Van’ın rengi nedir diye sorsalar şüphesiz büyük çoğunluğun aklına ‘mavi’ gelir.
Bu kentin mavi ile olan muhteşem bir yakınlığı ve bu yakınlığı doğrulayan çok yakınlıkları var.
Mesela Van Denizi…
Van Gölü’nün maviliği öyle bir mavilik ki kentin mavi bir kent olarak anında hafızalara kazınmasının önemli bir sebebi.
Hatta öyle bir mavilik ki usta yazar Yaşar Kemal şöyle anlatıyor bu maviliği:
“Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz, hiçbir su, Van Gölü'nün maviliğinde olamaz”
Kendine has, başka bir mavi…
Haliyle biz mavi bir kent olarak hesap ediyoruz kendimizi.
Bu mavi kent olmanın da belli başlı yükümlülükleri var bence.
Bir kere gölümüz hep mavi kalmalı.
O kendine has Van Gölü mavisi yitirilmemeli.
Van Gölü’nün maviliğinin bitmesi demek Van’ın mavi ile değil kahverengi ile, tozla, toprakla yan yana anılan bir kent olması demek.
Bu maviyi korumak bizim en büyük önceliğimiz.
İkinci yükümlüğümüz kentin mavi gökyüzünü korumak.
Türkiye’de hala gökyüzündeki maviliği en iyi haliyle görebileceğiniz, akşamları yıldızları net bir şeklide görebileceğiniz havalara sahip nadide kentlerden biriyiz.
Fakat son yıllarda bu anlamda sicilimiz çok iyi değil.
Kış aylarında nefes alamayacak duruma geldiğimiz oluyor şehirde.
Bu maviliğimize zarar veriyor.
Gök yüzü mavi olmayan bir kentin tüm güzellikleri gri olmaya mahkumdur.
Bu kentin havasını koruyacağız.
Ve bu iki mavilikten sonra şu sıralar ihtiyaç olduğumuz ve kazanıp korumamız gereken bir mavilik daha var.
O da risklerin olmadığı, koronavürüs pandemisindeki ‘mavi’ illerden biri olmak.
Koronavirüs sürecini çok dalgalı, çok çetrefilli, çok git-gelli yaşayan illerden birisiyiz.
Çok iyi, en iyi olduğumuz da oldu, en kötü, en riskli olduğumuz da.
Kırmızı alarm da verdik, mavi kodlu il de olduk.
İşte bu gidiş geliş iyi değil.
Bu konuda istikrarı yakalamamız gerek.
Van’ın risksiz, aşısını yaptıran, vaka sayısını hiçbir zaman kontrolden çıkarmayan iller arasında yer alması gerekiyor.
Her dönem farklı bir imaj çizen, kontrolün çok sağlanamadığı il olma bizim için dezavantaj.
Bu kentin geleceği açısından da risktir!
Sadece sağlıklı olma anlamı taşımıyor çünkü.
Dünyada olduğu gibi bundan sonraki uzun bir süre ülke politikaları, ekonomi, ilişkiler bu risksiz olma duruma göre şekillenecek.
Mesela en çok ihtiyacımız olan Kapıköy için İran tarafı ‘tamam’ derse bizim durumumuz belirleyeci olacak.
Bunun gibi önemli adımlar atılırken, çalışmalar yapılırken, organizasyonlar düzenlenirken kentin durumu göz önünde olacak.
Ha keza uluslararası anlamda bir şeyler olacaksa yine bu ‘mavilik’ yani risksiz olma durumu aranacak.
Bu durumda sadece bugün değil, nasıl virüsler, salgınlar, pandemiler ile karşılaşırsak karşılaşalım bizim mavisini koruyan, riski minimuma indiren istikrarlı illerden birisi olmamız gerekiyor.
Üçüncü mavimiz sadece hastalıklarda değil her anlamda ‘güven’ veren, ‘risk’ taşımayan bir il olduğumuz gösteren ‘mavi’ il olmamızdır.
Bence bu da bizim bundan sonra da hep korumamız gereken üçüncü maviliktir.
Van’ın maviliği daim olsun!
İyi haftalar diliyorum efendim.