BEDİÜZZAMAN’NIN “55 YILLIK HAYALiM” DEDİĞİ VAN ÜNİVERSİTE PROJESİ…

Abone Ol

Medresetüzzehra, Bediüzzaman Hazretlerinin, tesisine çalıştığı evrensel anlamda, bir model eğitim kurumu projesidir. Mahiyeti ve içeriği yönüyle ise marifet, ilim, iman, fen, felsefe, ahlak ve içtimaiyat değerleriyle mücehhez yapıya matuf, gönüller üzerine kurulu, geniş alanlı olan, bir üniversitedir.

Bediüzzaman, özellikle, İslam âlemine yönelik meselelerin mevcudiyetini içine alan bu üniversite, başta fıtri bir eğitimi esas ittihaz ederek, insanlığı doğru İslamla kucaklaştırmayı hedefleyen bir yapıyı izhar eden hususiyetiyle, öne çıkarılan ve cehaleti yok etmeyi amaçlayan bu eğitim projesine dair, yüzyılı aşan bir süre evvelinden, problemli bölge olan doğu ve güneydoğudaki, sosyal, dini ve kalkınmaya yönelik görüş, düşünce ve tesbitlerini dile getirerek, yöneticilere teklifte bulunmuştur.

Bu tekliflerinden birisini de, Batman’da okul müdürlüğü yapan, yazarımız Misbah Eratilla tarafından tarafımıza gönderilen ‘Şark’ gazetesinde şöyle dile getirmiştir.

***

İŞTE O MAKALE

“Şark Gazetesi Sayı: 1 19 Teşrin-i Sani 1324 / 3 Aralık 1908 / İstanbul” tarihli gazetedeki makalesi şöyledir:

Millet-i Osmaniye meyanında mühim bir unsur teşkil eden Kürdistan (yörenin o zamanki ismi) ahâlisinin ahvâli hükümetçe ma’lûm ise de, hizmet-i mukaddese-i ilmiyeye dair bâzı metalibatı arz etmeğe müsaade dilerim.

Şu cihan-ı medeniyette ve şu asr-ı terakki ve müsabakatta sair ihvan gibi yekâheng-i terakki olmak için, himmet-i hükûmetle Kürdistan’ın kasaba ve kurasında mekatib te’sis ve inşa’ buyrulmuş olduğu ayn-ı şükranla meşhûd ise de, bundan yalnız lisan-ı Türkîye âşina etfal istifade ediyor.

-Lisana âşina olmayan evlâd-ı Ekrad yalnız medaris-i ilmiyeyi mâden-i kemâlat bilmeleri ve mekatib muallimlerinin lisan-ı mahalliye adem-i vukufiyetleri cihetiyle maariften mahrum kalmaktadır. Bu ise; vahşeti, keşmekeşi, dolayısıyla garbın şematetini davet ediyor.

-Hem de ahalinin vahşet ve taklid, hal-i ibtidaisinde kalmaları cihetiyle evham ve şükûkun te’siratına hedef oluyor.

-Eskiden beri herbir vecihle Ekradın madûnunda bulunanlar, bu gün onların hâl-ı tevakkufta kalmalarından istifade ediliyor. Bu ise ehl-i hamiyyeti düşündürüyor. Ve bu üç nokta Kürtler için müstakbelde bir darbe-i müthişe hazırlıyor gibi ehl-i bâsîreti dağdar etmiştir.

Bunun Çaresi:

Numune-i imtisal ve sebeb-i teşvik ve terğib olmak için, Kürdistan’ın nukat-ı muhtelifesinden;

Biri: Ertûşî aşâiri merkezi olan Beytüşşebab cihetinde...

Diğeri: Motkân, Belkân, Sason vasatında...

Biri de: Sipkân ve Hayderan vasatında olan nefs-i Van’da:

Medrese nâm-ı me’lûfiyle ulûm-u dîniye ve fünûn-u lâzime ile beraber, -hiç olmazsa, ellişer talebe bulunmak ve oraca medar-ı maişetleri hükûmet-i seniyece tesvîd edilmek üzere- üç dârü’t-talim te’sis edilmelidir.

Bazı medarisin dahi ihyası, maddî ve mânevî bölgenin hayat-ı istikbâliyesini te’min eden esbâb-ı mühimmesindendir. Bununla maarifin temeli teessüs eder. Ve bu mebde-i teesüsten ittihad takarrur edecek; ihtilâf-ı dâhilîden dolayı mahvolan kuvve-i cesimeyi hükümetin eline vermekle, harice sarf ettirmek için hakkıyla müstehakk-ı adâlet ve kâbil-i medeniyet oldukları gibi... Cevher-i fıtrîlerini göstereceklerdir.” İmza: Molla Said-i Meşhur.

