Öfkeyi yenmek!

Abone Ol

“Alman ordusunda bir askerin olaydan hemen sonra şikâyette bulunması yasaktır. Böyle bir durumla karşılaşan asker önce öfkesinin geçmesini bekleyecek, daha sonra şikâyette bulunacaktır. Olaydan hemen sonra şikâyette bulunan bir asker cezalandırılır.”

Dini tavsiyelerin yaptırımı ya kınanmak veya manevi cezalardır. Ancak, dini tavsiyelere paralel bu eylemin karşılığının dünyevi bir ceza ile cezalandırıldığını ilk defa okudum. Demek ki Almanlar bu tür şikâyetlerin disiplini bozacağını öngörerek olaydan hemen sonra şikâyet etmeyi yasaklamıştır. Hepimiz öyle değil miyiz? Öfkelendiğimiz bir olay anında öfkemiz tavan yapar. Daha sonra kişinin yapısına göre yavaş yavaş iner. Belki beş saat belki bir gün belki de üç gün içinde tamamen söner veya önemsemeyecek seviyeye düşer.

Gençliğimde bulunduğum şehirde kan davası sonucu bir cinayet işlenmişti. Cinayeti işleyen kişinin kardeşi mahallemizde oturuyordu. O evin yanından geçerken etrafının polislerle sarıldığını gördüm. Kendi kendime gülerek dedim ki “Ne kadar süre burada kalacaksınız. Ömür boyu burada duramazsınız ya. İki üç gün sonra burayı terk edeceksiniz. Bu takdirde karşı taraf bu eve saldırmayacak mı?” Hakikaten de üç gün sonra polisler gitti. Yıllar sonra yaşadığım tecrübelerden ve okuduğum kitaplardan bunun neden yapıldığının farkına vardım.

Geçmişte okuduğum ve ismini hatırlamadığım bir kitapta bir kişiye şiddetli bir şekilde öfkelendiren bir bilgi geliyor. Öfkeye sebep olan şahsı öldürmeye karar verip kişinin bulunduğu yere doğru koşar adımlarla gidiyor. Arada biraz mesafe var. Yolu yarılamıştı. Koşarken bir yandan düşünmeye başladı. Onu öldürdüm. Polis gelip beni tutuklayacak. Hapishaneye düşeceğim. Hapishane ortamını düşündü. Oradaki psikopatları, tecavüzcüleri, gardiyanları… İrkildi. Yapacağı davranış sonucunda idam edilmese bile bunların arasında ömrünü tamamlayacaktı. Bir süre geçtikten sonra yavaş yavaş öfkesi ve adımları dindi ve durdu…

Bizlerde Almanya'nın uyguladığı kuralı kendimize uygulayarak öfkemiz dinmeden harekete geçmemeyi öğrenebilirsek ne kendimiz zarar görürüz ne de başkası.

"Kaynayan suda yansımanı göremezsin. Aynı şekilde, öfkeli olduğunda da gerçekleri doğru bir şekilde göremezsin. Sakin kaldığında her şey daha berrak olur." (Dost Kazanma ve insanları Etkileme Sanatı)