CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde gazetecilerle sohbetinde, “Cumhurbaşkanlığını birinci turda alırız” dedi. Parlamentoda çoğunluğun da kendilerinde olacağını iddia eden Kılıçdaroğlu, Altılı Masa’nın parlamenter sisteme dönüş için yaşanacak geçiş süreci konusunda da çalışma yapacağını söyledi. İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar...
Hafta sonu Altılı Masa’nın son toplantısı var. Bu toplantıdan ne beklenmeli? Adaylık ve diğer meselelerde yol haritası ne zaman nasıl olur?
- Türkiye'nin bu kadar sorunu var, derdi var. Bizim kamuoyuna yaptığımız her açıklama ittifakı bir araya getiren düşünceler bütünlüğünü oluşturuyor. Yani güçlendirilmiş parlamenter sistemden söz ediyoruz. Bir toparlanma sürecini ya da hasar tespit komisyonu gibi bir toparlanma sürecinin başlangıcında neleri yapacağımızı anlatıyoruz. Bir şekliyle bir program da açıklamış oluyoruz aslında. Böyle bakmak lazım.
“Mülteciler konusunda ciddi görüş ayrılıkları olacağını sanmıyorum”
- Mülteci sorunu ile ilgili altılı masada birtakım görüş ayrılıkları söz konusu? Esad’la diyalog konusunda görüş birliğine varılmış değil… Altılı masa olarak ortak bir zeminde buluşabilecek misiniz?
- Ben buluşabileceğimiz kanısındayım. Yani zaten bir ortak çalışma yapıldı, bir grup kuruldu. Bu grup ön raporunu hazırladı. O raporlar genel başkanlara sunuldu. Genel başkanların onayı alındı. Şimdi liderler oturacaklar. Onu konuşacaklar. Ben çok büyük bir sorun çıkacağını sanmıyorum. Ciddi bir görüş farklı çıkacağını sanmıyorum. Çünkü liderler Türkiye'ye gelen sığınmacı olarak Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmelerini istiyorlar. Burada bir tereddüt yok zaten.
“Suriye konusunda hatanın farkına geç vardılar, maliyeti ağır oldu”
- Suriye ile iktidarın normalleşme çabası var. Siz bu adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ta en başından beri Suriye politikasının yanlış olduğunu söyleyen benim. En başından beri yanlış yapıyorsunuz diyen benim. Komşularla ilişkilerin iyi tutulması gerektiğini söyleyen benim. Hatta bir Türkiye'de bir uluslararası Suriye konferansı düzenleyin diye hükümete çağrı yapıp bir mektup gönderen de benim. 2012’ydi, Erdoğan'a bir mektup gönderdim çünkü bana demişti ki nasıl yapacağız Suriye konferansını? Ben de onun üzerinden bir mektup yazmıştım ve gündemi de belirledim. Konferansın nasıl yapılacağı, hangi konuların konferansta görüşüleceği vesaire diye bir mektup gönderdim. Bu çerçevede yaparsanız uluslararası Suriye Konferansı'nı ilişkiler hem düzelir, hem de daha sağlıklı bir zemin yaratmış oluruz sorunun çözümünde. Olmadı. Arkasından biz bir uluslararası Suriye konferansı düzenledik. Pek çok ülke, Amerika ve Rusya da dahil olmak üzere geldiler. Onlar da konferansı izlediler.
Şimdi yaptıkları hatanın farkını biraz da geç olsa ve maliyeti ağır olsa gördüler. Şimdi bir ilişki zemini yaratmaya çalışıyorlar.
Önce bunu işte istihbarat görüşüyor. Ya biz bir istihbarat devleti değiliz ya. Biz demokratik bir devletiz. Bir ülkeyle görüşme yapıyorsan görüşürsün büyükelçileri. Büyükelçiliklerin karşılıklı açılmasına bakılır. İstihbarat örgütleri her zaman görüşür. Yani diplomatik ilişkiler olduğu zaman istihbarat örgütleri görüşmez mi? Hayır her zaman görüşür istihbarat örgütleri.
