Taha Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde eğitim gören görme engelli Zeki Yenigül (45), beyaz eşyaların sesini dinleyerek arızalarını anlıyor ve onları tamir ediyor. Daha önce okuma yazması olmayan ancak rehabilitasyon merkezinde önce okuma yazma belgesi, ardından lise diploması alan Yenigül, bilgisayar kursuna başladı. Hedefinin üniversiteye gidip hukuk okumak olduğunu belirten Yenigül, “Küçüklükten beri hayalimdi. Üniversiteye gidip avukat olmak istiyorum. Her şey için geç değil, başarabiliriz. Fazla yüksek değil ama ilerleyebildiğim kadar ilerlemeyi düşünüyorum” dedi.
Beyaz eşya tamirciliği yeteneğinin 8 yıl önce başladığını aktaran Yenigül, “8 yıl beyaz eşya tamirciliği yaptım. Kendimi geliştirdim. Şimdi yanımda çalışan makinelerin arızlarını tespit edip yapabilirim. Buzdolabı ve televizyonun arızasını bilirim ama yapmam. Çünkü onlar hassas olduğu için sıkıntılıdır. Ama çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, elektrikli süpürge gibi diğer eşyaları söküp parçalayabilir tekrar takabilirim. Dün bile bir arızaya gittim. Adama farklı bir fiyat çıkarmışlardı. Gittim yaptım ve beş kuruş da talep etmedim ama onlar yine de hediyesini verdiler. Bunun yanında elektrik tesisatını çekebilirim. Bugüne kadar tamirci eli benim evimdeki elektrik tesisatlarına değmemiş” ifadelerini kullandı.
Engelinden dolayı asla pes etmediğini aksine daha azimle çalıştığına vurgu yapan Yenigül, “Ben hiçbir şeyden pes etmedim. Doğuştan görme engelliyim. Yapabileceğimiz çok işler var ama maalesef biz geri kaldık. Çoğu arkadaşlarım batıda bunları yaptıklarını anlattıklarında imreniyordum. Bende yapmayı istiyordum ama imkan olmadığı için yapamıyordum. Fakat şimdi çok şükür artık her türlü imkanımız var. Bizde bunlardan faydalanıyoruz. Bu nedenle yetkililere teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Konuşmasında engellilere ve ailelere tavsiyelerde de bulunan Yenigül, şöyle konuştu:
“Maalesef yıllardan beri engellileri evden çıkaramıyoruz. Onları sosyal hayata alamıyoruz. Adeta kendilerini bırakmışlar. Bunun yanında aileler de çocukları düşmesin diye onları öyle sıkıyorlar ki eve kapatıyorlar. Bırakın çocuğunuz düşsün. Düştükçe öğrenir. Eğer sen çocuğu eve mahkum edersen ömür boyu engelli kalır. Ben bisiklet sürebiliyorum, yüzebiliyorum. Yüzmede Edremit ikincisi oldum, dernek yöneticiliği yaptım. Her şeyi denedim ve başarılı da oldum. Tek sıkıntımız engelliler için yapılan çalışmaların faaliyete girememesi. Örneğin çarşıya geldiğimizde yanımızda birileri olmadan eve dönemiyoruz. Çünkü otobüs duraklarında sesli anonslar yapılmıyor. Yapılmayınca da biz yanımızda biri olmadan duyamıyoruz. Çünkü duracağımız durağı bilmiyoruz. Sarı çizgi çizmişler. Bu sarı çizgileri ya ağacın gittiği yerden ya da tabelaların geçtiği yerden geçirmişler. Bizde ya kafamızı ya omuzumuza çarpıyoruz. Kısacası kanunlar var, yetkiler var, hepsinden de haberdarız ama uygulayan yok.”