“55 yıllık gaye-i hayalim”

Bediüzzaman, Medresetüzzehra projesi için, “Tam elli beş yıllık gaye-i hayalim ve tam elli beş senedir Risale-i Nur’un hakaikine çalıştığım gibi ona da çalıştım” der.

***

MUHTEVASINDA NE VAR?

Bediüzzaman Hazretleri, yaşadığı hayatı içinde, Medresetüzzehra’nın önemini dile getirmeye önemini, devamla şu ifadeleriyle izhar eder ve derki;

“Tam elli beş yıllık gaye-i hayalim ve tam elli beş senedir Risale-i Nur’un hakaikine çalıştığım gibi ona da çalıştım.” (Emirdağ Lâhikası, s.171)

Bediüzzaman Hazretleri’nin, tesisine çalıştığı bu eğitim projesi, mahiyeti, maksat ve amaçları itibariyle şöyle şekillenmiştir;

“Bediüzzaman’ın bu projesi bir ‘Üniversite’ projesidir. Osmanlı Devleti’nin son döneminde yaşanan sıkıntı ve çalkantılara karşı o dönemde Osmanlı’nın ve bütün İslâm âleminin merkezi konumunda olarak gördüğü Doğu vilayetlerinde (Van, Diyarbakır ve Bitlis üçgeninde) kurulmasını öngörmüş ve kendi ifadesiyle bu üniversitenin kurulması için ‘55 yıl’ çalışmıştır. Emirdağ Lâhikası’nda yer alan 20 Ağustos 1951’de Bakanlar Kurulu’na ve özellikle dönemin Maarif Bakanı Tevfik İleri’ye hitaben yazdığı mektubunda bu üniversitenin kuruluşu için sarf ettiği çabaları, hedefi, tarzı ve hatta kurulacağı yerler hakkında bilgi verir:

“Ben hasta olmasaydım, ben de o mesele için vilâyat-ı şarkiyeye gidecektim. Ben bütün ruh u canımla Maarif Vekili’ni tebrik ediyorum. Hem 55 seneden beri, Medresetü’z-Zehra namında Şark Üniversitesi’nin tesisine çalışmak ve o üniversiteyi biri Van’da, biri Diyarbakır’da, biri de Bitlis’te olmak üzere üç tane veya hiç olmazsa bir tane Van’da tesis etmek için, Hürriyet’ten evvel İstanbul’a geldim.” (Köprü dergisi, Risale-i Nur Enstitüsü, sayı: 193)

Bediüzzaman Hazretleri’nin, hayalini kurduğu, uzun yıllar üzerinde çalıştığı bu projesinin ehemmiyetini, zamanın yönetimlerine anlatarak fiilî tesisi yönündeki gayret ve çabaları kısmen sonuç vermiş hatta temelini Van’da Edremit sahillerinde Van Gölü’ne nâzır bir yerde atarak, o büyük projesini gerçekleştirme yolunda ısrarını sürdürürken, maalesef araya giren Birinci Dünya Harbi dolayısıyla bu eğitim projesi bütünüyle akim kalmıştır

***

GÖNÜLLERDEKİ ÜNİVERSİTE

Ne var ki; Bediüzzaman Hazretleri’nin insanlık âleminin ve ülkemizin doğru eğitimle bekasına yönelik bu projesi, fiilî olarak gerçekleşmemiş ancak manen, gönüller üzerine kurulmuştur. Adına Medresetüzzehra dediği bu mükemmel projesinin, Yurdumuzun en ücra köşelerinden başlayarak, ülke genelinde ve hatta ülkemiz sınırlarını aşarak dünyanın bir çok ülkesinde, Nur dershanelerinin mevcudiyetiyle gerçekleştirmiştir.

***

Camiü’l-Ezher’in kız kardeşi

Bediüzzaman, Camiü’l-Ezher’in kız kardeşi olan, Medresetü’z-Zehra’nın Bitlis’te ve iki refikasıyla Bitlis’in iki cenahı olan Van ve Diyarbakır’da tesis edilmesini ister.

Bediüzzaman Hazretleri’nin, kurmaya çalıştığı Medresetüzzehra mektebi, var olan sayısız Nur medreseleri yoluyla hayata geçmiş, büyük bir ilgi ve alâkaya mazhariyet içinde, kalb, gönül ve hayatları aydınlatarak, insanlığın vesile-i necatı durumuna gelmiştir.