“Suriye ile kavgayı yaratanlar hesap vermeli”
- Bir barışma ikliminin yaratılması güzel. Ama kavgayı yaratanların topluma hesap vermesi lazım. Toplumdan çıkıp özür dilemesi lazım. Bir yanlışlık yaptık demesi lazım. Bir hata yaptık demesi lazım. Pek çok insanımızı perişan ettik demesi lazım. Sadece biz değil Suriyelileri de perişan ettik demesi lazım. IŞİD militanlarının oraya nasıl geldiği, nasıl IŞİD militanlarının finanse edildiği, Suriye'nin iç işlerine nasıl müdahale edildiğini hepimiz üç aşağı beş yukarı biliyoruz yani. O nedenle ilişkiler güzel, gelişsin, hiçbir itirazımız yok.
Davutoğlu’nun Esad’la diyaloğa karşı olduğu söyleniyor…
- Ben bir problem olacağını sanmıyorum. Yani, bugün geldiğimiz noktada bir problem olacağını sanmıyorum.
“Devlet ne kadar para gittiğini biliyor”
5’li çete yurt dışına para kaçırıyor dediniz. Bunu biraz daha açmanız mümkün mü?
- 5’li çete mensuplarının, Londra'da çok büyük malikaneleri var, imkanları var, iş yerleri var. Paraların büyük bir kısmını dışarıda tutuyorlar zaten. Bunu hepimiz biliyoruz yani. Bütün dünya biliyor aslında. Onlar da biz yurt dışına para götürmüyoruz demiyorlar zaten. Yani şuna dayanıyorlar onlar; Erdoğan ailesi götürüyorsa biz de götürürüz diyorlar... Erdoğan ailesi götürmüyor mu? Götürdü. Man Adası'nı söyledik. Belgelerini söyledik. Bankanın dekontlarını açıkladık. Banka "bu dekontlar bize ait değildir" hiç demedi. Ama işte hakime telefon edip özel hakimler tayin edip işte tazminata beni mahkum edip Yargıtay’dan karar tersine çıkıyor. Ama sonuçta ben bir dekont açıklıyorum. Dekontu açıkladığım banka ‘bu dekont bize ait bir dekont değildir’ demedi. Demiyor yani. Bu kadar basit bir şey. Şimdi onlar götürdüğüne göre diğerleri de götürüyor. Kendi geleceklerine güvencelerini yurt dışında arıyorlar. Paraları oraya götürüyorlar. Ne kadar götürdüler bilmiyorum ama bu devletin onu bildiğini biliyorum.
Kaçış hazırlığı mı sizce bu?
- Birden fazla neden olabilir? Yani tek başına bir kaçış hazırlığı dersek doğru olmamış olur. Dışarıda yatırım yapıyorlar. Yatırımlarını götürebilirler. Dışarıda yerleşmek isteyebilirler kendileri aileleri. Kendilerini orada daha güvenceli hissedebilirler. Paralarını, nakitlerini oraya götürebilirler. Yatırımlarını oraya kaydırabilirler. Bunlar olabilir. Normalde benim bildiğim bir insan kendi ülkesine yatırım yapar, kendi ülkesinin büyümesini, kalkınmasını sağlar. Dışarıdan yatırım yapacaksa, dışarıdaki yatırımlar içerideki yatırım arasında bir koordinasyon olması lazım. Elbette dışarıda da yatırım yapılmalı ama oradaki birikimlerin Türkiye'ye gelmesi lazım.
Haziran ayında 5’li çetenin size ulaşmaya çalıştığını duymuştuk. Aracılar gönderdiklerini, siz de Twitter hesabınızdan doğrulamıştınız. Bu durum hâlâ devam ediyor mu?
- Yok hayır.
Aracılar kimlerdi?
- O şimdi açıklanmaz. Ama yok artık kesildi o. Yani tweet'ten sonra kesildi.
“Seçimi ilk turda alırız”
İlk turda mı biter seçim? Altılı masanın adayı kazanır mı ilk turda?
