Platonikçe

Abone Ol

Onunla tanıştığımda ben sadece on dört- on beş yaşlarındaydım. Yani tutkuların ve heveslerin yeni yeni filizlenmeye başladığı dönem.. Aynı zamanda Duyguların masumca titrekliği ve körpeliğin berraklığı, saflığı.. Başta  her şey sadece bir heves gibiydi aslında ; ama sonunda ona bu kadar bağlanacağımı nereden bilebilirdim ki ? Bilemiyorsun işte  ve seni bu kadar kendisine bağlayacağını asla tahmin edemiyorsun o zamanlar.. Tabi bu durum yıllarca süregeldi ve ona olan bağlılığım da katbekat artı.. Bir gün, iki gün, üç dört derken iyice bağlanmıştım ona .. Onsuz değil bir gün ; artık saatler ve dakikalar bile çok geliyordu. Öyle olmuştum ki bir gün onu terk edebileceğim düşüncesi bile beni korkutuyordu. Her ne kadar bir hevesle başlamışsam da terk edemez , bırakamazdım onu..

İlk başlarda beraberliğimiz çok gizliden olurdu. Annem babam görecekler diye çok endişe ediyordum. Sadece çevremdeki birkaç yakın arkadaşım biliyordu  bu durumu ve onlara da kimseye söylememeleri için çok sıkı telkinde bulunuyordum..

Derken yıllar geçmişti ve artık sakındığım, sakladığım gerçeği başta annem babam olmak üzere herkes biliyordu.. Fakat işin doğrusu annem ile babam çok üzülüyorlardı bana.. Sadece onlara anlatmadığımdan ya da gizlediğimden değil ; çünkü onlar esasında bunu doğru bulmuyordular zaten. Heveslerine kapılıp bağlanmışsın ona ama bir gün bunun doğru olmadığını anlayacaksın diyordular.. Hele annem çok daha fazla üzülüyordu bana. Son zamanlarda rahatsızlanmıştım ve annem bu rahatsızlığımı hep ilişkimize yorardı. Haksız da sayılmazdı . Onlardan gizli gittiğim doktor da böylesi erken yaşlarda bir ilişkinin kalbe zarar verdiğini söylemişti. Kalbimi bu heves uğruna baya yormuştum anlaşılan.. Ve samimi olmak gerekirse artık kalbimde ona karşı hiç bir heves kalmamıştı.. Sevginin yerini büyük bir nefret almıştı ama yine de tek taraflı olarak karşı konulmaz bir bağlılık hissi taşıyordum içimde..

Sonra benimle aynı geçmişe sahip tanıdığım birkaç büyük insana döktüm içimi, onlara sordum halimi.. Ve hakikat şu ki onlar acıyarak tebessüm ediyordular bana. "Bak evlat kendini harcıyorsun, bu işin sonundan sana hayır gelmez bırak onu" diyorlardı bana. Artık öyle olmuştum ki bu kaderimi paylaşan her kime sorarsam sorayım aynı cevabı alıyordum ve aldığım her cevap da üzüntümü artırmaktan, kaderimi kederim yapmaktan öteye geçmiyordu.. Bu gidişat Yüzünden günden güne iyice zayıflıyor, ayaklarım bedenimi taşımayacak gibi oluyor ve kalbime bağlı olarak Yaşadığım rahatsızlıktan dolayı da hepten çöküyordum. Öyle ki ah  ne olurdu da bu kadar bağlanmasaydım ona diye içten içe hayıflıyor, ne olurdu da o masumca irademi güçlü tutabilseydim diyordum kendime..

Günler geçti, aylar geçti, yıllar geçti...

Şimdi hayıflanmaları, üzülmeleri, pişmanlıkları hepsi ama hepsini geride bırakarak bugün hepinizin huzurunda söz veriyorum ve size yemin ediyorum ki bir gün bırakacağım lanet olasıca bir bağlılıkla bağlandığım şu SİGARAYI !

Bu sigara uğruna başta kendim olmak üzere çevremi de çok üzdüm biliyorum. Ve hepinizin huzurunda özür diliyorum.

Özür dilerim rahatsız ettiğim insan

Özür dilerim üzdüğüm annem, babam

Özür dilerim yıprattığım kalbim !