“Maddi hayata tapanlar deniz suyu içenlere benzerler; içtikçe susuzlukları artar.” Muhyiddin Arabi
Arapların bir sözü vardır: “İnsan her zaman ceng ü harp ve mücadele ile meşguldür.” Bir mücadele bitmeden başka bir mücadeleye başlar. İnsan, insan olmanın sorumluluğunun farkında olursa mücadelesi hayırlı işlerde olur. İhtiras ve tamah içinde ise bu ‘içi boş’ mücadelesi mezara kadar sürer.
Tefekkür, dinimizde günahları, kâinatı, varlıkları, doğayı, yaratıkları, kendini ve Allah'ı düşünmek, ve O'nun yarattığı varlıklardan; kainattaki eşsiz mükemmellikteki düzenden ders çıkarmak, demektir. Bu anlamda tefekkür düşünceden daha geniş anlamlıdır. Yüce Allah birçok ayet-i kerimesinde tefekkür etmemizi istiyor. Örnek olarak Al-i İmrân sûresi, 190-191 ayetlerini gösterebiliriz: Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akıl sahipleri için âyetler vardır. Onlar ki ayakta iken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah'ı zikrederler, göklerle yerin yaratılışını düşünürler de, 'Rabbimiz, bunu boş yere yaratmadın, sen (tüm kusurlardan) münezzehsin, bizi cehennem azabından koru' derler."
Resulullah (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Tefekkür gibi ibâdet yoktur.”
Zaman zaman tefekküre dalarım. Tefekkür ederken hırs ve ihtirasla mal varlığını kat be kat arttıran birçok insanı düşünürüm. Onlardan bir kısmı artık yaşamıyor. Geçmişte ‘benim’ diyen insanların hikayelerini okudum ve okuyorum. Şimdi nerede olduklarını düşünüyorum. Tefekkür ederken mana aleminde onlara şöyle sesleniyorum: “Yaptıklarınız buna değdi mi? Çevirdiğiniz entrikalar, yaptığınız zulümler değdi mi?” Mana aleminden cevabımı alıyorum…
Hırs ve ihtirastan gözü dönmüş ve yaşamayı unutmuş kişilere sormak istiyorum: “Ne zaman yaşayacaksınız?” Onları gözleyen kişiler onları hep bir koşuşturma içinde görür. Yemek yerken, uyurken, namazda iken projeler beyinlerinde adeta dans etmektedir: “Şundan şu kadar para kazanırsam, ondan bu kadar para kazanırsam veyahut evimin kredisi bitti, ikinci bir ev alıp ileride çoluk çocuğuma bırakır veya kiraya verirsem…” Ona da sormak isterim: “Ne zaman yaşayacaksın?”
Yazımıza bir ayeti kerime ile son veriyoruz.
"O gün (Kıyamet koptuğu ve herkes öldüğü vakitte) Cenâb-ı Hak: Bugün mülk kimindir? diye nida edecek. (Herkes ve her şey öldüğü için kimseden ses çıkmayınca yine kendi:) Kahhâr ve vahid olan Allah'ındır” diye cevap verecek. (Mü’min suresi 16)