Son yıllarda hayatımızın her anında bizimle beraber olan ve doğrusuyla-yanlışıyla fikrimizin vazgeçilmezi olan e-öğrenmeye değinmek bize fayda sağlayacaktır. E-öğrenme dünyası sürekli gelişiyor ve beraberinde yeni zorluklar (ve fırsatlar) getiriyor. Çok geniş olan bu sanal alemde doğruları seçip uygulamanın yanında yanlışların ve zorlukların neler olduğunu, nelere dikkat edilmesi gerektiğini ve uygulama konusunda bizleri nelerin sınırlandırdığını bilmemiz bizi doğruya muhakkak götürecektir.
Başta öğrenci statüsündeki tüm bireyler olmak üzere halktan tüm kesimler formal ve ya informal şekilde, bir içerik olarak e-öğrenme dünyasında kendilerini buldular. E-öğrenme, çalışanları işyerinde işe almanın, eğitmenin ve becerilerini geliştirmenin en etkili yollarından biri haline geldi. Dershane kültürünün bizde sarsılmaz köklere sahip olduğu gerçeğini, ortamdan ve dört duvara bağlı kalmaksızın her yerde öğrenebilme ile sarsabilecek bir güce sahip öğrenme modelidir. E-öğrenme daha uygun maliyetli, eğitimi ölçeklemeye ve daha fazla kişiye eriştirmeye katkı sağlayan, çevresel sürdürülebilirliğe katkısı yüksek bir yöntem. Teknolojik altyapının giderek geliştiği ve metawarse uygulamalarının hem şirketlere hem de eğitim kurumlarına sağladığı olanaklarla e-öğrenme önümüzdeki dönemlerde yerini daha da sağlamlaştıracağı su götürmez bir gerçektir. Ancak tüm faydalarına rağmen, e-öğrenme içeriği oluşturma zorlukları içinde barındırıyor. Özellikle ilk kez bir e-öğrenme kursu oluşturuyorsanız veya e-öğrenme modelinden faydalanmaya çalışıyorsanız süreçte doğal olarak ortaya çıkacak bazı olumsuzluklarla karşılaşacaksınız. Çok detaya inmeden sizlerle daha çok olumlu yönlerini ve az da olsa olumsuz yönlerine değinip konuyu çerçevelendirmeye çalışacağım.
Bireyselleştirme
Her birey biriciktir ve her öğrenme için bireyin farklı yöntemlere ihtiyacı vardır. Herkesin aynı anda ve aynı şekilde öğrenme sürecine girmesi ve odaklanabilmesi aslında mümkün değildir. Dikkatin en üst seviyede verilebilmesinin en önemli şartı, öğrenenin o anda ve ortamda öğrenmeye hazır olduğunu hissetmesidir ve bu özgürlük öğrenen kişiye, ancak uzaktan eğitimle sağlanabilir. Bu durum, kişinin kendi öğrenme sürecini, kendisine göre kişiselleştirmesine imkan tanır. Ayrıca çeşitli etkileşimler ve oyunlaştırmalarla hazırlanan online eğitimlerde de kişiselleştirme yöntemiyle kalıcı öğrenme sağlanır. Bunu yanında öğrencinin disipline edilmesi ve tek başına kaldığı bu ortamdan ne kadar olumlu şekilde faydalanacağı bizde soru işaretleri bırakmaktadır.
Zaman ve Mekan
Yeni dünya düzenin bireye sağladığı en önemli kazanım; mekandan ve zamandan bağımsız bir şekilde evrende var olabilmektir. Uzaktan eğitimin sağladığı en önemli fayda öğrenenin, zaman ve mekandan bağımsız bir şekilde öğrenme sürecine devam etmesini sağlamasıdır. Senkron eğitimlerde zaman kısıdı olacağından genelde asenkron eğitimler hazırlanarak, öğrenenin istediği zaman istediği yerde eğitime bağlanabilmesine imkan tanınır. Bu şekilde daha özgür bir eğitim ortamı yaratılır. Bireyin topumda var olma, sosyalleşme, toplum ve aile değerlerinden faydalanma, kişiliğini şekillendirme ve toplumsal rol üstlenme konularında eksiklere sahip olacağını da unutmamak gerekir.
