Ne geceydi ama!

Abone Ol

Futbol ülkeler, şehirler hatta ilçeler için çok önemli bir mesele.

Çünkü futbol diğer spor dallarından çok farklı bir yerde duruyor ve sadece bir spor olarak spor alanlarıyla sınırlı kalmıyor.

Kitleleri peşinden sürükleyen büyük kulüpler adeta büyük STK görevi görüyor ve her bir takım (kitlesel hale gelenler) onlarca milyonluk bir taraftarı temsil edebiliyor.

Hatta öyle ki birçok şehir kendi kimliklerinden öte çıkardıkları takımlar ile tanınıyor.

Liverpool, Barcelona, Manchester, Trabzon vs.

Trabzon bizim için Türkiye’den iyi bir örnek.

Trabzonspor, Trabzon şehrinin çok ötesinde bir markaya sahip.

Bu süreç şehre de fazlasıyla sirayet etmiş durumda zaten.

Trabzon’a gittiğinizde bunu çok net görüyorsunuz. Trabzon’a değil de Trabzonspor’a gitmiş gibi bir hisse kapılıyorsunuz gidince.

Öyle bir şey yani.

Trabzonspor acayip bir misyon ve vizyonu temsil ediyor.

Bunun dışında çok farklı anlamların da yüklendiği bir takım.

Bu diğer kentlerde de yaygınlaşıyor.

Hatta yaygınlaştırılmaya çalışılıyor.

Hiç unutmam.

Yıllar önce Kurtlar Vadisi adlı efsane dizide buna referans veren bir bölüm vardı.

Kurgu bir dizi olsa da devletin futbol takımları üzerinden süreç geliştirdiği bir döneme vurgu yapılıyordu. Futbol takımlarının ülkedeki kitleleri yönlendirmedeki rolü çok ince diyaloglarla vurgulanıyordu.

O gün anlaşılmasa da o önem.

Bugün bence fazlasıyla anlam buluyor.

Futbol önemli.

Birçok kent için bir eğlenceden ibaret olsa da Van gibi dezavantajlı bölgelerin gençliği ve nüfusu için çok farklı manalar taşıyor.

Çünkü Van ve bölge illerinin genç nüfusu çok fazla.

Bu genç nüfus işsiz ve niteliksiz.

Büyük bölümü zorunlu okullaşma ile eğitim hayatını bir ölçüde tamamlasa da gençlerimizin kaderinde genelde inşaatta çalışmak için batıya göç etmek var.

Bunun dışında bir alan yok.

İstihdam sağlayan üretim alanları az.

Hizmet sektöründe yer bulamıyorlar.

Küçük yaştan itibaren kültür, sanat, spor gibi alanlarda çok az imkanlar var.

Böyle bir ortamda futbol, basketbol, voleybol artık adına ne derseniz, çok az genç bu tür spor türleri ile buluşabiliyor.
Buluşabilenin imkanı varsa yapıyor.

Ya da ayda yılda bir ibretlik bir hikaye düşüyor haberlere.

Çobanken atletizm şampiyonu olan gençlerden söz ediliyor.

Bu başarı anlamlı ama koca okyanusta bir damla.

Bunun dışında bir başarı yok.

Haliyle bu kadar yokluk içinde Vanspor Futbol Kulubü’ne öteden beri büyük bir ilgi var.

Van’ın spor alanında varı yoku, her şeyi Vanspor.

90’lı yıllarda sınır ticareti ile gelen maddi yükseliş ile Bir kez Süper Lig görmüş bir kentin takımı süper lig tadı da aldıktan sonra bu mesele daha büyük bir sahiplenmeye döndü.

Diğer birçok alanda olduğu gibi, Vanspor cezbetti.

Birilerinin iştahı kabardı.

Takımı aldı, batırdı ve gitti.

Sonra bir daha eskisi gibi olmadı.

