Bu İşi Sahiplenin!

Abone Ol

Her hafta kenti konuştuğumuz bu köşede yeri geliyor bazı konuları tekrar tekrar dillendiriyoruz.

Bazen sıkıyor, belki de bunaltıyoruz.

Ama biliyorum ki.

Bu kentte bazı işler var ki, belki de zorlamayınca olmuyor.

Geçmişte çok gördük.

Çok şahitlik ettik.

Birileri özel olarak ilgilenmeyince...

Devlet eliyle bir sistematiği olmayınca...

Ankara merkezli bir uygulama alanı oluşmayınca...

Bu kentin politika geliştirmek noktasında hep sıkıntıları olmuştu.

Zaman zaman çok idealist, halkı dinleyen, halkın ne istediğini bilen siyasetçiler, bürokratlar denk gelmiştir.

Onlar da olabildiği kadar, yapabildikleri kadar bu kent yararına işler yapmışlardır.

Velhasıl...

Bu kente en az işi yine biz Vanlılılar,

Yeri gelmiş en büyük zararı da yine biz vermişizdir.

Huyumuz böyle.

Ama bir yere kadar.

Artık bu kente dair bir çok şey artık devleti beklemeden yapılmalı.

Sadece bizde değil.

Dünyada böyle.

Dünyayı artık devletler değil, özel sektörler, şirketler yönetiyor.

Bir Apple’ın bütçesi Türkiye’nin toplam bütçesinden çok ediyor.

Bir Microsoft bir çok ülkenin yer aldığı sıralamada dünyanın tüm büyük ülkelerini geçip ilk 10’da yer alıp devletler arasında ismini yazdırıyor.

Az mı?

Değil.

En büyük bankalar, en büyük havayolları, en büyük firmalar.

Böylece uzayıp gidiyor.

Ve bu büyükler nerdeyse işler orada dönüyor.

Sonra birileri bu büyük firmaları, şirketleri çekip bu zenginlikten faydalanıyor.

Bunlar üreten kesim.

Türkiye’de maalesef bu yok.

Ne var?
Hizmet sektöre var.

Turizm var.

Tatil var.

Şu anda bacasız fabrika tüm sektörlerden daha karlı.

Akdeniz, Ege’de bir çok il rekor üstüne rekor kırıyor.

Bu nasıl oluyor?

Yine özel sektörler eliyle...

Biraz daha yerele indirgeyelim.

Geçen yıldan bu yana küçücük sermayesi olan, birilerine bağlı kalmayan, özgürlüklerinin peşine düşen gençler doğu-güneydoğu’da kocaman bir politika belirliyor.

Kars’ı, Van’ı on binlerce kişinin ziyaret ettiği kentler haline getiriyor.

Bunu da bir tren seferi, bir bilet ile yapıyor.

Basit ama etkili değil mi?

Geldik mi aynı noktaya?

Kimse bu gençleri çağırmadı.

Organize etmedi.

Tamamıyla doğal olarak oluştu.

Kars da bunu avantaja çevirdi.

Bahara kadar tam dolular.

Kaz yemek için restorandan aylar sonrasına rezervasyon yapıyorsunuz.

Otel bulamıyorsunuz.

Tarihi mekanlar buz gibi havaya rağmen dolu dolu.

Ama Van henüz bunun bilincinde değil.

Dün Şehrivan’ın manşetinde de vardı.

O gençler Tatvan’a kadar trenle gelip Van’a da akıyor.

Ama bu bir organizasyona ya da politikaya dönüştürülmüyor.

Olağan akışında sürüyor.

İşte bu noktada Kars gibi işi biraz da kurumsallaştırmak gerekiyor.

Bunda da iş yine devlete, hükümete değil kente yani bizlere düşüyor.

Bunu yapması gereken de biziz.

Bu işi kurumsallaştırması gereken de biz.

Yazıyoruz.

Çiziyoruz.

Manşetleştiriyoruz.

Haberleştiriyoruz.

Çünkü bu işin büyük bir çekim merkezi olacağına inanıyoruz.

Ve bir kez daha diyoruz ki

Vangölü Ekspresi’ni sahiplenin.

Destekleyin.

Kente bir kazanç olmasını sağlayın.

Çünkü sonunda...

Biz kazanacağız.