Şu sıralar vatandaştan tutun da AK Parti’nin İl Teşkilatına kadar herkesin tek merak ettiği konu var. O da şu:
Van acaba 3 yılını dolduran bakanlardan biri mi büyükşehir adayı olarak gönderilecek, Hüseyin Çelik mi?
İl teşkilatının bile adayları kabul ederken ‘nötr’ bir tavır takınmasının tek sebibi de işte bu adaylık ikilemi.
Geçtiğimiz günlerde AK Parti İl Başkanı Abdullah Aras ile bir sohbetimizde soruyoruz, “Hakikaten başkan kim olacak şu Van Büyükşehir Adayı. Bir bakan veyahut Hüseyin Çelik olmasa var mı bir alternatif?” Diyoruz.
Cevabı kendi ismini de mi kapsıyor bilinmez ama şöyle diyor cevaben:
“1 milyonluk kentte elbette bu büyükşehiri yönetecek bir hemşerimiz vardır heralde. Böyle insanların olduğunu biliyoruz.”
Tamam böyle bir aday olabilme ihtimalini biz de biliyoruz da, kim işte kim? Daha doğrusu AK Parti bu bilinmezlikle daha ne zamana kadar gidecek. Bakıyorum. Van’da adaylığı düşünen veya aklından geçiren herkes Başbakan Erdoğan’ı bekliyor.
“Erdoğan geldikten sonra adaylığımızı açıklarız” mantığı ile bakıyor olaya. Zaten bir bakan gelebilme ihtimali ve Hüseyin Çelik etkisi yadsınmaz bir gerçek. Hal böyle olunca bizim büyükşehiri idare etme potansiyeli olanlar ve olmasına rağmen AK Parti’den bir ışık bekleyenler bir türlü çıkıp “Adayım” diyemiyor.
Niye mi?
* * *
ÇELİK VAN’A NİYE GELMEZ?
Şu an adı sıkça zikredilen Hüseyin Çelik sizce de son bir yıldır Van’ın önde gelenle isimleri ve üst takımı aracılığı ile kendisiyle ilgili bir kulis yaptırmadı mı?
Anketler uzunca bir süre Van’daki vatandaşa AK Parti’den sadece Hüseyin Çelik’i sormadı mı?
Çelik kendisi de bizzat ‘Aday değilim’ dese de böyle bir çalışma yapıldı Van’da bu bir gerçek. Özellikle de çözüm süreciyle birlikte öyle hissediyorum ki kendisinin de bu anlamda Van için ‘Acaba?’ diye düşünmüştür.
Mamafih, son günlerde Çelik’in gelmeye pek niyeti olmadığı söyleniyor? Sizce bunun altında yatan sebep nedir?
AK Parti’nin anketlerde düştüğünü gördüğü oylar mı? Van’ı kazanamama gibi bir tehlikeliyi hissetmesi mi? Yoksa hiçbir bahane bulmaksızın Ankara’dan dönmek istememesi mi? Sizce hangisi? Ben size soruyorum… Sizce Çelik Van’a niye gelmez?
* * *
AŞİRET ALT SINIRI NE DÜZEYDE?
Hani geçtiğimiz günlerde yazmıştım ya, ‘Arişete kanma, aşiretsiz kalma’ diye… Harbiden bizim uzun yıllardır kentimizde egemen olan bu aşiret paradigması her seçim kapımıza dayanıyor ne yazık ki.
Tamam, aşiret gerçeğini ihmal etmeyelim ama bence önümüzdeki yerel seçimlerde –özellikle de adaylara sesleniyorum- her cümlede ‘aşiretim’ kelimesiyle vatandaşın karşısına çıkmayalım yahu.
Çünkü geçmişten kalma bu aşiret tortuları en azından yerel seçimlerde beklenilen o etkiyi göstermiyor. Ben şuna da katılıyorum, ‘Evet’ aşiretler etkilidir ama bu etki yerelde seçimlerde genel kadar etkili değil. Herkes bir vekili olmasını ister ama belediye başkanlığı mevzusunda olay başkadır. En azından başka olmadılır.
Öncelikli olan hizmeti yapabilecek insan en son düşünülecek şey ise hangi aşirete mensup olduğudur.
* * *
Kim Vanlıların bürokraside, siyasette öyle çok da başarılı olduğunu iddia ediyorsa yanılıyor. Van insanı bırakın batıyı bölgedeki bir çok illerdeki siyasetçilerden, iş adamlarından, girişimcilerden daha ürkek…
Aksi bir durum şeddeli bir yalan!
Anlamış değilim. Bakın AK Parti’de aynen şöyle bir düşünce hakim: “Hüseyin Çelik gelirse hiç kimse ama kimse aday olarak karşısına çıkmayacak?”
Niyeymiş efendim?
Hüseyin Çelik de daha 10-15 yıl önce Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin metavazı akademisyenlerinden birisi değil miydi? Kim bilebilirdi ki Türk Dili Edebiyatı üzerine çalışmaları olan bir hoca kalkıp bugün Türkiye’nin önde gelen isimlerinden birisi olacak?
Yani Hüseyin Çelik bunu başardıysa, Vanlı olup da belki de yerel yönetimler ve siyasette ondan daha üst düzey düşünce yapısına sahip olan Vanlılar yok mudur?