O gün bugündür (ki o günün üzerinden 20 yılı aşkın bir zaman geçti) Van halkı Vanspor’un yeniden o heyecanı yaratmasını bekliyor.

Ama olmuyor.

Yıllardır 2’inci ve 3’üncü liglerde mekik dokuyan Vanspor o havaya giremiyor.

Takımın Süper Lig’e çıkmasını isteyen yüzbinlerce Vanlı olmasına rağmen Van, bir türlü o maddi güce kavuşamıyor.

Sahiplenmeler ve maddi destekler sınırlı kalıyor.

Sponsorluklar yapılmıyor.

Her gelen yönetim harçla, borçla dönemi tamamlayıp bırakıyor.

Anlayacağınız bu haliyle takım yürümüyor.

Dedim ya Van gibi kentler için bu takımın önemi başka…

Böyle bir önem arzederken bu takım diğer kentlerdeki mantıkla yönetilemiyor.

Batıdaki kulüplerin altyapısı, futbol okulları, şehir nezdinde aldığı destek ile ilerlemesi çok mümkün.
Van’da bu yok.

Alt yapı yok, futbolcu yetiştirme yok, bir futbol kültürü oluşturulamadı.

Maddi destekler dönemsel olarak değişiyor.

Bir Vali gelip tam destek veriyor, ötekisi “Vanspor benim meselem değil” diyor.

Sadece birkaç belediye ve birkaç kurumun desteği alınıyor.

Bu da takımın üstleri görmesine yetmiyor.

Haliyle, takım da yerinde sayıyor.

Şimdi bunları aşmaya çalışan Vanspor için bir destek gecesi düzenlendi.

4 ilde yapılacak gecenin ilki Van’da yapıldı.

Ama salonda bir elin parmaklarını geçmeyecek insan vardı.

Salon bomboş kaldı.

Bol keseden Vanspor’a destek verenler salonda yoktu.

İşadamları çok azdı.

Siyasetçiler kentteki bir diğer toplantıdan dolayı boy gösteremediler.

STK temsilcileri eh işte.

Geriye kalanı gazeteciler.

Koca kentte herkes Vanspor diye bağırırken takımın sahiplenilme gecesindeki manzara buydu.

Şimdi bu sürpriz değil.

Bu bir sonuçtur.

Sonucun böyle olması çok muhtemeldi.

Şimdi bu kentte takıma destek verilmesi için takımın da bir amaca bir vizyona hizmet etmesi gerekiyor.

Vanspor bunu başaramadı bir türlü.

Her dönem ayrı bir kriz yaşıyor, şehrin takımı olma noktasında projeler bir türlü gerçekleşmiyor, destekler bir veriliyor bir verilmiyor.

Böyle olunca da iş sadece taraftarlık boyutunda kalıyor.

Şimdi desteği bu takıma gönül vermiş taraftardan beklemek yanlış.

Bu takımın taraftarı bir Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş taraftarı değil.

Olsa maddi destekler büyürdü.

Bu takımın taraftarı da maddi olarak güçsüz.

İki haftada bir gün bir maç izleme keyfi var ona bilet almak bile büyük bir külfet oluşturabiliyor kimi zaman.

Yok yani yok.

Taraftar suçsuz yani demek istediğim bu.

Suçlu kim deseniz.

Ona da net bir cevap bulabilir miyiz tartışırım.

Ama genel bir şey söyleyebilirim:

Bu kentin bir bütün olarak sahiplenmesi gerekiyor.

Hiçbir alanda olmayan sahiplenmenin samimi bir şekilde ortaya konulması gerekiyor ve en nihayetinde bu takım için bir ‘ortaklaşma’ gerekiyor.

O da bu kentte var mı?

Yok.

Hiçbir alanda olmayan ortaklığı biz Siyah-Kırmızı renklerde yaratmaya çalışsak da başarıya ulaşmayabiliyor.

Ulaşamaz da.

Bu pilav daha çok su kaldırır.

Haliyle zor.

Çok zor yani.