Çağımızın istismarı: Çocuk işciliği            

Abone Ol

Ülkemizde çocuk işçiliği sorunu Suriye savaşının da yarattığı buhranla daha fazla gün yüzüne çıkmıştır. Savaştan kaçıp ülkemize göç eden Suriyeli mültecilerle daha da artmıştır. Birçoğunun kayıt dışı çalıştırılması maalesef bilinen bir gerçektir. Çocuk işçiliği çocukların zor koşullarda fiziksel, zihinsel her türlü gelişimlerine zarar verebilecek şekilde çalışmaları sürecidir. Çocuk işçiliğine ekonomik, sosyal, aile içindeki durumlar ve yoksulluk sebep olabiliyor veya geleneksel kuşaktan kuşağa geçmiş bir düşünce örneğin; küçük yaşta sorumluluk verilmez ise ileriki yaşamında meslek sahibi olamayacağından duyulan endişe…

14 yaşın altında ki bireylerin çalıştırılmasının uygun olmadığı bunun çocuğun hem gelişimine hem de eğitimlerini olumsuz yönde etkilediğini söyleyebiliriz. Dünyada 73 milyon çocuğun tehlikeli işlerde çalıştığı fakat her geçen gün azaldığı belirtiliyor. 2000 yılında 246 milyon olan çocuk işçiliği sayısının 2016 yılında 152 milyona gerilediği görülmektedir fakat bu durum hala istenen düzeyde değildir. Çocuklar üzerinden onların küçük bedenlerinden kalkınma sağlamak yanlıştır, insan haklarına aykırıdır. En ağır sömürü de tarım sektöründe çalışan çocukların yaş gruplarının küçük oluşu daha da üzücüdür. Sokakta çalıştırılan çocukların ise sayısı net değil bilinmiyor. Bu konuda çocuk istismarı ve ihmali içeren yasaların uygulanması, yoksul ailelere sunulan hizmetlerin teoriden çıkıp pratiğe geçilmesi, aileyi baz alarak kadınların bilinçlendirilmesi, kadınların mesleki eğitim programlarına katılmalarını sağlanmalı. Sivil toplum kuruluşlarının bu konuya daha çok eğilip projeler geliştirmesi ,buna yerel yönetimler, üniversiteler, meslek örgütleri, medya, yazılı görsel basın ve tüm merkezi yönetimler somut hedefler belirleyip bu konuda toplumsal farkındalık oluşturmalıdır. Okul öncesi için oyun alanları, kreş gündüz bakım evleri, ilkokula hazırlık merkezli yaz kış uygulamaları yapılmalıdır.

Çocuklar geleceğimizdir, geleceğimize yatırım yapmalıyız. O yüzden çocuk odaklı çalışmalara daha fazla yer verilip zaman harcanmalıdır. Dünya çalışma örgütü ILO 12 Haziran Gününü Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü olarak kabul etmiştir. Çocuk hakları bildirgesinde çocuğun gerek bedensel gerek zihinsel bakımdan tam ergenliğe ulaşmamış olması nedeniyle doğum sonrasında olduğu kadar, doğum öncesinde de uygun yasal korumayı da içeren özel güvence ve korunma gereksiniminin bulunduğunu lütfen unutmayalım.

            Tüm dünyada zor hayat koşulların altında yaşayan ülkemizde ve gelişmekte olan ülkelerde her ülkenin farklı kültürel yapılarını, ananelerini, ülkelerinin coğrafik yapılarını da göz önünde bulundurarak çocukların yaşam koşullarının iyileştirip düzeltilmesini umut ediyorum.

Hayat döngüsünde çocukların çocukluklarını yaşamadan Oyun Oynamadan Oyun ’un altını çizmek istiyorum bu çocuklar için önemli bir kavramdır ve çocukluk döneminin olmazsa olmazıdır. Bu oyun süreci çocuğu sosyalleştirir, kendini ifade etmeyi, başkasının hakkına saygı göstermeyi, kural bilmeyi, planlama yapmayı, kazanmayı, kaybetmeyi, oyun içinde öfkesini,  kaygısını, üzüntüsünü dile getirir. Lider olmayı, bedenini hareket ettirmeyi, zihnini aktif kullanmayı öğrenir. Bu oyun döneminde çocuk hayata atılıp çalışmak zorunda kalınca maalesef bu kadar faydası olan oyundan da mahrum kalıyor. Bu oyun dönemini kaçıran çocuk için telafisi geri dönüşü olmayan zorluklar başlıyor.

Behçet Necatigil diyor ki ‘’Bahar geldi ve onların oyun oynayacakları gökyüzünün altında koşup hayaller kuracakları ,bir şeyleri yeniden keşfedecekleri en güzel mevsim. En çok çocuklarımızın geleceğine ihtiyacımız var çünkü. Bütün çocuklar yokluk bilmesinler eti, şeker, süt bulsunlar giyimli, tok ve rahat gitsinler okullarına, sınıflarını geçsinler, büyükler biraz daha yorulsun onlar da büyüsünler, onlarda mesut olsunlar. Geçti kaç savaş, çocukları düşünsünler çocuklar iyi gün görsünler.