UNICEF tarafından hazırlanan rapora göre, 2005 yılından bu yana çatışmaların ve savaşların yaşandığı 30'dan fazla ülkede;
• Çocuklara yönelik 315.000 ağır düzeyde ihlal gerçekleşti.
• 120.000'den fazla çocuk öldürüldü veya engelli oldu.
• Resmi veya gayri resmi unsurlar tarafından 105.000 çocuk silah altına alındı.
• 32.500'den fazla çocuk kaçırıldı.
• 16.000'den fazla çocuk cinsel şiddete maruz kaldı (UNICEF, 2023).
SAVE THE CHILDREN, isimli sivil toplum kuruluşuna göre;
• 2021 yılında dünya genelinde 449 milyon çocuk çatışma bölgelerinde yaşıyordu (Dünya genelindeki her 6 çocuktan 1’i).
• Orta Doğu’da, her 3 çocuktan 1'i savaş veya çatışma ortamında bulunuyor.
• İnsani erişimin en fazla engellendiği bölgeler Yemen ve işgal altındaki Filistin.
• 2022'nin ilk dokuz ayında Ukrayna’da yaşanan savaş diğer bölgelerdeki savaşlara göre medyada beş kat daha fazla yer aldı (SAVE THE CHILDREN, 2022).
Yeni yıla giriyoruz, yeni yılda yeni ve güzel olacak olanları diliyoruz. Niye yeni olanı diliyorum? Her günümüzün yeni katliamlarla, yeni yetim-öksüz kalmış çocuklarla, yeni insanlık dışı uygulamalarla, dünya üzerinde yeni planlanmış kıyımlarla ve düzenlerle geçirdik. Şimdi yeni yıla girince bunların olmayacağı yeni bir sabaha uyanmak benim en önemli dileğimdir. Duygularımızda asla saygısızlık, asla milliyetçilik ve asla ötekileştirme yoktur. Sadece mutlulukları paylaşırken daha adil bir mutluluk dileyerek yazıyorum.
Yeni yılımızı kutlarken var olan gerçekleri görmezden gelmek insani bir davranış değildir. Hayatımızda gerçekler vardır ve ‘’sosyal medyada son dönemde çokça karşılaştığımız keyfimiz kaçmasın diye hızlıca kaydırma yaptığımız videoların aslında yıllardır zulüm altında olan bir milletin sessiz çığlıkları olduğunu görmezden gelemeyiz. Yıllardır Afrika kıtasında açlıkla baş başa bırakılmış ve acaba şu hayvan ne zaman ölecek te yiyeceğiz diyen çocukların olduğu bir dünya mutlu olabilir mi? Gazze direndiği ve hiçbir şekilde İsrail egemenliğini kabul etmediği için, yıllardır büyük bir abluka altında. Siyonist işgalcilerin yaptıklarına niçin kimsenin DUR! Dememesi bizi mutlu edebilir mi? Çocuk, yaşlı ve kadın (savaşçı olmayan)lar hedef alınmaz. Dünyanın her yerinde kabul gören ve insan hakları dediğimiz bir kuraldır. Her gün katledilen çocukların fotoğraflarını gördükçe insanlığımızdan utanır olduk... Bundan daha acısı oturduğumuz koltukları, siyasi çıkarlarımızı ya da çalıştığımız kurumları kaybetme korkusundan yaşamış olduğumuz endişe!’’ Çocuk, yaşlı ve kadınların yok olmaya yüz tutulduğu bir dönemin bitmesini dilemek yeni yılın en önemli dileği olmalıdır.
Geride bıraktığımız yıl-yıllarda çocuklar öldü, çocuklar kimsesiz bırakıldı, çocuklar açlıkla sınandı. Çocuklar sokakta saklambaç oynayacağı yaşta silahların gölgesinde ve açlıktan ölmekle baş başa bırakıldı. Çocukların elinden oyuncakları alındı ve bir kuru ekmeğe muhtaç bırakıldı. Çocukların güvendiği insanlar ölüyor ya da yaralanıyor, çocukların korktuğunda koşup sarılacağı sıcak kolların tamamını kopardınız ve güneşin sıcak yüzünü çocukların üzerinden alıp kapkaranlık bir sema bıraktınız. Çocukların sokaktan koşarak girecekleri, gülücükleri ile ısıttıkları ve kendilerini güvenli hissettikleri evler çocuklar içindeyken başlarına yıktılar. Açlıkla ya da savaşla öldüremedikleri çocukları yaşadığı evlerden şehirlerden ya da bölgelerden sürülüyorlar. Böyle bir durumda hangi çocuk yeni yıla mutlu girecek? Hangi çocuk yarın için plan yapacak? Hangi çocuk o akşam hediye paketlerini merak edecek? Bunların yeni yılda olmayacağını biliyorum-biliyoruz ama yeni yılda bunların olacağı dileğiyle giriyoruz.
Her toplum mutlaka eski yıllarında baskıya, zulme ve katliama maruz kalmıştır ve mutlaka yeni yıla girerken bunların olmayacağı dileğiyle girmişlerdir. Fakat yıllarca onlar da benzer travmalara maruz kalmalarına rağmen ama ilginç olan, şu anda benzer şeyi orada çocuklara yaşatıyor olmalarıdır. Bakın, erişkinlere yaşatıyor olmaları da zaten asla kabul görecek bir şey değildir, yetişkinlerde bu olaylardan ziyadesiyle zarar görmektedirler. Ama çocukların buna maruz kalması gelecekteki bütün yaşamlarını ipotek altına almak demektir. Hiçbir insan bunu çocuklara yönelik isteyerek ve bilerek yapmamalıdır. Çünkü çocuklar yaşamlarının geri kalanını bu yaşanmışlıkları unutmadan ve içinde hep ardında yok edilmiş gerçekleri ile hayatta var olmaya çalışacaklar.