" Bir şehrin kapısı her zaman hatıralara açılır, hatıralara kapanır.
Şehirler, hatıralar dükkanıdır ya.
Hatıralar uzun zaman o kapının ardında unutulur, şehirler gibi.
Bir dükkanın kapısına kilit vurup açmamak gibi. " - Haydar Ergülen

Dostluklar cilveyle başlar, anılarla son bulur. Zaten son bulmazsa anılar, anılar olmazsa dostluklar olmaz. Herkesin sağ cebinde bir dostu, sol cebinde de bin anısı vardır.

İnsanın yürüdüğü yol, oturduğu yer, baktığı gökyüzü, hepsinde bıraktığı bir şey vardır. Sevinç, acı, hicran, vuslat ne dersen... Yaşanır, hatırlanmaz çoğu zaman.

Bir gün bir şehire ayak basarsın, öyle herşeyden habersiz, öyle herkese yabancı... Kaybolma telaşıyla yorulurken zihnin, ruhun iki kelam edecek bir yürek aramakta. Birden fazla insanla tanışır, birden fazla hikaye dinlersin. Kiminden yokluğu öğrenirsin, kiminden açlıkla yaşamayı. Bazısı hayatını alt-üst eder, bazısı hakikati görmene sebep olur.

Birden fazla insan, birden fazla hikaye demektir. Fakat bazen bir insan ve bir hikaye yeterli gelir. O insan hikayen olur. O insanın hikayesinde şekillenirsin.

Aynı evde yatar, aynı çay ocağında çayını içersin. Tuttuğun takım farklı olsa da yürüdüğün yol birdir muhakkak. Islandığı kadar ıslanır, incindiği kadar incinirsin.

Dostluk bu, farklı kanlardan bir can. Hani sırt sırta verdi mi sokakları korkutan. Birbirine siper, birbirine çare, birbirine heyecan.

Kimi zaman açlık, kimi zaman ziyafet. Aynı derde düşmüş, aynı dertten birlikte çıkmış. Gecesi bir, gündüzü bir.

Bazen uzak, bazen yakın. En sonunda çalar kapını ayrılık. Her güzel şeyin bir sonu olur. Dostluk en güzel şey. En güzel şey, en erken biter.

Beklenen gün gelir yollar ayrılır, herkes kendi kaderine razı olur. İşte o an, yürek parçalanır, acıların en büyüğü yaşanır.

Dostlar, dostluklar, derdine derman, yarana sebep olanlar. Olmazsa olmaz olanlar, olunca derde koyanlar. Bin hatıraya vesile dostlar.


"Bir insan bazen bin insana bedeldir."