Medresetüzzehra’nın ders kitapları olarak, tasvibi pekâlâ mümkün olan, müfredat ve ders programlarıyla yazdığı, yaydığı ve milyonlarca insan tarafından okunan Risale-i Nurlar, Medresetüzzehra’nın birer şubesi olan Nur medreselerinde tahsil yoluyla tesis edilerek, mezkûr üniversitenin tahakkuku bu yolla gerçekleşmiştir.

Te’lif ettiği Kur’ân ve sünnette dayalı şaheserlerinin programı ve hedefine yönelik bu projenin, asıl maksat, muhteva ve bir bütünlük içindeki programını ve hedefini de belirlerken, şunları izhar eder ve der ki;

“Kur’ân-ı Hakîmin sırr-ı hakikatiyle ve i’câzının tılsımıyla, benim ve Risale-i Nur’un programımız ve mesleğimiz ve bilfiil semeresini gördüğümüz ve çalıştığımız ve gaye-i hareketimiz ve hedefimiz, ölümün idam-ı ebedîsinden iman-ı tahkikî ile biçareleri kurtarmak ve bu mübarek milleti de her nevi anarşilikten muhafaza etmektir. İşte benim ile Risale-i Nur’un programı ve hedefi budur.” (Emirdağ Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, s. 119)

***

Medresetü’z-Zehra’nın şartları

Bediüzzaman Hazretleri’nin, Risale-i Nur şaheserleriyle izhar ettiği, bu eğitim projesiyle amaçladığı kazanımları sıralarken şöyle değerlendirmek mümkündür;

“Camiü’l-Ezher’in kız kardeşi olan, Medresetü’z-Zehra’nın Bitlis’te ve iki refikasıyla Bitlis’in iki cenahı olan Van ve Diyarbakır’da tesis edilmesini ve şu şartlar üzerine bina edilmesini ister:

1. “Medrese” ismini taşımalıdır.

2. Eski medrese ilimleri ile yeni ilimler beraber okutulmalı. Tedrisat dili; Arapça vacip, Türkçe lâzım, Kürtçe caiz dediği Arapça, Türkçe, Kürtçe olmalıdır.

3. Zülcenaheyn (dinî ve dünyevî ilimleri bilen) ve hem Kürtlerin ve hem de Türklerin güvenecekleri (yani unsuriyetçi olmayacak) ekrad ulemasını veya istinas etmek (ünsiyet sağlamak) için lisan-ı mahalliye âşina olanları müderris olarak intihap etmeli.

4. Ekradın istidatları ile istişare etmeli. Onların sabavet ve besatetlerini nazara almalı.

5. Müşterek derslerle birlikte ihtisas şubeleri teşkil etmeli.

6. Mezunlara istihdam sahası bulmalı. Buradan mezun olanlar, diğer devlet üniversitesinden mezun olanlarla eşit haklara sahip olmalı.

7. Muallim yetiştiren mektepleri, geçici bir müddet bu medresede merkezleştirmeli, tâ ki intizam ve tefeyyüz ondan buna, fazilet ve diyanet bundan ona geçsin.

***

İSLÂM ÂLEMİNE BAKAN BİR PROJEDİR

Bediüzzaman Medresetü’z-Zehra vasıtasıyla medrese, mektep ve tekke mensupları arasındaki fikir ve ayrılıkları ve meşrep farklılıklarının kalkacağı, bütün İslâm âleminde, hassaten Yakın Şark’ta uhuvvet ve vahdetin te’sis edileceği kanaatindedir.

Bu mantaliteyi geliştirecek olan proje Medresetü’z-Zehra projesiyle doğru İslâm anlayışı anlatılması ve yaşanması amacı güdülmüştür.” (Emirdağ Lâhikası, s. 119)

İslâm âlemi ve bütün insanlığın bir kurtuluş reçetesi mahiyetini arz eden, Bediüzzaman’ın bu büyük eğitim projesi olan MedresetüzZehra’nın, maddeten fiiliyatının akîm kalması karşısında, manen husûle gelerek devam etmesi, insanlık âleminin, iman, ahlâk, sosyal meseleler ve fıtrî eğitim bakımından büyük değerlere haiz, mezkûr üniversitenin ders kitapları olan Risale-i Nur eserleri büyük değerler olarak insanlığı önünde keşf edilmeyi beklemektedir.

Bediüzzamanın vandaki üniversite projesi,her kesimi ve bütün alem-i islami ve insanlığın tümünü kucaklaştırma projesiydi.