Bir Polonya filminde geçen sahne, Nazi döneminin karanlık atmosferinde bile sevginin insan ruhu üzerindeki güçlü etkisini gözler önüne seriyor.
Despot bir Nazi komutanı, güzel bir evi karargâh olarak kullanırken, evin sahibi kadın onun gözünden uzak durmaya çalışır. Komutan bir süre geçtikten sonra kadına âşık olduğunu fark eder. Kendinde cesaret bulunduğu bir anda kadına: "Madam, aşkınız beni zayıf düşürüyor," der. Kadın ise sakin bir şekilde, "Hayır komutan, sevginiz sizi insan yapıyor," diye karşılık verir.
Bu diyalog, sevginin en zorlu koşullarda bile insanı nasıl dönüştürebileceğini gösterir. Komutanın içindeki karanlık, bu sözlerin etkisiyle ilk kez aydınlanmaya başlar. Sevgi, en zalim insanın bile içinde merhamet ve anlayış tohumları ekebilir.
Dr. Akcan da, sevginin gerçek gücüne vurgu yapar. Ona göre, gerçek sevgi ruhsal yaraları iyileştirirken, sahte sevgi yaraları derinleştirir. Nefret ise sevginin tam zıttıdır ve çoğu zaman başkalarının olumsuz davranışlarından kaynaklanır.
Herkes saygı görmek ister ve sevgi, saygının temelidir. Maya Angelou’nun dediği gibi, insanlar ne söylediğimizi unutabilir ama hissettirdiklerimizi asla unutmazlar. Sonuç olarak, sevgi, bireyleri ve toplumları dönüştüren en güçlü silahtır. Sevginin merkezde olduğu bir yaşam, daha iyi bir dünya için en önemli adımdır.
Sevgiyi çevrenize yayarsanız, hem kendiniz hem de çevrenizdeki insanlar beklenmedik güzelliklere ulaşabilir. Çünkü sevgi, bulaşıcı bir enerjidir.