Aynen Aras’ın dediğine katılıyorum. 1 milyon küsür nüfuslu bir kentte elbette var! Nasıl olmasın?
Ama bunun önünü kapayan nedir biliyor musunuz?
Koca ama ‘boş’ bir korku. Bugün Mahmut Tüncel dışında hiçbir aday çıkıp demedi ki, “Kardeşim kim gelirse gelsin ben Van’dan adayım. Verilirse başım üstüne verilmezse hayırlısı olsun”. Akılda, mantıkta tek bir şey var; “Ya bir bakan gelirse, ya Çelik aday olursa?”
Ötesi yok… Halbu ki Van Büyükşehir’i yönetecek olan vatandaşın bir kere kim olursa olsun karşısına çıkabilecek cesareti kendisinde bulması gerekmez mi? Sonrası Allah’ın takdiri.
Bir de AK Parti’nin de aynı düşünceden mütevellit takındığı o çekimser tavır var. Van’da bu kenti yönetecek, Ankara’da iyi bir temsiliyet yaratacak, hatta gelecekte bakanlık dahi alacak isimler var ama AK Parti kendi çemberinin dışını görmek istemiyor. Hem Çelik gelebilir korkusu var, hem de, “Olursa bizim teşkilatımızdan biri olsun, yabancıya ne gerek var.” düşüncesi var. Yahu kardeşim bir çıkın, insanları ziyaret edin, dinleyin. Vatandaş kimi istiyor, kimlerin isimleri geçiyor. Bu işi yapabilecek olmasına karşın sizden teklif bekleyen, sizin bir ışık göstermenizi bekleyen kimler var. Kapısını çalsanıza!
* * *
ÖVÜNMEK Mİ, KAZANMAK MI?
Tam bu noktada aklıma ne geliyor biliyor musunuz? AK Parti’nin seçeceği aday ile ilgili aklımda iki soru var. O da şu:
AK Parti ciddi anlamda Van Büyükşehir’i kazanacak aday mı istiyor yoksa Van halkının karşısına şöye böbürlenip övüneceği bir aday mı çıkarmak istiyor? İşte tüm mesele burda. Mevzu övünmekten ve ‘bilinen’ bir isim çıkarma kaygısıysa ‘Geçmiş Olsun’.
* * *
VANLILAR NİYE YOK?
En sevmediğim şeydir, milliyetçilik. “Fazlası zarardır” şeklinde düşünüyorum. Ama mevzu Van olunca benim için akan sular duruyor işte!
Anlamış değilim yahu kardeşim bu Vanlılar nerede?
Bizzat isim verip, Vanlılar dışında kimse Vanlıyı yönetemez gibi bir algı oluşturmak istemiyorum ama… Bu kentin barosunu, belediyesini, iktidar partisini, STK’larını, meslek odalarını niye hep Vanlılar dışındakiler yönetiyor?
Ben sadece bir tozunu aldım, ortaya çıkan isimleri siz düşünün… Cidden söylüyorum Van’ın değerleri niye Bitlislilerin, Hakkarililerin, Tatvanlıların, Yüksekovalıların, Siirtilelerin gölgesinde kaldı hep? Ben şimdi bunun altında tarihsel bir mevzu arayıp, olayı Rus işgali, Ermeni soykırımı vs gibi konulara mı dayandırayım yoksa Van insanının tarih boyunca sergilediği çekimser tavıra mı yorayım?
Biraz cesaret ey Vanlılar! Kendi kendinizi yönetmek demokrasinin temel direğidir. Yönetimi başkalarının eline verip eleştiri yapacağınıza biraz de kendi memleketinize sahip çıksanız çok iyi olur lakin…
* * *
KURTULUŞ SAVAŞINDA VAN NEYSE ŞİMDİ DE O!
Kaynağı ne kadar doğrudur bilinmez ama konumuzla alakalı olduğunu düşündüğüm bir efsaneyi sizinle paylaşmak istiyorum.
Kurtuluş Savaşında farklı cephelerde mücadelenin sürdüğü günlerde Kazım Karabekir Paşa mıydı Fezvi Çakmak mıydı hatırlamıyorum ama yurt genelinde yaptığı toplantılarda sürekli olarak Vanlıların katılmadığını görür. Bu durum bariz bir şekilde farkedilir bir hal alınca Doğu cephesinden sorumlu askerlerden birine sorar; “Yahu bu Vanlılar neden bizim toplantılarımıza katılmıyor? Nedir mesele?” der.
Aldığı cevap ise oldukça trajikomik; “Paşam, Vanlılar birbirleriyle mücadele etmekten, mevcut aşiret ve gruplar birbirlerini ihbar etmekten fırsat bulamıyorlar ki?” der.
Bunun üzerine Paşa aynen şöyle seslenir: “Hemen gidin hükümet konağının önünde kim varsı alın gelin, toplantıya onlar gelsin” der…
Bu kara bahtımız tarihin çoğu dönemine yansımış zaten.
Meseleyi şuna da getirmek istiyorum. Tamam, ‘Görev istenmez verilir’ ama bu kadar da köşe bucak saklanmaya gerek yok ki canım. Gelip Cumhuriyet’ten adayları biz mi toplayalım, bir zahmet niyetinizi belli edin de seçelim!