Biz okuma bilmeyiz ki!

Abone Ol

610 yılı Ramazan ayının Kadir Gecesinde, hırkasına bürünüp Hira Mağarası’nda düşünmeye dalmış olduğu bir sırada, bir sesin kendisini ismi ile çağırmakta olduğunu duydu. Başını kaldırıp etrafına baktı; kimseyi göremedi. Bu sırada her tarafı ansızın bir nûr kaplamıştı; dayanamayıp bayıldı. Kendisine geldiğinde karşısında vahiy meleği Cebrâil'i gördü. Melek O'na: "Oku" dedi. Hz. Muhammed (s.a.s.) "Ben okuma bilmem", diye cevap verdi. Melek, Hz. Muhammed (s.a.s.)'i kucaklayıp güçsüz bırakıncaya kadar sıktı. "Oku" diye emrini tekrarladı. Hz. Muhammed (s.a.s.) yine:"Ben okuma bilmem..." cevâbını verdi. Melek emrini tekrarlayıp üçüncü defa Hz. Peygamber (s.a.s.)'i sıktıktan sonra AlakSûresi'nin ilk beş âyetini okudu."Yaratan Rabb'inin adıyla oku. O, insanı ‘alak'tan (aşılanmış yumurtadan) yarattı. Oku, kalemle (yazmayı) öğreten, insana bilmediğini belleten Rabb'in sonsuz kerem sahibidir." (AlakSûresi, 1-5).

 

*  *  *

Vali Karaloğlu, Van’ın ilk kitap fuarının açılışında Peygember Efendimiz (S.A.S)’a gelenvahiyin sözlerini hatırlayarak başlıyor konuşmasına.

‘Oku’ emrini hatırlıyor ve konuşmasına bu hadise ile başlıyor; “Tabi ki İslam'ın ilk emri okudur. Bunu söylemenin bir mahsuru yok. Bunu söyledik diye İslam'ın diğer emirlerini es geçiyoruz görmezden geliyoruz anlamına gelmez. Ama bugün kitap fuarını açıyoruz. Bizim kültürümüzde dinimizde okumak önemlidir."

Karaloğlu haklı.

Haddimiz olmadan bu kitap fuarının açılışında o mübarek sözleri bir kez daha hatırlıyoruz:

“İkra' bismirabbikelleziyhalak!Halekal'insanemin 'alak. İkra' ve rabbükel'ekrem.’ (Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. )”

Nasıl hatırlamayalım ki!

Bize hiç ‘Oku’ diyen olmadı.

Fuarlar kurup, yazarları davet edip onlarla tanıştıran olmadı.

Yıllardan beridir savaşı, kavgayı, acıyı, gözyaşını, kardeş kavgasını konuşmaktan kitabı konuşamadık ki hiç. Hep yabancı kaldık, hep televizyonlardan izledik uçsuz bucaksız kitapların görücüye çıktığı o kitap fuarlarını.

Hal böyle olunca küçük de olsa, çadırda da yapılsa, öyle dünyaca ünlü yazarları ağırlamasa da bizim de artık bir fuarımız vardı nihayetinde. Birçok medeniyete başkentlik yapmış, tarihe damga vurmuş âlimleri yazarları yetiştirmiş Van’ın bir fuar kitabına bile ev sahipliği yapmıyor olması bu kadar heyecan içinde olmamız için yeterli bir sebepti. Bizim de –okuma oranımız çok ama çok düşük de olsa- okuduğumuz kitapların yazarlarını görme hakkımız olmalıydı. Çok geç bile kalmıştık üstelik.

Kimin emeği varsa, teşekkür etmek gerek. Binlerce kez.

Vali Karaloğlu’na, Başkan Kaya’ya, VATSO Başkanı Nadiroğlu’na, YYÜ Rektörü Battal’a ve diğer tüm emek sahiplerine. Şüphesiz bu Van’a kazandırılmış ve yıllar boyu devam edecek olan bir miras olarak tarihe geçecektir.

Bunca yıldır biz her seferinde “Biz okuma bilmeyiz” dediğimizde hemen sırtını dönüp giden yönetici ve seçilmişler utansın. Bizim bir kitap fuarımızın olmasına bu kadar hasret kalmamızın günahı onların boynunadır.

