Korku, insan doğasının vazgeçilmez bir unsuru olup, Allah'ın hikmetiyle var olmuştur. Bu duygu, bireyleri potansiyel tehlikelerden koruyarak hayatta kalma mekanizması işlevi görmektedir.
Korkusuz bir yaşam mümkün mü?
Korkusuz bir yaşam sürmek genellikle mümkün olmasa da, önemli olan korkuyla yüzleşebilmek ve bu duyguyu sağlıklı bir şekilde yönetebilmektir. Korkunun üstesinden gelmek, bireyin içsel huzurunu sağlarken aynı zamanda psikolojik dayanıklılığını da artırır. Bu süreç, kişisel gelişim açısından kritik bir rol oynar.
Neden korkarız?
Korkularımızın bazıları psikolojik temellidir; günlük yaşamımızı olumsuz etkileyen bu tür korkular "fobi" olarak adlandırılır ve genellikle profesyonel yardım gerektirir.. Örneğin, kedi ya da köpek korkusu, karanlık yer korkusu, yüksek yer korkusu gibi. Diğer yandan, bireylerin kendi düşünce ve davranış kalıplarından kaynaklanan korkular da vardır. Bu tarz korkular çoğunlukla ihmal, unutma veya yanlış anlamadan doğar; dolayısıyla başa çıkmak da bireyin kontrolündedir. Korkularla yüzleşmek, sağlıklı bir yaşam sürmenin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Özellikle belirli yaşlarda daha yoğun hissedilen korkulardan biri de ölüm korkusudur. Ölüm, insan için hem belirsiz bir son hem de yaşamın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Seneca, ölüm korkusu için şöyle der: "Ne çocuklar ne de akıl eksikliği olanlar ölümden korkar. Eğer akılsızlığın sağladığı sükûneti akıl sağlayamıyorsa, utanmamız gerekir."
Ölümden korkuyor musunuz?
Yaş aldıkça ölüm korkusu daha yoğun yaşanır. Aklıselimle düşündüğümüzde ölümün korku vermemesi gerekir, ama belirsizlik bizi ürkütür. Bu durum, sınava çalışmadan giren bir öğrencinin korkusuna benzer.
Dünya hayatı, ahiret için bir hazırlık sürecidir; burada ne ekerseniz, onu biçersiniz. Arpa ekip buğday biçemeyeceğimize göre, buğday istiyorsak buğday ekmeliyiz. Mahmut Avcı'nın da belirttiği gibi, "Yaşamı kaybetme korkusu insana her türlü aşağılık işleri yaptırabilir." Bunun yerine, cesurca ölüme meydan okumalı ve hayatı anlamlı bir şekilde yaşamalıyız.
Mevlana’nın ölüm hakkındaki sözleri oldukça etkileyicidir: "Oğul, herkesin ölümü kendi rengindedir. Ölümden nefret edenler için ölüm korkunç bir düşman gibi gelebilir. Fakat ölüme dost olanlar için, ölüm de dost olarak gelir."
Elisabeth Kübler Ross ile David Kessler; Yaşam Dersleri kitabı bu konuda yaşamdan çok değerli bilgiler veriyor. Bu kitabı tavsiye edebilirim. Yazımıza bu kitaptan bir alıntı ile son veriyoruz:
Ölüm karşısında korkumu bırakacak kadar yeterince gevşeyebilirsem artık yaşamdan da gerçekten zevk alabileceğimizin farkına varmıştım.