“Salonlar, piyasalar, sanat sevicileri…”

Abone Ol

SALONLAR

Mart 2024 yerel yönetim seçimlerinden sonra, ülke genelinde oyları düşen AK Parti, “Türkiye Buluşmaları” konsepti ile salon toplantıları yapmaya başladı. Bu toplantılar çerçevesinde partinin üst yönetim kademelerinde görev alan yöneticiler veya bakanlar il il gezerek, il yönetim kadrolarını ve il binalarını ziyaret ederek bu konumlarda teşkilatlar ile bir araya gelmekteler.  Bu toplantılar da eskiden olduğu gibi halka açık alanlar yerine salonlar tercih edilmekte ve buluşmalar gayet cılız bir atmosferde geçmektedir.

Oysa Ak Parti yenileşmenin ve değişimin partisi olarak tarihteki yerini almıştır. Üç büyük kentteki seçim mağlubiyeti ve diğer büyükşehirlerin bir çoğundaki oyların eriyip gitmesinin önüne bu tür “cılız” buluşmalarla ya da birkaç teşkilat isminin değiştirilmesi ile geçilemeyecektir. Bunların dışında kökten bir değişim gelmemesi siyasi ve politik açıdan da gayet düşündürücüdür. Ak Partiyi meydanlardan, sokaklardan alıp, bir “salon” partisi olmaya götüren düşüncenin ardından ne vardır? meydan ve sokak ; halk demekken, “salon” düşüncesi adeta bir üst zümreyi çağrıştırmaktadır. Bu yüzden Ak Parti’nin salon toplantıları gibi elitist bir zümreye ait olan mekanlardan ve körler, sağırla birbirini ağırlar misali konulardan azade edilerek, ivedilikle meydanlara ve sokaklara yani ait olduğu yerlere yeniden emanet etmenin elzem olduğu görüşündeyim. Gerçekler ancak sokakta ve meydanlarda anlaşılacaktır, parti içi muhalefetin susturulmasından vazgeçilerek, mevcut duruma muhalif olanlarında görüşlerinin alınması yeniden dirilişin ve toparlanmanın da miladı olacaktır. Aksi halde oy kaybı  devam edecek ve bunun önüne geçilmesi mümkün olmayacaktır.

PİYASALAR

Şehrimizin ekonomi  piyasası bugünlerde İranlı turistlerin şehrimize akın etmesi sayesinde gayet canlı bir görünüm arz ediyor. Her ne kadar bu ekonomik piyasa canlılığı belli başlı sektörler yönünden  cereyan etse de yine de kent açısından sevindiricidir. İranlı turistlerin gündüz alışveriş gece ise eğlence yönündeki turistik davranışları ile iki sektöre can gelmiştir. Kent merkezine gidildiğinde, turist sayısının bir hayli fazla olduğu bunun halk arasında da merak konusu olduğu görülmektedir. Bundan birkaç ay önce aynı durum Edirne’deki, Bulgar turist sayısının fazlalaşması sonrasında da orada merak konusu olmuş, bir çok haber kanalı bu durumu haberleştirmişti. Nihayetinde Bulgar Liva’sının TL karşısında değer kazanması ile günü birlik alışverişini yapmak için bile Bulgar vatandaşların, Edirne’ye geldiği sonucuna varılmıştı. Benzer bir durumun bir sınır kenti olan ilimiz içinde geçerli olduğu söylenebilir özellikle İran’daki ambargonun ve bir çok ithal ürünün bulunmayışı ve TL’nin güçsüzlüğü karşısında İranlı turistlerin kente akın etmesi arasında güçlü bir bağ bulunduğu aşikardır. Umarım bir gün Türk Lirası eski gücüne kavuşur ve bizde sınır komşularımıza alışverişe gidecek kadar ekonomik refah içerisinde oluruz.

SANAT SEVİCİLERİ

Sanat Sokağı’nın girişinde bulunan, mimarisi ve bahçe alanı ile dikkat çeken sanat galerisi maalesef ki seyyar kahve işgali altında. Geçtiğimiz hafta sonu önünden geçerken galerinin bahçesine yayılmış kahve taburelerini ve girişinde yanan hamam sobasından bozma semaveri görünce hayal kırıklığına uğradım.

Yapıldığı dönem halkın beğenisini toplamış galerinin ve bahçesinin bu şekilde atıl bir duruma dönüşmesi beni derinden üzdü. Kente güzel bir görünüm kazandıran galeri, yapıldığı dönemde resimlerin sergilendiği içinde müzik icra edilen bir yapı idi. Bu yapı hem hemşehrilerimizin ziyaret ettiği hem de kente dışardan gelenlerin beğeni ile dolaştığı bir alandı, son zamanlarda kapısına kilit vurulması ve bahçesinin açık hava kahvehanesine dönüştüğü bu yapı kente kazandırılan katma değeri hiçe saymak olmuştur. Sokağa ismini veren sanat kelimesinin bir yansıması olan yapının kaderine terk edilmesi, sanat severlerin yanında kenti düşünen herkesi de rencide etmiştir. Bu haliyle o sokağa “sanat sokağı” yerine “seyyar sokak” denilmesi daha yerinde olacaktır. Yetkillierce bir an önce yapının eski işlevine kavuşturulup, bahçesinin de halkın kullanımına özgün biçimiyle yeniden sunulması gerekmektedir.