 

*  *  *

I.Van Kitap Fuarı sadece bir yenilik.

Hatırlarsanız Van’da daha 5-10 yıl öncesine kadar da yılda bir en fazla iki fuar yapılırdı. Sanayi de, tarım da, teknoloji de, yiyecek-içecek de bu fuara sığdırılmaya çalışılırdı. Her yıl binlerce ürün on binlerce insan bir halı sahaya sıkıştırılıverirdi.

10 yılda neler değişmedi ki…

Artık yılda bir değil 4-5 defa düzenlenen ve her sektöre hitap ayrı ayrı hitap eden fuarlar var.

Bu fuarlara katılan onlarca yabancı katılımcılar var.

Hepsinden öte artık hala saha değil fuar alanlarında gerçekleşecek fuar umutlarımız var. Çok yakında Van artık tek haneli değil çift haneli fuarlara geçecek. Hem de kendi yerinde! Birinci Van Kitap Fuar’ı ne kadar önemli bir kazanımsa, bir fuar merkezi inşa edilmesi ondan çok ama çok daha önemli bir gelişmedir. Bu merkezin bir an önce bitmesi ve yılın her ayının fuarlara geçmesi umuduyla bekliyoruz.

 

*  *  *

Sezar’ın hakkı Sezar’a

Birinci kararnamede Adana’ya gidecek deniliyordu. Gitmedi kaldı. İkinci kararnamede bu sefer kesin gider, hem de Bursa’ya denildi yine gitmedi. Ama bir üçüncü kararnamede de durum aynı kalır mı bilinmez. İhtimal düşük, bu kez gitme ihtimali yüksek.

Van Valisi’nden, Münir Karaloğlu’ndan bahsediyorum.

OHAL Valileri’nin, Vali olarak gelip askeri yönetim düzeni ile ili yönetenlerin, Vali gelip milletvekili olarak gidenlerin yeri olan Van’dan bir Vali gidecek. Kim ne derse desin, arkasından ‘kötü’ konuşanların ‘iyi’ konuşanları geçmeyeceği bir Vali olarak gidecek. Ardından beddua değil, dualar okunacak. Ondan umduğunu bulamayan siyasiler dışında herkes yaptıkları ile anacak onu. Bundan adım kadar eminim.

Bugün biz bahardan son bahara kadar onlarca etkinlikten bahsedebiliyorsak…

Gizli güzellik Kanispi’nin saklandığı, balı ile cevizinin sadece adı ile yetinildiği bir Çatak’ta festivaller yabalıyorsak…

İçimizden yetişmiş, yaşadığı zamana damgasını vurmuş FeqîyêTeyran’ı bırakın kendi memleketinde anmayı, ona FekiTeyran diye hitap ettiğimiz zamanlardan adına festivaller düzenlenen bir zamana gelmişken…

Gevaş’ta turizm festivalleri, Erciş’te İnci Kefali festivallerini konuşabiliyorsak…

Bir taş yığınına dönmüş o tepeciğe gururla Van Kalesi, harabeye dönmüş taş duvarlara Akdamar Kilesi diyebiliyorsak…

İşte tüm bunların sebebi Karaloğlu’dur.

Yaşanan depreme rağmen Van dünyaya tanıtıldı. İlk kez depremden sonra yardıma koşmak için Van’a gelenler ikinci kez ya bir okul yapmak ya da bir yatırım yapmak için ikinci kez Van’a geldi. Her ilçeye festival kazandırma çalışmaları başladı, Van değerlerini turizme kazandırma yolunda önemli adımlar attı. Dışardan yatırımcı dilenmek yerine, Vanlı yatırımcıların Van’a yatırım yapması sağlandı. Van’a sayısız devlet eliyle yapılan yatırımlar kazandırıldı…

Üstelik bunları hepsinde bir siyasinin, seçilmişin değil devletin Valisi’nin büyük payı var.

Sezar’ın hakkı Sezar’a!

Tüm bunlardan sonra ona hakkını vermemek, bu yapılanlara teşekkür etmemek büyük haksızlık olur. Karaloğlu bir Vali’den Van için bir Vali’den çok daha öte bir atanmış olarak tarihe geçti bile.

Ama biz bunun farkına muhtemel bir kararnamede Münir Karaloğlu adını görünce anlayacağız.