- Parlamento aritmetiği lehimize olur. Lehimize sonuçlanır. Bu tablo giderek kendisini gösteriyor. Zaten Cumhuriyet Halk Partisi artık AK Parti'nin önünde gidiyor. Ve önümüzdeki süreç içinde bu biraz daha hızlanarak devam edecek. Parlamentoda da çoğunluğu alacağız. Millet İttifakı olarak çoğunu alacağız. Amacımız ki onu da gene altı lider bir arada belirleyeceğiz. Belli bir zaman dilimi içinde güçlendirilmiş parlamenter sistemi ayağa kaldırmak ve bozulan çarkları yeniden işler hale getirmek. Cumhurbaşkanlığını birinci turda alırız.
“Geçiş süreci için çalışıyoruz”
Parlamenter sistem için yeniden bir geçiş süreci olacak. Cumhurbaşkanının görevleri yetkileri, yardımcıları olacak mı? Altılı masada konuşuldu mu?
- Henüz konuşulmadı ama konuşulacak. Bununla ilgili her parti kendi içinde şu anda çalışıyor. Altı parti de kendi içinde çalışıyor. Belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra partililer, liderler diyecekler ki 'biz hazırız artık bunu konuşabiliriz'... Dediklerinde masaya geleceğiz ve konuşacağız.
Altılı masa buluşmalarında ilk turun son toplantısı 21 Ağustos’ta yapılacak
Sizin bu konudaki bir politikanız ne olacak? Ona dair hazırlıklarınız tamam mı? Onları açıklayabilir misiniz?
- Biz de kendi içimizde şu anda görüşüyoruz, tartışıyoruz. Sadece milletvekilleri olarak değil, dışarıdan akademik çevrelerden de destek alıyoruz. Geçiş süreci nasıl olmalı? Bu süreç içinde neler yapmalıyız? Önceliklerimiz neler olmalı? İlk yayınlayacağımız kararnameler, diğerleri ne olmalı? Altı partiyi bir arada tekrar bir arada çalışacağız. Altı parti. Dolayısıyla altı partinin de öncelikleri, hedefleri ne olmalı diye biz böyle düşünüyoruz. Büyük bir olasılıkla diğer partiler de böyle düşünüyorlar. Onlar da bunun üzerinde bir çalışma yapıyorlar. Çalışmanın olgunlaşmasını bekliyoruz. Olgunlaştıktan sonra bir araya geleceğiz ve bunu da yine kamuoyuyla paylaşacağız.
“Erdoğan dünyadan habersiz”
Cumhurbaşkanının sizin SGK Genel Müdürlüğü'nüz üzerine yeni bir çıkışı var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ben de arkadaşlara dedim ya o kadar çok hastane açtık, temel attık. 44 hastane, dispanser ve sağlık merkezi açılmış genel müdürlüğüm döneminde. Çıkarın dedim. Neyse orada arkadaşlar vardı. Onlar bazılarını çıkarmışlar. Hastane de var, dispanser de var. Mesela Türkiye'nin en büyük diyaliz merkezi var. Onu açtık. Bir sürü yer var yani böyle. Beni hayrete düşüren kendisinin bürokrasinin nasıl çalıştığını bilmemesidir. Ya orası zaten bağımsız bir kurum ve biz yatırım yapıyoruz. Türkiye'nin en büyük hastanelerini yapan zaten Sosyal Sigortalar Kurumu ve o gelenek benden önce de vardı. Benim zamanımda da oldu. Dediğim gibi Erdoğan dünyadan habersiz. Kendi iç dünyasında bir şeyler söylüyor. Ciddiye alınacak birisi değil yani. Bir şey daha ifade edeyim bakın. Bütün bunların tamamını ihalelerle yaptık. Bütün ihale dosyalarını, Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonu'na götüren tek genel genel müdür benim bütün ihale dosyaları, o zaman tartışma olmuştu, KİT Komisyonu'nda. Ben de bütün ihale dosyalarının hepsini bir kamyona yükledik. Getirdik. Buyurun alın araştırın. Varsa bir kusurumuz çıkarın diye. Rapor verdiler. Bir şey yoktur diye, yoktur tabii. Zaten bir şey bulsalardı kıyameti koparırlardı.