DİSTÖB Diyarbakır’da Neden Yok?

Abone Ol

MASTÖB adıyla bilinen Malatya Sivil Toplum Örgütleri Birliği başkanlığına aday olan bir Beyefendi 100-150 yaşlı başlı, Malatyalı akil adamların huzuruna çıkmış; başkan olursam Malatya’ya ne tür hizmetler yapabilirim diye kendini ifade ediyor hem de canlı yayında. Bu canlı yayını gıptayla izledim/dinledim.

İyilikte kıskanmak yararlıdır diye, neden biz de böyle çalışmalar olmasın sorusuna cevaben bir şeyler kaleme almak istedim ve dedim ki;

Açılımı Diyarbakır Sivil Toplum Örgütleri Birliği olan DİSTÖB şehrimizde neden yok, siyasi meseleler için soyut kavramların gölgesinde isimlerini saymakta zorlandığımız kadar parti ve alt örgütler kuranlar neden böyle bir oluşuma öncülük yapmıyorlar acaba?

DİSTÖB nitelikli bir yönetime oluşursa şehrimize ne katkısı olabilir?

*Sivil Toplum Örgütü vasfını tanımayan Dernek ve Girişimleri birliğe almaz, millet de devlet de bunu referans alır ve ona göre değer biçer.

*Şehrimizin gençliğine sahip çıkar, burs sağlar, bilgilendirmeler yapar, evliliklerinde yardımcı olur, nitelikli vatandaş yetiştirme adına hayata katkı yapar.

*İyi günde kötü günde her hemşerilerimizin rahat kapısını çalabileceği bir adres niteliğini taşır, insanımızın ona işi düşmezse bile evinde huzur içinde kendini hisseder.

*Devlet kurumları ve yerel yönetimler üzerinde sivil bir göz olarak bir hakem rolünü üstlenmiş olur, yerel bir ombudsman görevini görebilir.

*STK’ ların olgunlaşması için yönetimine seminerler verir, yol gösterir. Proje danışmanlığı yapar derneklerin amaçlarına yerleştirilip hayata geçirilemeyen hedefleri gerçekleştirilmesine katalizör olur.

*STK’ların önemini anlatarak mümkünse erginlik çağına gelmiş tüm vatandaşların en az bir derneğe üye olmasını sağlayabilir. Bu şekilde vatandaşın kendini daha da güvende hissetmesini sağlar.

Ben acizane kardeşiniz olarak üç yıldır Diyarbakır küçük Millet Meclisi (DkMM) koordinatörlüğünü yapmaktayım, bu münasebetle sivil toplum örgütleri olan derneklerle işbirliği içindeyim.

Ne hikmetse yönetim kendi keyfine göre derneği yönetiyor ve yönetim dediğiniz zaman genellikle Başkan akla geliyor, yönetimin diğer üyeleri ya halinden aciz ya da başkandan izin almadan bir yere gitme cesaretleri yok. Halbuki STK’lar engin bir tecrübe ve akla sahip olup, alanında uzman kimseleri barındırdığı örgütler olmalı ve siyasete yol gösterme bürokrasi üzerinde denetici bir role sahip olması lazım. Bu da insan kalitesiyle olur, Sivil toplumun elinde ne silah var ne de sopa, ancak en büyük caydırıcı gücü, nüfuzu ve ağırlığıdır.

Elbette ki bireyin yetişmesi gereklidir ki o nitelikli kimselerden kurumlar, sosyal örgütler ve siyasi aktörler çıkabilsin. Ama üstat Bediüzzaman’ın ifadesiyle “zaman şahsı manevi zamanıdır” demek ki örgütlü toplum hak ve gereklidir. Bize düşen bu legal alanda çalışmak ve faaliyet göstermektir.

Bu hayatta sorunsuz bir dünya beklemek akıl karı değil ama sorunlarımızı aza indirmek hedefimiz olmalıdır diye düşünüyorum.

Selam ve saygılarımla.