Milk-i Bekâ'dan Gelmişem

Abone Ol

Yunus, kıtlık zamanında Hacı Bektaş Veli adlı biri olduğunu ve kapısına gelen ihtiyaç sahiplerini eli boş göndermediğini duyar. Bunun üzerine oraya gider. Hacı Bektaş Veli, Yunus'un samimi ve saygılı davranışlarından çok memnun kalır. Yunus'un buğday için geldiğini öğrenince "Sorun bakalım buğday mı ister, himmet mi?" der. Bu sözleri duyan Yunus "Ben himmeti ne yapayım, karın doyurmaz ki, bana buğday gerek" der. Buğdayını alan Yunus yola çıkar.
Yolda giderken buğdayı aldığına pişman olup geri dönen Yunus, Hacı Bektaş Veli'ye “Himmet” istediğini söyler.  Hacı Bektaş Veli:' "O söylediğin artık geçti biz o anahtarı Taptuk Emre’ye verdik" der. Yunus, bunun üzerine Taptuk Emre'yi bulur ve onun dervişi olur. Yunusun tek amacı erenler mertebesine ulaşmaktır. Yunus bir türlü erenler mertebesine ulaşamadığını düşünüp üzülür ve Taptuk Emre'nin yanından ayrılır.

Taptuk Emre'den ayrı geçirdiği zaman içinde başından geçen bazı olaylar sonucunda Yunus istediği mertebeye ulaştığını anlar. Tekrar onun yanına döner ama ona karşı mahcup olduğu için önce şeyhin karısı ile görüşür. Şeyhinin kendini affetmesini ister. Kadın "Bilirsin gözleri görmez, sen kapının eşiğine yat. O sabah namazına kalktığında ayağı sana dokunur. Bu kim diye bana sorar. Ben de Yunus, derim. Eğer hangi Yunus derse ses çıkarmadan çek git. Yok, eğer bizim Yunus mu derse, kalk şeyhinin eline sarıl" der. Kadının dediğini yapan Yunus şeyhinin "Bizim Yunus mu?" sorusu üzerine kalkar şeyhini ellerine sarılır.

Yunus Emre, beni en çok etkileyen kişilerden biridir. Yaşam serüveni ibretliktir. Her zaman söylemişimdir; atasözlerini kafiyeli olduğu için sevmişiz ancak hayatımıza aktarmayı düşünmemişiz.

Milki Bekadan Gelmişem şiiri ve linkini verdiğimiz ilahisi, çok sevdiğim ve beni etkileyen eserlerden biridir.

Milk-i bekâdan gelmişem fânî cihânı neylerem

Ben dost cemâlin görmüşem hûr ü cinânı neylerem

Dervîş Yûnus ma'şûkuna vuslat bulunca mest olur

Ben şîşeyi çaldım taşa nâmûs u ârı neylerem.

Yunus  bu şiirin ilk beyitinde kısaca bize şu mesajı vermektedir.

Milk-i bekâdan gelmişem fânî cihânı neylerem

Beka diyarından, ruhlar aleminden, sonsuzluk mülkünden çıktım da geldim. Geldiğim gibi de gideceğim. Maddi dünya, ebedi alem karşısında şehirlerarası otobüslerin mola yerlerine benzer. Mola yeri geçici bir konaktır. Geçici geldiğim bu fani dünyayı ve içindeki malları neyleyim?

Ben dost cemâlin görmüşem hûr ü cinânı neylerem

Ben Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin güzel tecellilerinde O’nun –yani ezeli ve ebedi o güzel dostun- cemâlini, güzelliğini görmüşüm… Neyleyeyim hûriyi, Cennet’i… Yunusun bir diğer şiirinde de dediği gibi:
Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri

İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni

Şiirlerini incelediğimizde Yunus Emre’nin Allah sevgisiyle yoğrulmuş bir zat olduğunu görüyor ve ondaki Allah sevgisinin yoğunluğunu içimizde hissediyoruz. Şiirlerinin her mısrası, üzerinde derin derin düşünülmeyi hak eder. Yine bir şiirinde “Bana seni gerek seni” ifadesi çokça tekrar edilmiştir. Bu şiirde gece - gündüz Allah aşkıyla yanıp tutuşan, dünya malına değer vermeyen, Allah aşkını zenginlik ve şatafata tercih eden bir dervişin düşünceleri dile getirilmiştir. 

Özü sözü bir olmaktan bahsedildiğinde ilk akla gelen isimlerden birisi Yunus Emre’ dir. Öyle olduğu için o Eskişehir’in evlâdı olmakla kalmamış, herkesin “Bizim Yunus”u olmuştur.

Rabbim; yaşam yolculuğumuzda Yunus Emre gibi sade, samimi, derin, aşk dolu olmayı ve bu doğrultuda yaşamayı nasip etsin.