Erbil mi Diyarbakır mı?

Abone Ol

Geçen hafta basında öne çıkan resim karelerinden biriydi. Güne karla uyanan Diyarbakır ve kar temizleyen belediye başkanı.

Osman Baydemir, elindeki kar küreğiyle objektiflerin karşısına geçmiş, bunu görüntüleyen basın, haberi “alkış" başlıkları altında vermişti.

Gazete ve internet haber sitelerinde, haberi kullanmayan neredeyse kalmamıştı.

Fakat aynı hafta içinde çıkan bir haber benim için daha dikkat çekiciydi.

Hürriyet ekonomi yazarı Vahap Munyar’ın verdiği bilgiye göre Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, 2 yıldır Baydemir’den arsa cevabı bekliyor.

Diyarbakır’a 2 otel zincirinden birini taşımak isteyen Akın, Baydemir’den uygun arsa talebinde bulunmuş. Ancak Baydemir “hay hay" demesine rağmen 2 yıldır muhatabına olumlu veya olumsuz dönüş yapmamış.

Munyar, yazısında daha önce yine bir işadamından buna benzer sözler duyduğunu eklemeyi de unutmamış.

Baydemir yazı üzerine bir gün sonra açıklama yaptı: "Başım, gözüm üstüne. Buyursun gelsin her türlü kolaylığı göstermeye hazırım"

Akın’ın sitem dolu açıklamaları ve Baydemir’in cevabı bana Global Yatırım Holding’in Van’da başına gelenleri hatırlattı.

Global’in başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir!

Van’da AVM ve 5 yıldızlı otel yapmak için belediye garajını satın alan Global tam 5 yıldır belediyenin garajı boşaltmasını bekliyor.

Garaj yeri için belediyeye 19 milyon (Trilyon) TL ödeyen Global önce yargı engeliyle karşılaştı.

Projenin iptali için yargıya koşanların gerekçesi yeşil alandı.

Van’da milyonlarca metrekare yeşil alanın katledilmesine seyirci kalanlar, iş AVM ve otel projesine gelince birden yeşilci kesildiler.

Global, o dönem Van’da olduğu gibi Denizli’de de yer satın aldı. Bu ildeki Sümerpark AVM ve otel projesi hayata geçerken, Van için hazırlanan onlarca milyon dolarlık proje hala rafta bekliyor.

İşin komik yanı o dönem “Van satılıyor haberiniz olsun ey millet!" diye propaganda yapanlar şimdi belediye hizmet binasını satmaktan bahsediyorlar.

Halbuki proje yargıdan önce halkın önüne getirilseydi, kuşkusuz o bölgeye yakın yerlerde yaşayan insanların yüzde 99’u “evet" derdi. Ve bu da gerçek anlamda halk belediyeciliği olurdu.

Peki, Diyarbakır ve Van böylede, diğer yerler nasıl acaba?

2012’nin Mayıs ayı, yer Erbil. Bölgesel Yönetim Başbakanı Neçirvan Barzani, İşadamı Mustafa Koç, o günün TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, eşi Cem Boyner ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Koç grubuna ait Divan Oteli’nin açılışı için bir aradalar.

Erbil’de açılan 5-7 yıldızlı arası Divan, aynı zamanda Koç Gurubu’nun ilk yurtdışı otel yatırımı olma özelliği taşıyor.

Barzani, 2 gün boyunca Türkiye’den gelen işadamı misafirleriyle ilgileniyor. Koç’a “başka yatırım ve yatırımcılarda bekliyoruz" mesajı veriyor.

Türkiye’den giden işadamlarına “Erbil’de istediğiniz yerde yatırım yapabilirsiniz" diyen Barzani sıfır sorun garantisi vermeyi de ihmal etmiyor.

Koç’un otel yatırımı ve Barzani’nin sözlerinden sonra 4 otel daha Erbil’de yatırım için sıraya girdi.

Eğer Erbil’de artan refahı sadece petrol gelirleriyle ilişkilendiriyorsanız, yanılıyorsunuz demektir.

Erbil, petrol gelirleriyle birlikte yatırımcı çekebilme becerisiyle de büyüdü.

