Günah keçisi dilimize bir deyim olarak yerleşmiş. Bu deyimi günlük hayatta sıklıkla kullanırız. Ancak atasözleri gibi deyimlerin de hikâyesini bilmeden kullanıyoruz. Bu deyimin kökeni, Yahudi kaynaklarında yer alır ancak olayın gelişimi İncil'de de anlatılır.
Musevilerin en kutsal bayramı olan, Yom Kippur'un ana temaları kefaret ve tövbedir. Bu bayramda dualar okunduktan sonra kura ile iki keçi seçilir. Biri kurban edilip, kanı kutsal sayılan yerlere serpilir. Diğer keçi ise “günah keçisi” olur. Din adamı ellerini keçinin üstüne koyar ve ulusun günahlarını itiraf eder. Bu keçinin sırtına, toplumun tüm günahları yüklenerek uçurumdan aşağı fırlatılır. Böylece insanların günahları sıfırlanmış olur!
Günah keçisi uygulaması kalktı ama deyimi devam ediyor. İnsanımızda özellikle Ortadoğu kültüründe her zaman bir suçlu aranır. Bir hata ve yanlış eylem olduğunda genelde kimse üstlenmez; başka bir suçlu aranır. Kimse bu olay benim hatamdan kaynaklandı, demez. Trafik kazalarında dahi suçlu olduğunu kabul eden pek nadirdir. Her zaman karşı taraf suçludur!
Yıllar önce arabamı bir yere park etmiştim. Çıkışta arabamın arkasına çıkamayacağım şekilde bir kişinin aracını park ettiğini gördüm. Bereket park yeri kurum bahçesiydi. Arabanın sahibini buldurduk. Geldi, şöyle bir, “Özür dilerim.” sözü yeterliyken; utandığından mı yoksa egosundan mı bilinmez hatasını kabul etmeyip şöyle dedi: “Sende çıkmayacak gibi park etmiştin.” dedi. Hiçbir şey demedim. Demem mi gerekiyordu? Sanırım cevap vermemem cevap gibi oldu.
Günah keçisi gibi biz de yaptığımız yanlışları, kabahatleri, suçları şeytana yükleriz. Bir fıkra anlatılır. Bir kişi kusursuz bir plan yaparak bir günah işler. Daha sonra pişmanlığını, “Şeytana uydum, lanet olsun Şeytana,” diye ifade eder. Şeytan dile gelir ve “Esas sana lanet olsun. Kırk yıl kalsam aklıma böyle bir plan gelmezdi.” der.
Bir ayet-i kerimede Şeytan, vesvese verir ancak insan üzerinde bir hâkimiyeti yoktur, denir. Başta Müslümanlar olmak üzere çeşitli inanç sahipleri, suç ve günah işlediklerinde suçu şeytana veya bir başka kimseye atmak yerine kendi hatalarının üzerinde düşünmelidirler. Dahası tekrar etmemeleri için gayret ettiklerinde hem kendileri için hem de toplum için faydalı bir iş yapmış olurlar.