Özlü Söz: Kullar, bilmedikleri şeylerde durabilseydiler ne kâfir olurlardı ne de delalete düşerlerdi. Hz. Ali (r.a)
Kobani'nin IŞİD tarafından kuşatılması ile başlayan süreçte Türkiye Kurban Bayramının son iki gününü sokak gösterileri ile geçirdi. Özellikle doğu illerinde başlayan sokak gösterileri büyük hasarlar yol açarken ne yazık ki ölümlerin olması işi daha zor bir konuma soktu.
Selahattin Demirtaş ABD'ye yaptığı seyahatten bir müddet sonra Kobani kuşatmasının başlaması ve akabinde Demirtaşın; "Sokakları Kobaniye çevirin" talimatı önlenemez bir tahribata yol açtı. Belki kendisi de bu kadarını tahmin edemiyordu. Ama olanlar oldu ve yaşları 12 ve 18 olan gençler öyle bir tahribata yol açtılar ki herkes bu konuda ne yapacağını şaşırdı.
Yakılan iş yerleri, tahrip edildikten sonra malların yağmalanan market ve dükkan sahipleri bu iş karşında ne yapacağını şaşırmış durumda. Bu gençler işsiz ve kim tarafından yönlendirilse işsizlik ve sahipsizliğin vermiş olduğu yıkımla gözleri hiçbir şeyi görmeyecek kadar pervasızca davrandılar.
İşin en acı tarafı bu önü alınmaz gençlerin Kuran Kurslarına ve İslami değer taşıyan yerlere de saldırıp tahrip ettikten sonra yakması hiç kabul edilecek bir şey değildir.
Oysa Kürtler ilk Müslüman olan millettir ve ilk günden bu yana İslam için her şeylerini seve seve feda eden yeryüzünün en saf ve temiz milletidir. Tarih boyunca her millet kendi geleceği için batı maddi planlar yaparken Kürtler hep İslam için çalıştı. Ne zaman ki Türkiye Cumhuriyeti kuruldu Kürtlerin de kör talihi ortaya çıktı. Yıllarca ırki kimlikleri inkar edildi, dilleri yasaklandı, çeşitli bahanelerle katledildiler, sürüldüler. Sonra onlara bazı hakları vermek için başlarını okşadılar. Bu baş okşama Kürtlerin nesillerini sosyalizme yönlendirip Türklerin faşistleştirdikleri nesilleriyle çatıştırmaktı ve o planları bugün işledi son provaları da sokak gösterileri ile bütün ülkede yaşandı.
Olan olayların mutlaka bir dış organizesi var. Bu olaylar önceden planlaması yapılmadan sahneye konulmaz. ABD'nin arkasında olmadığı hiçbir eylem ne yazık ki gerçekleşmiyor veya şöyle söyleyelim her olayın arkasında mutlak ABD var ve o istemediği müddetçe olaylar patlak vermez.
İslam coğrafyasında ABD Kurana bağlı bir İslami yapılanmaya asla müsaade etmez. Çünkü eğer gerçek manada İslami bir yönetim siyaset sahnesine çıkarsa kendisi o topraklarda kalamaz ve fitne-fesat başı İsrail diye bir devlet olmaz. ABD bunu biliyor. Ariel Şaron (azap ve ateşi bol olsun); " Amerika'yı biz Yahudiler yönetiyoruz ve Amerikalılarda bunu biliyor" demesi bir gerçeğin ifadesidir.
ABD İslam coğrafyasındaki her organizede var ve Arap Baharı diye başlattığı organize başarılı olmayınca bu defa farklı oyunlara girdi. Herkes çok iyi biliyor ki ABD ve İran İnkılabın yapıldığı tarihten bu yana düşmandırlar. Ve ABD İranı ortadan kaldırmak için her türlü oyuna başvurdu ve vurmaya da devam ediyor.
Ama ortaya IŞİD gibi bir terör örgütü çıktı. Musulu alırken Şii düşmanlığını beyan etmek için Şii katliamına girişti. Herkes çok iyi biliyor ki ve IŞİD bir ABD projesidir. ABD, IŞİD ile herkesin koruyucusu olmak için " Ey kurtarıcımız sana çok muhtacız çabuk gel sana muhtacız" konumuna girmek için her türlü kılığa büründü.
Anlaşıldığı kadarıyla ABD, Barzani'ye verilmek üzere sınırlarını Kuzey Suriye ve Kuzey Irak olarak belirlediği bir Kürtdistan'ı vermek için planını yaptı. Geçen günlerde IŞİD Erbil'e doğru yöneldiğinde bir iki göstermelik hava akını ile oraya girmesini istemedi. Ve IŞİD oradan Kobaniye yöneldi. Kobani Barzani'nin Erbil'ine karşı PKK ve PYD yöneticilerinin gözdesi olmak için hazırlanıyordu.