Yönetim salt petrol gelirlerine bel bağlamadı. Bunun yanında tüm yatırımcılara kapılarını sonuna kadar açtı.

Yatırım çekmek için bizzat bazı yöneticiler ülke ülke dolaştı.

Yatırımcı el üstünde tutuldu, baş üstünde gezdirildi.

Yönetim, kazanılmış siyasal ve kültürel haklarla birlikte insanının yaşam kalitesine de önem verdi.

Bin doların altında olan kişi başına düşen milli gelir 4 bin 500 dolara çıkarıldı. Bu rakamın 10 yıl sonra 25-30 bin doları bulması bekleniyor.

10 yıl önce Güneydoğunun ilçeleriyle kıyaslanan Erbil akıllı yöneticileri sayesinde inanılmayacak derecede değişti, dönüştü.

Erbil’le aynı yönetim anlayışına sahip Türkiye sınırları içinde yer alan iller de çıtayı epey yükseltti.

Kayseri, Gaziantep ve Urfa…

Bu iller yerel yönetimleri sayesinde yatırım anlamında altın çağlarını yaşıyor.

Kayseri’de büyükşehir belediyesine ait Erciyes Master Planı sayesinde onlarca otel inşaatı yükseliyor. Yatak kapasiteleri talebin altında olan Kapadokyalı turizmciler bu yatırımları kendileri için de bir kurtuluş görüyor.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi otel yatırımlarını büyütmek ve hızlandırmak için müzelere sarıldı. Belediyenin şehre kazandırdığı müze sayısı 12’yi buldu. Müzelerle birlikte otel yatırımları da hız kazandı.

Urfa, belediye başkanının samimi gayretlerinden dolayı 3 tane daha 5 yıldızlı otele kavuşuyor.

Bundan 10 yıl önce sorsalardı: “ Diyarbakır mı önemli bir Kürt şehri Erbil mi?" Bu soruya cevap vermeyi bir kenara bırakın, güler geçerlerdi.

Ya şimdi, bırakın gülüp geçmeyi cevap kesinlikle Erbil.

Erbil, yatırımları çekmedeki başarısıyla Diyarbakır’ın her alanda önüne geçti.

Bölgemiz yerel yönetimleri bol bol siyaset üretti. Yatırım, kalkınma, refah, yaşam kalitesi vb unsurlar bölge yerel yönetimlerimizin gündeminde hiç olmadı.

Haliyle Türkiye’nin Kürt Şehirleri Irak’ın Kürt şehirlerinin gerisinde kaldı.

Yaşananlar karşısında şunu sormadan edemiyor insan: “Bölge belediyeleri ve vekilleri acaba bölge insanının yaşam kalitesinin artmasından mı korktu?"

2 nedenden ötürü soruyorum…

1.Düne kadar merkez medya diye tabir edilen gazetelerde el üstünde tutulan ve köşesinden olmadan önce yazdıklarıyla BDP çevrelerince de büyük takdir gören kadın yazar son Diyarbakır gezisinde gördükleri karşısında “Kürt meselesi çözülmeden Kürtler mi çözülüyor?" diye sormuş, yeni konakların, AVM’lerin kendisini endişelendirdiğini dile getirmişti. Bu yazıya kimse itiraz etmemiş “Dur kardeşim nasıl sizler zenginlik içinde yaşıyorsanız, Kürtler de zenginlik içinde yaşayabilir. Neden bundan bu kadar rahatsısınız?" dememişti.

2.Yüksekova Havaalanı ve Van – Şırnak Karayolu inşaatında yakılan iş makineleri, Tendürek ve Van – Tatvan karayolunda yakılan tırlar… Haklı olarak yıllarca Cumhuriyet dönemi boyunca bölgenin ihmal edilmişliğini dillerinden düşürmeyenlerin bu tablo karşısında da bir şeyler söylemeleri gerekirdi. Ama nafile… Mecliste soru üstüne soru yönelten bölge vekillerinin neden bu konuları da gündemlerine almadıklarını doğrusu başka türlü izah edemiyorum.