Joffo, bir gün başından geçenleri kaleme almaya karar verir. Hayatının en önemli bölümü olarak sekiz ile on altı yaş aralığını görür çünkü o dönemlerde ikinci dünya savaşı vardı ve Almanya’nın kendilerine karşı yaptığı zulüm ve zorluklar aklında kalmıştır. Joffo’nun kaleme aldığı yazıda kendisi ve kendisi gibi binlerce çocuğa işkence eden ve çoğunu öldüren bu kişilerin Alman ve Alman dostu olan Amerikalı, Avrupalılarca yapıldığı açıkça belirtilmiştir. Ama aynı durum Joffo’nun çocukları tarafından son dönemlerde daha da canileşerek Filistin, Lübnan ve Orta Doğuda ki diğer tüm çocuklara karşı yapılmaktadır. Bir öfke, bir amaç, bir hedef… Var ama her dönemde olduğu gibi bu dönemde de en çok zararı çocuklar görmektedir.
Elbette, bu konu oldukça hassas ve duygusal bir bağlamda ele alınması gereken bir konudur. Hem duygusal hem insani hem de bir taraf olarak bizleri derinden etkileyen bu konunun çocuklar üzerinde meydana getirdiği yıkıma değinmeye çalışacağım. Özellikle savaşlar ve silahlı çatışmalar, her yaştan insanı etkilerken, çocuklar bu tür durumlarda en savunmasız ve en çok etkilenen gruplar arasında yer alır. İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırılarda benzer şekilde çocuklar büyük zararlar görmekte ve travmatik deneyimler yaşamaktadır.
Savaşların çocuklar üzerindeki etkileri çok boyutludur. Konunun dağılmaması için alt başlıklarla bu boyutlara değinecek olursak; fiziksel yaralanmalar, ölüm, psikolojik travma, eğitimden mahrum kalma, aile bireylerinin kaybı ve yerinden edilme gibi birçok farklı boyutları bulunmaktadır.
Fiziksel Yaralanmalar ve Ölümler: Çatışma bölgelerinde yaşayan çocuklar, bombalamalar ve silahlı saldırılar gibi şiddet olaylarına maruz kalmaktadırlar. Bu tür olaylar sonucunda birçok çocuk hayatını kaybederken, birçoğu da ağır yaralanmalarla yaşam mücadelesi vermek zorunda kalmaktadır. Hastanelerin ve sağlık hizmetlerinin yetersiz kaldığı durumlarda, yaralanan çocuklar gerekli tıbbi desteği alamamaktalar.
Psikolojik Travma: Savaş ortamında büyüyen çocuklarda normal olan ve mutlu olan duygusal yapılar yok olmuştur. Sürekli olarak korku, endişe ve güvensizlik duyguları içinde yaşarlar. Aile bireylerinin kaybı, evlerinin yıkılması gibi olaylar çocukların ruhsal sağlığını derinden etkiler. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi ciddi psikolojik rahatsızlıklar gelişebilir. Bu tür travmatik deneyimler, çocukların uzun vadeli psikolojik sağlıklarını olumsuz yönde etkileyebilir.
Eğitimden Mahrum Kalma: Çatışma bölgelerinde okulların bombalanması veya eğitim süreçlerinin kesintiye uğraması, çocukların eğitim hakkından mahrum kalmasına neden olur. Belik diğer sonuçlara göre bu sonuç biraz daha önemsiz gibi gözükebilir fakat eğitimsizliğin doğuracağı sonuç diğer sonuçların doğal sebebi haline gelmektedir. Eğitim, çocukların geleceği için hayati öneme sahiptir ve bu hakkın ellerinden alınması, onların gelecekteki yaşamlarını da derinden etkiler. Eğitim alamayan çocukların ülkeleri için yapacakları da kısır kalmaktadır. İsrail’in en temel hedeflerinden biri de yakın toplumları eğitimsiz bırakmaktır çünkü düşünemeyen, tartışmayan, araştırmayan ve üretemeyen toplumların içine girmek ve onları zamanı gelince yok etmek daha kolay hale gelmektedir. Bugün bilimde yaptıkları ile Nobel ödüllerine adeta ambargo koyan Yahudiler diğer kesimlerin cahil kalmasını özellikle ilk emri ‘’oku ‘’ olan İslam camiasının eğitimsiz bırakılmasında önemli çabaları vardır.
Aile Bireylerinin Kaybı: Savaşın getirdiği en acı durumlardan biri de çocukların aile bireylerini kaybetmesidir. Anne, baba veya kardeşlerini kaybeden çocuklar, hem duygusal hem de maddi anlamda büyük zorluklar yaşarlar. Aile desteğinden yoksun kalan çocuklar, güvenli bir ortamda büyüme şansını kaybederler.
Yerinden Edilme: Savaş bölgelerinde yaşayan aileler, güvenli bölgelere kaçmak zorunda kalabilirler. Yerinden edilen çocuklar, evlerinden ve alışkın oldukları çevrelerinden uzaklaşmak zorunda kalır. Bu durum, çocuklar için büyük bir travma kaynağı olabilir. Ayrıca, mülteci kamplarında yaşayan çocuklar, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanabilirler.
İsrail’in Filistin’e ve Lübnan’ yönelik saldırıları çocuklar üzerindeki etkileri, hem insani hem de ahlaki açıdan büyük bir endişe kaynağıdır. Çocukların bu tür trajik deneyimlerden korunması ve onlara güvenli, huzurlu bir yaşam sunulması için uluslararası toplumun ve ilgili tüm tarafların sorumluluk alması gerekmektedir. Barış ve uzlaşının sağlanması, çocukların sağlıklı ve mutlu bir geleceğe sahip olabilmeleri için hayati öneme sahiptir.