Bin aynalı oda

Bir tapınak… İçinde binlerce aynanın olduğu büyülü bir oda… Buraya yolu düşen iki köpek ve onların zihinlerinde şekillenen iki farklı dünya…

Abone Ol

Geçmişte kötü deneyimler yaşamış ilk köpek, herkesi düşman görerek içeri girer. Karşısında birden fazla tehdit algılar, hırçınlaşır, dişlerini gösterir, havlar. Aynalar ona sadece kendi öfkesini, korkusunu ve saldırganlığını geri yansıtır. İçindeki karanlık, binlerce kez çoğalarak üzerine çöker. Kendi öfkesi içinde kaybolur. Oysaki düşman yoktur, yalnızca yansıması vardır.

İkinci köpek ise sevgi dolu bir ortamda büyümüştür. Dünyaya güvenle bakar. Tapınağa girdiğinde aynalarda dost yüzler görür, kuyruğunu sallar. Aynalar ona aynı coşkuyla karşılık verir. Mutluluğu binlerce kez çoğalır, cesaretle çıkış yolunu bulur.

İnsan da hayatla böyle bir ilişki içindedir. Dünyayı nasıl algılıyorsak, o da bize öyle görünür. Öfkeli ve kuşkucuysak, dünya bize sert gelir. İyimser ve umut doluysak, hayat bize dostça yaklaşır.

Carl Jung’un dediği gibi: "Dışarıya bakanlar düş kurar, içeriye bakanlar uyanır." Siz aynalar odasına girdiğinizde ne görürdünüz? Dünya mı değişmeli, yoksa bakış açınız mı?