Azizem…
Seni hala ilk günkü gibi…
İşte yine dilimin ucundaki bedbin çengele takılmış sevmeler.
Kalbin ölümüdür ertelenmiş aşk. Ben seni ertelediğim gün öldürdüm kalbimi derin bir kuyuda. Söyleyemediğim aşkımın derdi, en karanlık bir kuyuda boğdu kalbimi.
Şimdi yaşayan bir ölünün bedbahtlığıyla bu satırları yazıyorum, hiçbir şeyi geri getirmeyeceğini bilerek. Yıllar içinde yazdığım sevda yüklü mektuplardan sadece biri… Bilmiyorsun, nereden bileceksin. Ben hiçbirini gönderme bahtiyarlığına erişemedim ki.
Sevgiliye mektup yazılırken bir kağıda, bir sevinç kaplarmış içini. Sevgiliye ulaşmak, mutlu edermiş kağıdı.
Oysa benim mektuplarım hep kan ağlamaklı.
Sakın seni sevmek derdinden hoşnutsuz olduğumu düşünüp yeise kapılma. Kara gözlerine kirpiğinden başka gölge düşsün istemem. Tek bir damla yaş düşse, içinde tekrar tekrar boğulurum.
Ben bu derdin müptelasıyım. Bu derd ile hoşum. Bu derde düşmesem yaşamanın bir kıymeti olmayacaktı. Zira hayatın bir kıymeti varsa bu sana kavuşabilmek umududur. Kıymıyorsam kıymetsiz canıma,ahir ömrümde kavuşamadığım Azizeme ebedi hayatta rast düşmek içindir.
Azizem…
Gelinlik kızdan nazlı, çok sevdiğin papatyadan narin sevdiğim.
Eşten dosttan sağlık haberini aldığımdan beridir yemek yiyip,su içebiliyorum. Geçirdiğin kazayı duyduğum an beynim ve hatta bütün vücudum eşsiz bir zelzele geçirdi. Neden artık ölmüyorum dedim. Bedenim bu ağır yıkıntıların arasında ezilmişken neden hala ölmüyorum? Vücudum da beynime eşlik edince, yataklara düşmüş hatta bir haftadır kendimi bilmez halde yatıyormuşum. Uyandığımda benimle üçüncü gece vardiyasını geçiren hemşire kız söyledi. Seni sordu. Hep adın dökülmüş dilimden. Bir türlü sana çözülmeyen ama her an seni sayıklayan hain dilimden.
Korkma, ben çok iyiyim. Seni üzmek için anlatmıyorum hastane serüvenimi. Mektubunu geciktirdiğim için kalbin bana kırılmasın. Senden uzak olduğumu düşünmesin.
Unutma!... Benden ayrı olan bedenindir. Ruhun hep yanı başımda.
Belki de artık görmemelisin beni. Bu sabah aynaya baktım. Hasretin sararmış, yılların derin çizgiler çektiği yüzümü ve artık beyazlamaya başlamış saçlarımı görünce, beni beğenmemenden korktum.
Azizem… Hep hatırımda olan kınalı parmaklarından, zeytin karası güzel gözlerinden hasretle öperim.
Seni tüm emanetleri ziyana uğratmayan emanetçiye emanet ediyorum. Ki tekrar kavuşmak ümidimi böyle tazeliyorum.
Selametle kal.