplumsal yararı esas alan politikalar üretmek zorundayız.”
“ÜLKEMİZDEKİ YAPI DENETİM SİSTEMİNİN DAHA SIKI VE ETKİLİ BİR ŞEKİLDE YÜRÜTÜLMELİ”
Önlem alınması gerektiğini dile getiren Işık, “Van Depremi ve 2023 depremlerinden çıkarılacak en önemli ders, yapılaşma süreçlerinin sadece ekonomik kazanç değil, insan güvenliği ve toplumsal refah odaklı olması gerektiğidir. Zemin etütleri, statik hesaplamalar, yapı malzemelerinin kalitesi gibi mühendislik verileri göz ardı edildiğinde, depremlerin ne denli büyük kayıplara yol açabileceği ortadadır. Ülkemizdeki yapı denetim sisteminin daha sıkı ve etkili bir şekilde yürütülmesi, olası depremlerde can ve mal kaybını en aza indirmek için hayati öneme sahiptir. TMMOB ve Van Büyükşehir Belediyesi olarak, depremlere karşı mühendislik ilkelerine dayalı bir yapılaşma politikasının oluşturulmasını talep ediyoruz. Yerel ve merkezi yönetimlerin, şehir planlamalarını bilimsel veriler doğrultusunda şekillendirmesi, afet risklerini azaltacak adımları atması gerekmektedir” dedi.
BAŞKAN IŞIK’TAN ÖNLEM ÇAĞRISI!
Işık, eksikliklerin giderilmesi gerektiğinin altını çizerek sözlerini şöyle tamamladı: “Yer bilimleri, inşaat mühendisliği ve şehir planlama disiplinleri arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi, daha güvenli ve dayanıklı şehirler inşa etmek için zorunludur. 23 Ekim 2011 Van Depremi’nin yıl dönümünde, kaybettiğimiz vatandaşlarımızı saygıyla anarken, bu felaketin bizlere gösterdiği eksikliklerin giderilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Bilimsel ve teknik bilgilere dayalı bir deprem yönetimi stratejisinin oluşturulması, mühendislik hizmetlerinin daha etkin bir şekilde kullanılması ve kentsel dönüşüm süreçlerinin hızlandırılması, ülkemizin depremlere karşı daha hazırlıklı hale gelmesi için kaçınılmazdır. TMMOB olarak, deprem gerçeği ile yaşamak zorunda olduğumuz bu coğrafyada, daha güvenli, dayanıklı ve bilimsel temellere dayalı şehirler inşa etmek için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek isteriz.”