Uhud’da gül’ü râna

O, bir eş, bir anne ve her şeyden önce iman dolu bir mümine kadındı. Hayatını, inandığı değerlere adayan ve bu uğurda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan Ümmü Umare (Nesibe Hatun), İslam tarihinin altın sayfalarına adını yazdıran cesur bir kahramandır.

Abone Ol

Onun cesareti, Hz. Ömer’in korkusuzluğu, Hz. Ali’nin yürekliliği ve Hz. Ebubekir’in sadakatiyle şekillenmiş dava ruhunun bir yansımasıdır. 

Ümmü Umare künyesiyle anılan Hz. Nesibe Hatun, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Akabede Biat eden ilk Müslüman hanım sahabilerden biridir. Birçok savaş ve gazaya katılmış, İslam’a olan bağlılığını her daim göstermiştir. Efendimiz Bedir savaşına kadınların katılmamasını uygun görmüştü. Ancak Uhud Savaşı sırasında işler değişmiş  kadınların yaralıları tedavi etmesi ve su dağıtması yönündeki görevleri ifa etmeleri için savaş meydanından belli bir mesafede konum almalarına müsaade edilmişti. 

Uhud Savaşı, İslam tarihinin en zorlu günlerinden biridir. Savaş meydanında su ve yiyecek taşımakla görevlendirilen kadınlar arasında yer alan Nesibe Hatun harp meydanına vardığında savaşın bir anda yeniden kızıştığını görüp Rasullullahı korumak üzere kılıcını alarak düşmana mukavemet gösterip efendimizin üzerine gelen müşriğin atının bacaklarını yaralayıp yere düşmesini sağlayarak düşmanı öldürmüş, böylece bir fiil savaşa dahil olmuştur. 

“Kendisi savaşın vehametini şöyle anlatmıştır : Savaş “meydanına su dağıtmak üzere vardım. Savaş Müslümanların galibiyeti üzerine gelişiyor, Rasulullah ashabı ile birlikte cenk ediyordu. Aniden seyir değişip (Okçuların tepeyi terk etmesi üzerine) savaş daha da kızıştı. Bende kılıç ve okum ile müşriklerle savaşıp Rasulullahı korumaya çalıştım. Ben, eşim ve oğullarım omuz omuza çarpışıp müşrikleri efendimizden uzaklaştırmaya çalışıyorduk. O sırada yaralandım, Rasulullah yanımda kalkan  bulunmadığını görünce yakınında kalkan bulunanlardan birine   “Ey kalkan sahibi kalkanını çarpışana  bırak” dedi. Rasulullah kalkanı bana verdi ve onunla darbelerden korundum. 

Nesibe Hatun; Kendisini ve ailesini Hz Muhamed’i (sas) korumaya adayan saliha ve fedakar bir cengaverdi. 

Savaş sırasında oğlu yaralanınca yarasını sarıp ‘ haydi evlat çarpışmaya devan et’ diyebilecek kadar dirayet sahibi aziz bir kadındı. 

Savaş meydanları onun kahramanlıklarına şahitlik etmiş. Hayatı şeref tabloları ile dolu olan hanımannemiz Peygamber efendimizin övgüsüne mazhar olmuştur. Efendimiz; Nesibe hatunun  Uhud  savaşındaki inkişafına binaen “O gün nereye baksam Ümmü Ümarenin (Nesibe hatun) beni korumak için savaştığn görüyordum.” Diye buyurduğu rivayet ediliyor. 

Nesibe Hatun aynı zamanda İslam’ın emir ve yasaklarını önemsiyor inen ayetleri hayatına tatbik ediyordu. Bir gün Efendimize gelerek, Ya Rasulullah “Bakıyorum da Kur’an’daki her şey erkekler  adına, kadınlardan hiç  bahsedilmiyor.” sitemi üzerine: 

Doğrusu erkek  ve kadın Müslümanlar  

Erkek ve kadın müminler 

Boyun eğen erkekler ve kadınlar 

Doğru sözlü erkekler ve kadınlar 

Sabırlı erkekler ve kadınlar. 

Gönülden bağlanın erkekler ve kadınlar 

Oruç tutan erkekler ve kadınlar 

İffetlerini koruyan erkekler ve kadınlar. İşte Allah bunların hepsine mağfiret ve büyük ecir hazırlamıştır. Ayetleri nazil olmuştur, (Ahzap Süresi 33/35) 

Tarih, imanın cesaretle birleştiğinde neler başarabileceğini kanıtlayan sayısız hikâyeye sahiptir. Ümmü Umare ise  bu hikâyelerin en parlak yıldızlarından biridir. 

Nesiben hatun Efendimizin mektubunu müseylimetüllezaba götüren oğlunun esir edilerek, işkencelere maruz kaldıktan sonra öldürüldüğünü öğrenmiş ve oğlu Habib için intikam almaya yemin etmişti.  

Yemame Savaşı başlamış elli iki yaşında olan Nesibe hatun oğlunun acısı ile bileylediği kılıcını alarak savaşa dahil olmuştu. Oğlunun acısı içindeki ateşi körüklemiş, savaşta kahramanca mücadele etmişti. On bir yerinden yara alıp, bir eli kesilmiş fakat bu vaziyet Ümmü Umareyi vazgeçmeye itmemiş oğlu Habib’in katilini aramaya devam etmişti. Çok geçmeden müseylime evinin bahçesinde saklanırken Ümmü Umarenin oğlu ve Hz vahşi tarafından öldürülmüş bunu haber alan Nesibe Hatun Allah’a hamd ile şükür etmiştir. 

“Anam  babam sana  feda  olsun Ya Rasulullah “cümlesinin ete kemiğe bürünmüş hali olan Ümmü Umare  (Nesibe hatun); Uhud savaşına, Beni kurayza gazvesine, Hudeybiye’ye, Haberin fethine, Yemame savaşlarına katılıp  İslam dinine önemli hizmetlerde bulunmuştur.  

Bizlere düşen görev ise, onun azmini ve imanını örnek alarak, İslam ruhunu her daim diri tutmaktır. Nesibe Hatun’un adı, İslam’ın tarihine altın harflerle kazınmış ve mümin kadınların onurlu mücadelesine ilham olmuştur. 

Ümü Umare Müslüman kadınların sebatkar, fedakar ve en önemlisi mücadeleci ruhunu temsil eden en zirve örneklerden biridir 

Ve Anlıyoruz ki: Kuluna aziz ve şerefli bir emaneti teslim eden Rabbimiz erkek, kadın ayırt etmeden hepimizi İslam ruhunu diri tutma vazifesine namzet kılmıştır.