‘Vali’ olarak gidip kardeş olarak dönmek

Abone Ol

Kente gelen Valiler arasında gelişi-ile gidişi arasında benzerlik gördüğüm iki isim var.

Birincisi Münir Karaloğlu, ikincisi Murat Zorluoğlu.

Hiç unutmam… 2009 yılında gelip 2013 yılında ayrılarak kentin en uzun süren görev yapan Valilerinden birisi olan Münir Karaloğlu’nun veda zamanıydı.

Sıcak bir Haziran akşamında onunla gitmesi öncesi gazeteci dostlarla ‘veda’ buluşmasındaydık. Saatlerce konuştuk, sohbet ettik. Van’dan sonraki görev yeri olan Bursa’yı konuştuk. Onu neler beklediğini, nelerle karşılaşacağını sorduk.

Gideceği yeri sanki yıllardır görev yaptığı bir yer gibi anlatışı, o kente dair analizleri hepimizi şaşırtmıştı.

Biz şaşırınca da “Dersime çok iyi çalıştım” demiş ve atandığı kentlerle ilgili mutlaka çok detaylı çalışıp gittiğini söylemişti.

***

Dersine çalışan Vali hususunu ikinci tecrübe edişim Murat Zorluoğlu döneminde oldu.

Yaşımın yettiği birçok Vali’nin ilk geldiği günü ve göreve gelir gelmez yaptığı ilk basın açıklamasını takip etmişliğim var.

Fakat çok az ismin Zorluoğlu gibi ‘dersine çalışıp’ geldiğini görmüştüm.

Kente çok çalkantılı, kayyum sürecinin tartışıldığı, kentin büyük sorunlarla geldiği bir süreçte gelen Zorluoğlu’nun kentin içinde bulunduğu sorunlara ve çıkmazlara en az bizim kadar hâkim olduğu konuşması beni oldukça etkilemişti.

***

Zorluoğlu önceki Valilerin aksine gelir gelmez uzun bir süreci tanışmaya, hoş geldin ziyaretlerine zaman ayırmak yerine oturup kentin ‘kangren’ haline gelen sorunlarını konuşmuştu bizimle.

Düşünsenize tek solukta “Van Çevre Yolu, Atıksu Arıtma Tesisi, Kent İçi Ulaşım Mastır Palanı ve Hafif Raylı Sistem, Mevcut Katı Atık Tesisinin Rehabilitasyonu ve Yeni Katı Atık Tesisi Yapımı, Emniyet Hizmet Binaları Yapımı, Cazibe Merkezi Programı Kapsamında Başlayacak Yeni Yatırımlar, il merkez ve ilçelerimizin yol, kanalizasyon vb. alt yapı eksiklikleri gibi çalışmaları başlatmak ve başlamış olanları da süratle tamamlamak için var gücümüzle çalışacağız.” Gibi sözlerle iki yıldan az bir süreçte bitireceği ya da başlayacağı bu çalışmaların birçoğunun o gün hızlıca çalışılacağını söylemişti.

Biz de o günkü sıradışı çıkışı “Vali dersini çalışıp geldi” başlığı ile vermiştik.

Zorluoğlu aynı toplantıda kendinden emin bir çıkış yapmış ve bunları söylerken “Ben Karadenizli bir idareci olarak bürokrasinin yavaş hareket etmesini seven biri değilim” diyerek çok net bir duruş sergilemişti.

Öyle de oldu.

Hızlı bir geliş yaptı. Gönüllere hızlıca girdi, hızlı sevdi, hızlı sevildi, birçok işi hızlı tamamlayıp memleketi Trabzon’a büyükşehir adayı olarak döndü. Hızlı bir çalışma ile Türkiye’nin rekor oyla seçilen 5 belediye başkanında birisi olarak Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı unvanını aldı.