Ekonomi ve Harcanan Emek
Öğrencilerin büyük bir kısmı okula ulaşmak için saatlerce yollarda zaman harcamaktadırlar hatta farklı okullar için il değiştirmek ve yıllarca başka illerde eğitim için zaman harcamaktadırlar. Zaman ve emekle birlikte harcanan binlerce TL var. E-öğrenme sayesinde öğrenme süreci dijital bir ortama taşınır. Burada sadece eğitim değil şirketler için de olumlu katkıları vardır. Şirketlerde operasyonel emek ve masrafın ciddi ölçüde azaltmasını sağlar. Şirketler için en temelde, çalışanı işten alıkoyma maliyeti ortadan kalkar. Mekan, ulaşım gibi ek maliyetlerin de silinmesiyle eğitim bütçesinin farklı alanlarda kullanılabilmesi mümkün hale gelir. Ve tabii aynı eğitimin uzun süre, farklı sayıda kullanıcılar için tekrar tekrar alınabiliyor olması da bütçe dostu taraflarından biridir.
Kaynaklara Ulaşım
Günümüzde kaynak bulma konusunda aklımıza ilk gelen yerler kırtasiyeler, onlain siteler ve sahafçılardır. Buralardan kaynak temin etmek için öncelikli olan maddi yeterliliktir ve eğitimde, kalıcı öğrenme sağlanabilmesi için kaynak etkisi tartışılmazdır. Uzaktan eğitim materyalleri bu anlamda kurumlara, dijital bir kütüphane oluşturma fırsatı sunar. Ayrıca, microlearning olarak adlandırılan “ihtiyaç olduğu anda, ihtiyaç duyulan kadar” bilgiye ulaşma imkanından yararlanabilmek de performansı en çok destekleyen yöntemlerden biridir. İstenildiği anda ulaşılan bir dijital kütüphane, bireye sunabileceği en önemli kaynaklardandır ve kurum hafızasının oluşmasına da katkı sağlar. Burada bu sistemin tamamen ücretsiz olduğu algısı da bizi yanıltacaktır ama sürekli kaynak almanın verdiği sıkıntıları burada daha minimize edilmiş şeklini görebilmekteyiz. Karşımıza çıkacak en önemli sorun ülkenin her bölgesinin teknolojik alt yapıya aynı gelişmişlik seviyesine sahip olamamasıdır. Yaşları daha ufak olan öğrencilerin teknoloji konusunda velilerine bağlı kalması ve velilerin teknolojik bilgi düzeylerinin sınırlı olması da karşımıza çıkan başka bir sorundur.
Burada sayfalarca e-öğrenme ile ilgili olumlu ve olumsuz taraflara değinebiliriz ama çerçeve olarak toparlamanın bize ışık olacağı fikrindeyim. Aynı eğitmenin bile farklı zamanlarda farklı performans göstermesi oldukça normaldir. İnsanın dahil olduğu her işte olduğu gibi standartlaşma bir ölçüde mümkün değildir. Bu anlamda uzaktan eğitim materyallerinin, her zaman, verilmesi gereken tüm mesajları verdiğinden emin olunması, bilginin belli bir standartta sunulması da e-öğrenmenin önemli avantajlardan biri olarak görülür. Sınıf içi eğitimin de farklı avantajlarının olduğu açık ancak e-öğrenme ile desteklenen, karma eğitim olarak adlandırılan bir öğrenme süreci tasarlamak öğrenen için çok daha etkili olacaktır. Dijitalleşmeye önem veren kurumların, kurumsal eğitim süreçlerini de uzaktan eğitimle desteklemesi, alacakları faydayı maksimize ederek çalışan ve dolayısıyla kurum performansını iyileştirecektir.
Ercüment ZÜNGÜR