Hani zaman zaman siyasileri, vekilleri, hükümeti eleştiriyoruz ya,
aslında öz eleştiri mahiyetinde dönüp topluma baksak, yani kendimize
baksak çok şey değişecek. Unutmayalım meclise nitelikli vekil gönderilirse
oradan da bir yandan nitelikli hükümet, zaman içinde rahatlatıcı yasalar
Ne hikmetse Demokratik düzenden vatandaşa düşe düşe 4-5 yılda
bir, bir seçim sandığı düşüyor. Ama “Sandık” deyip geçmemek lazım eğer
adam gibi vekil meclise gönderirsek, işimize gücümüze baktığımız gibi
onlar da işine gücüne bakacaklar yani yasama ve denetlemeye endeksli
çalışırlar yararlı yasalar çıkarmak için çaba harcayacaklar.
Öyleyse seçmenlere bir tavsiyem var, gereksiz yere birbirleriyle
uğraşacağına partiler arasında seçim yapmakta hassas davransınlar.
Kendinize yakın hissettiğiniz partinin hayat felsefesi nedir?
Gerçekten Meclise giderse ne yapabilir? Özellikle muhalefet durumunda
kalacakları bilinen partilere bakmak lazım onları iktidara göre vaatlerinden
çok muhalefette kalırlarsa ne yapabilirler sorusuna göre değerlendirmek
HDP’nin Kürt soruna endeksli eylem planı nedir? Olabilirliği mümkün
olan bir hedefi var mı? Yoksa hep onu bunu eleştirerek zaman kayıp
gününü gün etmeye mi gidiyor? Ona göre barış neyi ifade ediyor? Bu
halkımızın başına bela çıkartan “öz savunma”, “öz yönetim” nedir,
neyin nesidir? Büyükşehir yasasıyla bütün yetkiler belediyelere verildiği
halde hizmet etmekte geride olan bu politik zihniyet bu kavramlarla ne
diye halkın kafasını karıştırıyorlar? Bu soruların cevaplarını iyice irdelemek
MHP, Bu Türkçülüğe dayalı etnik milliyetçiliği ne zamana kadar
sürdürecek? Ülkeyi bir yerden bir yere getirmek için elinde bir eylem planı
var mı? Ne zaman kadar Türk vatandaşlarımızı “Ne mutlu Türküm
diyene” sloganlarıyla oylayacak? AK Parti iktidarında bir düzeye getirilmiş
çözüm süreci için ne düşünüyor? Malumunuz, haklımız artık bu terör
sorunuyla birlikte yaşamaktan bıkmış vaziyette.
CHP’nin Cumhuriyet döneminde haksız yere din üzerinde bir baskı
unsuru olarak kullanılan laiklikle arası nasıldır? hala o eski günler için “hey
gidi dünya neydi o günler” diyor mu? İslam’ın önünde var olan tüm
engellerin ortada kaldıracak kadar halkımıza özgürlük vermeyi içine
sindirmişler mi?
AK parti “ilk günün aşkıyla hep beraber” diyerek bir anlamda
eski samimi günlerine dönmeyi özlemiş gibi, o günlere dönerse hem nitelik
bakımından iyi bir vekil grubu mecliste olacak, hem de halkın hakkı adına
kamu menfaatlerini önceleyecek.
A) Kamu idaresinde bir iyileşme yapacak mı? Yönetim akademisi
B) 1000 Kaymakam yetiştirerek ülkede var olan sorunlarını %50’sini
C) Meşhur 4 Bakan ve Bakara/Makara diyecek kadar şahsiyetsiz
D) Eğitim öğretim müfredatını zenginleştirip okuldaki ders saati
E) Çocuklarımız bütçeden ayrılan payı arttıracak mı?
F) Bütçeden Ar-Ge için ayrılan payı 1,3 ten en az 3’e çıkaracak mı?
G) Sivil Toplum Kurumlarına bütçeden bir pay ayırıp, bu oluşumları
H) Çözüm süreciyle barış ve huzuru getirerek bu ülkenin önünü
gibi bir yetiştirme kurumu ile 4 ay, 6 ay il müdürleri
yetiştirebilecek mi?
basit bir yönetim usulü ile hal edebilecek mi?
kimseleri etrafından uzaklaştıracak mı?
sayısını azaltacak mı?
nitelikli hale getirerek muhatap kabul edecek mi?
açabilecek mi?
Dikkat ederseniz AK Parti ile ilgili bir az detaya indim, soru sayısını
arttırdım. Çünkü AK partinin tek başına iktidar olacağına inanıyorum, en
kötü ihtimal koalisyonunun büyük ortağıdır(Allah göstermesin). Şunu da
samimiyetle söyleyebilirim, AK Partinin bu kadar uzun süre iktidarda
kalması muhalefetin yetersizliğindendir. 7 Haziran’dan sonra CHP ılımlı bir
muhalefet izledi umarım diğer muhalif partiler de bundan etkilenir.
Dolayısıyla bana kalırsa AK partiye oy vermek lazım ama 1
Kasım’dan sonra da ensesinde olmak gerekir. “Seçim günü, sultan
sensin” bir düşün, pir düşün derim. Benim bu tercihim kamu yararına
endeksli bir tercihten başka ne olabilir? İnşallah birileri yine ucuz politik
yaklaşımlarla beni eleştirmezler.
Zaman sağ duylu davranma zamanıdır.
Saygıyla arz olunur.