***

Zorluoğlu sözünü tuttu. Çevre Yolu’nun tıkanıklığını çözdü. Arıtma Tesisi’nin startını verdi. Katı Atık Tesisi’ni tamamladı. Van’ın tarihinde ilk kez hafif raylı taşıma işini, tramvay projesini konuştu, alt yapısını çalışıp hazır hale getirdi, rekor düzeyde yol yapımı gibi işleri gerçekleştirdi. City Van gibi kronikleşen bir sorunu nihayete erdirdi. Birçok kamu alanını kentin kullanımına açtı. Van’ın onlarca yıllık hayali olan Van Kent Meydanı’nın startını verdi, Van Valiliği’ni taşıyıp yeni bir yaşam alanı oluşturmak için start verdi. İkinci yılı dolmadan gidince bazıları yarım kalsa da bahsettiğim bu işler gibi onlarca işe imza attı. Kalsa daha fazlasını konuşur muyduk? Hiç şüphesiz!

***

Olaya farklı bir noktadan daha bakmak lazım.

Zorluoğlu burada sadece iyi bir Vali, iyi bir belediye başkan vekili imajı bırakmardı.

İnsani anlamda da ‘Hoş’ bir sada bıraktığına hepimiz şahidiz.

Mesela ben Zorluoğlu’nu sadece açılış törenlerinde, toplantı masalarında, basın açıklamalarında konuşan bir Vali olarak hatırlamam.

Özalp’te yaşlı amcanın elini öperken onunla kurduğu muhabbeti, ilçe ziyaretlerinde vatandaşın evinde oturup evden birisi gibi sohbet edişini, “Affan Dedeye para saydım, sattı bana çocukluğumu...” diyerek çocuklarla Van Kalesi’nde çocuklarla mendil kapmaya oynayışını, Hacıbekir’de yaşlı teyzeye annesi gibi konuşup derdini dinlemesini unutmam…

Bunlar ‘küçük’ ama ‘önemli’ detaylardır.

Elazığ’da onun Gakkoş’ların kardeşi yapan şey, bugün onu Van’da Vanlılar’ın gardaşı yapıyordu.

Bunun için bazen küçük bir tebessüm, bazen gönül sıcaklığı ile uzatılan bir el, bazen de kent için gece-gündüz çalışmasına şahitlik etmek yeterlidir.

***
 

Bir gazeteci olarak ben şahidim.

Kente dair büyük-küçük birçok konuda benim gibi birçok isme danışıp “Sen bu işe ne dersin?” dediğini bilirim.

Adı sanı duyulmamış insandan kentin kanaat önderini de aynı ciddiyet ile ağırlayıp dinlediğini şahidim.

Kentin tüm yetkili isimlerini yanına alıp Başkale’nin en ücra köyüne, Saray’ın saatlerce yolculuk sonrası giden köyüne gidip her duyduğu talebi “Mutlaka yapın, çözün, bitirin” talimatı verip takip ettiğinin tanığıyım.

***

Bu kadar şeyden sonra bir Vali’nin gidip de unutulması imkansızdır.

Van ne unutur ne unutturur.

Tarihinde paşasına ağıt yakan tek kent olan Van şehri, kendisine hizmet ederken yüreğine de dokunan bir Vali’yi unutmayacaktı elbette.

Trabzon’da göreve başladığından bu yana Vanlılar’ın aileden birisinin başka bir şehirde ziyaret eder gibi gittiğini görüyoruz.

Onun da iyi günde, kötü günde Van’ı hala aradığını, sorduğunu, takip ettiğini biliyoruz.

Bu takibin sebebidir ki geçtiğimiz günlerde Tuşba Belediyesi ile Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin kardeş belediye olduğu haberi de düştü bültenlere.

‘Kardeş belediye’ öyle sıradan gelmesin size. Hele ki işin içinde Murat Zorluoğlu varsa…

Onun kardeşliğini biz biliriz…

Onun Tuşba’ya, Van’a yeniden kardeş olmasının ‘güzel’ bir birlikteliğin başlangıcı olduğundan da hiç şüphemiz olmasın bence.

Tecrübe bize bu kardeşliğin ‘hayra alamet’ olduğunu söylüyor.

Vanlılar’ın gönlünü kazanan Trabzon’da Vanlılar’ın bir kardeşi olduğunu tekrar hatırlatan Murat Zorluoğlu, Van’a bir kez daha hoş gelmiş, sefa getirmiş.