Şöhretsiz liyakatliler

Abone Ol

                Liyakat kelime manası olarak; "layık olma, yaraşma, yaraşırlık, uygunluk. yeterlilik, yetenek." manalarına gelmektedir. Günümüzde pek çok alanda "liyakat esası" cümlesini duymakla birlikte bu cümlenin içi tam olarak doldurulmamıştır. Özellikle siyaset ve politika alanında liyakatten çok şöhrete önem verilmektedir. Siyasi partilerin, oy kaygısı kaynaklı aday belirleme süreçlerinde her ne kadar liyakatin esas alındığı, kamuoyu yoklamalarının yapıldığı sözüm ona temayül yoklamalarına göre hareket edildiği belirtilse de bu durumun bir lafı güzaf olduğu aşikardır.

                Şöhret esaslı hareket edilen ve siyasi adayların buna göre podyuma çıkıp başarılı veya başarısız olduğu durumlarda her iki ihtimalde de liyakat konusu tekrar tartışma meselesi yapılacaktır. Peki siyasette gençlerin önünün açılacağı, yeni fikir ve yüzlere yer verileceğine dair vaatler veren siyasi partiler “şöhretsiz liyakatlileri” niçin görmezden geliyorlar? Yukarıda bahsettiğimiz gibi bunun ilk nedeni oy kaygısı olabilir. İkinci bir nedense bana göre bu şöhretsizlerin biat kültürüne muhalif olmaları, yeniliklere açık olmaları, olaylara farklı bakış açılarına sahip olmalarıdır. Siyaset ve politikada belli bir söylemin dışına çıkılması fikri o camiada adeta bomba etkisi yaratmaktadır. Bu minvalde açılan "siyaset okullarına" katılan buralarda fikir beyan eden gençlik kollarında yetişen bunca genç sanki yerinde saymaktadır. Oysa siyasette de "yıldız avcılığı" kurumu genişletilmeli. Siyasi geleceğe sahip olan insanlar desteklenerek Türk siyasi hayatına kazandırılmalıdır. Şimdi ise durum tam tersidir, siyasi olarak gelecek vaat eden kişiler siyasi hasım olarak görülmekte, siyasi yamyamlığa kurban gitmektedirler.

İl ve ilçe teşkilatları adeta "bab-ı hümayun" a dönüşmüş, siyasi hasımlar birbirinin arkasından kazan kaldırır hale gelmiş halef, selefinin; selef halefinin ayağını nasıl kaydıra bilirimin telaşına düşmüştür. Oysa siyaset ve politika yığılarak gelen bir bilgi birikimidir. Siyasi müktesebatta edinilen deneyimler ve kazanımların aktarılmasının, siyasi tecrübelerin önemi büyüktür. Artık denenmiş, eski şöhretli simaların yerini, şöhretsiz fakat liyakatli kesimlerin almasının zamanı gelmiş de geçiyor bile. Kendini yenilikçi ve dinamik olarak niteleyen partilerin bir an önce harekete geçip şöhretsiz liyakatlileri Türk siyasetine kazandırmaları ivedilikle elzemdir. Aksi halde bu kısır döngü Türk siyasi hayatında bir çok kez görüldüğü üzere bir çok siyasi partinin başını yemiş nicelerini bulunduğu yerden etmiştir. Bundan dolayı ikbal kaygısı bir tarafa bırakılarak hakikaten siyasi hayatta başarılı olabilecek kişilerin önünün açılması gerekmektedir.

Van’da İnsan Yiyen Kadim Bir Topluluk: Mirovharlar Van’ın güneybatısında bulunan Çatak ilçesi, şehir merkezine 81 km uzaktadır. İlçeden yaklaşık 25 km uzaklıktaki Sözveren Köyü’nün (eski adıyla Sarnüsan veya Sarnos) mahallelerinden biri de halk arasında Mirovharan Köyü olarak bilinen Bahçıvan Mahallesi’dir (Taşaltı Mezrası). Bahçıvan Mahallesi, günümüzde civardaki yerleşim birimleri tarafından dYörede kaydedilen yamyamlık efsanelerinden birine göre, bu topluluk 1000-1500 yıl kadar önce, bugünkü Çataksuyu Çayı’nın karşı tarafında, dağlık kesimlerde ve çaya yakın yerlerde yaşamışlardır. Görünüşleri itibariyle herhangi bir olağanüstülük sergilemeyen bu topluluğa ait çeşitli kalıntıların da bulunduğu dikkati çekmektedir. Kalıntılar, yerleşim birimlerine ait olup tamamıyla taş yapılardan müteşekkildir. Bahçıvan Köyü’nde insan yiyenlere ait olduğu söylenen kırktan fazla yapı bulunmaktadır. Sözlü kaynaklara göre insan yiyen topluluğun yaşadığı dönemde Mirovharan Köyü’nün hane sayısı altmıştı. Mirovharlar Müslüman olmadıkları gibi, herhangi bir semavi dine de 7 mensup değillerdi

Yörede kaydedilen diğer efsane metinlerine göre ise bu topluluk 100-120 yıl kadar önce bölgede yaşamış; duyulmaları neticesinde öldürülerek veya göç ettirilerek ortadan kaldırılmıştır. Yakılan bu yerleşim birimi mensuplarının bir kısmı öldürülmüş, bir kısmı da Van ve İstanbul’a göç etmiştira “İnsan Yiyen Köyü” olarak bilinmektedir.[İrfan Polat, YAMYAMLIĞIN TARİHİ VE VAN’DA İNSAN YİYEN BİR TOPLULUK: MİROVHARLAR]