Van! Derdim, aşkım Van! Ne de güzelsin!
Sonbaharda Westan’ ında çiçekler açtı, İpekyolu huzura beşik oldu. Erciş’ in özü gibi kardeş, Edremit ve Tuşba maviye yoldaş. Başkale, Çatak, Bahçesaray, Muradiye kâdim, Özalp, Saray, Çaldıran, Gürpınar sevgiye- hoşgörüye hadim...
Her parçasını can bildiğimiz memleketimizde ilçelerimizin tamamında bugünlerde alkışa değer birçok hadise mevcut. Ama bugün Gevaş il olsun dedik, başladık meseleye. Buyrun oradan devam edelim. Bir ilçenin il olabilmesi için, o ilçenin ile olan uzaklığı, nüfusu, yüzölçümü, belde sayısı, bağlanabilecek ilçe sayısı, ve kişi başı reel ücret kriterleri gibi birçok kriter esas alınıyor. Bu şekilde bir değerlendirmeyle Gevaş, nüfusu itibariyle de, kent merkezine uzaklığı itibariyle de, belirtilen diğer unsurlar itibariyle de maalesef en az yedi sekiz ilçemizin gerisinde bulunuyor. Yani bu şartlarla başlıktaki temenninin bir hayalden ibaret olduğu aşikar. Ama hayal etmezseniz gerçekleştiremezsiniz de. Hayal ederseniz de önce orası her şey olur. Her şey olunca da il de olur marka da olur.
Şimdi gelin hayal edelim ve yeni kriterler koyalım zihnimize, sonra tekrar konuşalım. Vizyonlu bir kent yöneticisi, halkı ve sivil toplum kuruluşlarıyla oluşturulmuş bütünleşik bir yapı, tüm bileşenleriyle özverili bir ilçe ve mavinin de yeşilin de insanın da samimi olduğu bir yer. Bu saydıklarım kriter olsaydı ve bunları ölçebilecek bir cihaz olsaydı sizce de Gevaş il olmaz mıydı? Marka olmaz mıydı? Her şey olmaz mıydı?
Gevaş Belediye Reisi Sinan Hakan’ la tez çalışmam için aylar önce gerçekleştirdiğimiz bir mülakatta ilçe turizmine yönelik çalışmalarıyla ilgili verdiği bilgiler üzerine ilçede yapılması planlanan bir takım atakların daha olduğunu biliyorum. Beni çok heyecanlandıran ve henüz gerçekleşmemiş çalışmalar da var ama zannımca söylemek bana düşmez. Ama bence işin doğrusu olacaklara göre değil, olana göre konuşmaktır. Son bir haftayı önümüze koyalım.
Bir haftada Gevaş, 90.000’ i aşkın misafir ağırladı. Özellikle geniş katılımlı GezginFest etkinliğini çok tepkiyle karşılayanlar da oldu, işlerin tamamını ayakta alkışlayanlar da. Akademik çalışmada yer verebilmek için tez danışmanım Emine Cihangir hocamla biz de etkinlikleri yakından takip etmeye çalıştık. Ayine yetişemedik, bakanı yakalayamadık, festivalin son akşamında sürece dâhil olabildik ancak gözlemlerimizi yaptık ve bisiklet etkinliğinin her anını soluduk. Özellikle bisiklette Yılmaz Erdoğan’ın da büyük ilgisi ve neşesiyle keyif aldık. Mesela orada Vizontele filminin üçüncüsünün çekilebileceği müjdesini de aldık. Bu, kent turizmi için ayrıca bir katma değerdir.
Yazının sonunda göz ardı edilmeyecek husus, şüphesiz Sinan Hakan faktörüdür. Yaptıkları ve karşı karşıya kaldıklarıdır. Bahse konu şekillerle Gevaş tarafından kente kazandırılmış iyiliklerle birlikte belediye başkanımızın ufkunun hediyeleri karşısında şevkini kırıcı hamlelerden sakının lütfen. Varsa şunu da şöyle etkiledi diyeceğiniz meseleler – ki var biliyorum- ve samimiyseniz, lütfen bunlar için de Sinan başkanın karşısına oturun ve derdinizi mertçe anlatın. Belki kimileri hırslı, kimileri başkaca düşüncelere sahip. Ama onun şevki kırılmasın ki Van şen olsun.
Hadi sorun kendinize; kentimizi mi düşünelim, hırslarımız ve egolarımızla
kendimizi mi?
Çalışma konusu Kent Markalaşması olan birinin bu yazıyı sadece kent turizmiyle ele aldığına inanın ve konuya sizler de bu pencereden bakın. Görün, bakın, göreceksiniz!