Dokuztaş!

Abone Ol

Biraz yorgunsun ve sabahı biraz daha geçe bırakıp uyumak istiyorsun fakat sokakta erkenden uyanan çocukların sesi senin uykunu bölüyor. Onlara kızmak için dışarı çıkıyorsun ve az sonra onlarla beraber kendini oyun oynuyor bulursun. Kızamazsın, küsemezsin onlara ve mutlusun, yorgunluk kalmamıştır, onlarla heyecanlısın. Belki sabahtan banyolarını yapmış ve sabun kokulu çocuklar, boncuk boncuk gözler ve otuz iki dişle sizlere geçmişi hatırlatır, geleceği umut eder. Ama… Bu bahsettiğim bilmem kaç yıl öncesindeydi, şimdi çocuklar nerede?

Kavun getiren traktörün arkasından koşmak, horoz şekeri almak ve gelen her motorcuya acaba dondurma satıyor mu diye heyecanla beklemekti eski çocukların sosyal aktiviteleri. Açık hava oyunları, fiziksel etkinlikler yüz yüze etkileşimler etrafında şekillenirdi Her şey ve anne terliğinden kaçmaktı macera. Sokaklar, parklar ve mahalle araları, pis olduğuna bakmadan derelerdi çocukların en önemli oyun alanları. Çocuklar, misket, seksek, saklambaç, ip atlama, topaç çevirme gibi basit ama eğlenceli oyunlarla vakit geçirirlerdi. Bu oyunlar, sadece eğlence değil, aynı zamanda çocuklar arasında sosyal bağların güçlenmesini ve takım çalışması, liderlik gibi becerilerin gelişmesini sağlardı. Mahalledeki çocuklar, genellikle bir araya gelir ve kendi aralarında küçük gruplar oluştururlardı. Bu gruplar, çeşitli oyunlar oynar, maceralar keşfeder ve birlikte vakit geçirirlerdi. Aileler de bu sosyal aktivitelerde önemli bir rol oynardı; piknikler, aile toplantıları ve komşuluk ilişkileri, çocukların sosyal çevresini zenginleştirirdi. Okul sonrası ve hafta sonları, çocuklar için sokakta daha fazla zaman geçirme fırsatı sunardı. Ayrıca, kütüphaneler, halk evleri ve çocuk kulüpleri gibi yerlerde düzenlenen etkinlikler, çocukların hem eğlenmesini hem de öğrenmesini sağlardı. Yüz yüze etkileşimlerin yoğun olduğu bu dönemde, çocuklar sosyal becerilerini doğal ortamlarda, oyunlar ve aktiviteler aracılığıyla geliştirirdi. Bu sosyal aktiviteler, çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığına katkıda bulunurken, aynı zamanda yaşam boyu sürecek dostlukların temelini atardı.

Artık yok, çocukları sokaklarda görmek, koştuklarını izlemek, yanınıza gelip dünyanın en saçma soru olsa bile size soru soran çocuk yok. Bunun haklı haksız sebepleri olabilir ama en önemli sebebi ebeveynlerin yoğun çalışma saatleri ve çocuklarına yeteri kadar vakit geçirememeleridir. Ebeveynleri yanlarında olmadan sokağa çıkmaya korkan, sokağın tehlikeli halini anlatımlarla, medya ile gören ve nereden geleceği belli olmayan bir magandanın hareketinden haberdar olan çocuklar sokaktan uzaklaştılar.

Artık sokak yok, her yer bina her yer asfalt ve her yer her kişinin ama çocukların değil. Apartman daireleri, kapalı siteler, yola çok yakın binalar ve tehlikeli sürücüler çocuklara yasak kılıyor sokakları, serbestçe oynamasına izin vermiyor. Çocukları evde tıkamaya zorlayıp camlardan sokağın, toprağın havasını, tozunu hissettirmeye hasret çocuklar yetiştirilmesine ortam hazırlatılıyor. 

Çocuktur, meraklıdır, araştıracaktır ve sen ne yaparsan yap bulacaktır kendine bir sosyal ortam. Gerçek olmayan, yüz yüze olmayan, konuşmanın olmadığı, dertleşmenin olmadığı, elle dokunulacak etkinliklerin olmadığı sosyal bir ortam.   Günümüzdeki neredeyse her çocuk gibi kendini bulacaktır o ortamda. Sosyal medya platformları, çevrimiçi oyunlar ve çeşitli dijital iletişim araçları aracılığıyla bulacaktır o arkadaşları ve o yaşıtı mı değil mi belli olmayan kişilerle kuracaktır iletişimi. Facebook, İnstagram, TikTok ve Snapchat gibi sosyal medya uygulamaları, çocukların birbirleriyle iletişim kurmasını, fotoğraf ve video paylaşmasını ve sosyal gruplar oluşturmasını sağlıyor ve bu bir noktadan sonra çocuğun hoşuna gidecektir. Çevrimiçi oyunlar, çocukların hem eğlenmesini hem de farklı bölgelerden yaşıtlarıyla tanışmasını ve işbirliği yapmasını mümkün kılıyor ve bir noktadan sonra çocuğu kendine muhtaç bırakıyor. Bu dijital platformlar, çocukların sosyal ağlarını genişletmelerine yardımcı olsa da, aynı zamanda dijital zorbalık ve mahremiyet ihlalleri gibi yeni riskleri de beraberinde getirecektir. Okulların açılmasına az kaldı, hadi çocuklarımıza şöyle bir iyilik yapalım; çocuğunuzu alıp köye gidelim, çıplak ayakla dağda, kırda koşmasına müsaade edelim onlarla birlikte biz e koşalım…