Yarın kurulacak Barzani başkanlığındaki Kürdistanın elinin güçlü olması ve ileride Barzani'ye sorun çıkarmayacak silahlı güçlerin şimdiden bertaraf edilmesi için IŞİD Kobaniye saldırtıldı. Orada öldürtülün PYD ve PKK savaşçılarıdır. Bunların öldürülmesi ileride Barzani'ye yolun açılması için öngörülen Siyonist organizeli ABD projeli bir plandır.
Bu planın taraflarından biride Türkiye'dir. 49 rehine meselesi için sorunu kalmayan Türkiye hem koalisyona girdi hem de meclisten kara harekatı için teskere çıkarttı. Başbakan Davutoğlu çıkarılan teskere için Suriye rejiminin gitmesi şartını koydu. Oysa ABD Suriye'nin öncelikli mesele olmadığını söylemesine rağmen Davutoğlu bunu diretiyor. Öte yandan İran, Suriye'ye müdahaleye izin vermeyeceklerini ve eğer olursa İsrail güvende olmayacaktır beyanatını verirken ABD bunu ciddi olarak algıladı. Ama Türkiye hala Suriye rejiminin yıkılmasından yana. Belki de üç ay sonra Emmavi Camisinde toplu namaz kılarız sözü havada kaldığı için kendine kendisine yediremiyor. Çünkü Suriye'ye karşı harekete geçildiğinde bu yana dört yıl geçti. Oysa onlar üç ay zaman biçmişlerdi Suriye rejimine.
IŞİD Kobaniye yöneldikten sonra Kobani halkı doğal olarak tek kurtuluş yeri olarak Türkiye'ye sığındı. Türkiye buna müsaade etti ve gereken de yapıldı.
Şimdi düşünelim;
Türkiye IŞİD'e karşı koalisyona girdi
Kobaniden gelen mültecilere kapılarını açtı ve barındırdı
Peki! o zaman Türkiye'ye karşı yapılan ve birçok doğu illeri ile büyük metropollerde sokağa çıkılarak yapılan başkaldırı ve eylemin ana sebebi nedir?
Türkiye IŞİD'e vurmak için koalisyona girdi, Kobani Kürtlerine kucak açtı ama en çok bu konuda PKK tarafından teşekkür edilmesi gerekirken bu sokak yıkım eylemleri niçin yapılmıştı? Hangi gerekçe ile Selahattin Demirtaş " Sokakları Kobaniye çevirin" gibi bir talimat vermişti. Ajanslardan bu talimatın Kandilden geldiği güç kazandı. Eğer bu sokak eylemini Kandil talimat vererek yaptırdıysa akla hemen şu soru geliyor. Acaba APO devre dışı mı bırakılıyor!
ABD burada çok büyük bir oyun oynuyor. Bir taraftan işbirlikçi yöneticilere kendisini tek kurtarıcı olarak kabul ettirip ortalık tam bir kaosa büründüğünde verilen ajitasyon ile çabuk gel çağrısına kendisini hazırlaması. Öte yandan bugünlerde hiç sesi çıkmayan İsrail'in ileride ne yapacağı hususunda kafaların karşıması. Çünkü kurtlar puslu havayı sever misali İsrail pusuda bekliyor.
ABD bir yandan IŞİD'e karşı bir yandan da bütün dünyaya bakın Kurana göre hareket edenlerin örneği bu IŞİD'lilerdir dercesine bir oyunun içinde. Burada en kötü rolü oynayan ise Türkiye'dir. ABD sözcüsü Suzan Rice "Türkiye bize İncirlik Üssünü açtı" derken Davutoğlu bu konuda hala müzakereler devam ediyor demesi kafaları karıştırıyor.
C. Rice dışişleri bakanı olduğu zaman 22 ülkenin sınırları ve yönetimleri değişecek derken bu günleri kastediyordu. Kürtlerin bir başkaldırı olarak yaptığı eylemler ölümlere yol açarken iki Kürt kökenli olan Hüdpar ve PKK'nın çatışmasına yol açması başka bir boyut olarak karşımıza çıktı.
Eylemlerin başlaması ile Hüdapar binalarına yönelik saldırı ve yakmaların yanı sıra birçok mensubunun katledilmesi ileride bir Hizbullah-PKK çatışmasına dönmesi halinde birçok İslami STK'ların da dahil olması durumunda önü alınmaz olaylara yol açar. Bu çatışmanın olmaması için herkes üzerine düşen vazifeyi yerine getirmesi gerekir. Ellerine Molotof kokteyli verilen ileride bu Kürt halkının geleceğini karartan gençler değil onlara bunu yaptıranlar tarih önünde hesap vereceklerini unutmamaları gerekir.
Kürt, Türk, Arap ve Fars milletlerinin halklarının kendi aralarında mutlak manada hal edecekleri kendi meselelerine ABD'nin karışması bu tür içinden çıkılmaz olayları getirir.
Rabbim bu olayların İslami bir akılla çözülebilmesi için nusretini versin...
Selam ve dua gerçek manada Allah'a kul olanlaradır.