Müjde… İslâm âlemine bayram geldi.
İnşallah bunu bir gün gerçek manada söylemek nasip olur bana. Tüm haksızlıkların, zulümlerin, açlıkların, sefaletin, savaşların bittiği bir gün…
İşte Ramazan Bayramı bütün Müslümanlara geliyor. Fakat hepimiz aynı derecede idrak edebiliyor muyuz?
Bence öncüsü olan Ramazan ayını sahiden ifa edenler tadına daha çok varıyor.
Oruç tutma adı altında akşama kadar ağızları yemeye içmeye kapalı, her türlü fesada açık hallerimizi kasdetmiyorum. .Nefislerin terbiye edildiği, mazlumlarla haldaş olunan, fakirlerin unutulmadığı, çocukların sevindirildiği on bir aydan bahsediyorum. Ve ardından gelen mübarek ay ile perçinlenen insanlık alıyor bayramın lezzetini.
"Can bula cânânını
Bayram o bayram ola
Kul bula sultânını
Bayram o bayram ola
Hüzn ü keder def ola
Dilde hicab ref ola
Cümle günah af ola
Bayram o bayram ola"
…
(Alvarlı Efe Hazretleri)
Dışımızı değil içimizi süslemekle geliyor bayram.
Bayram ve çocukluk…
Zamanla birbirine aidiyeti varmış gibi algılanan iki kavram.
Bayramın güzelliğinin çocukluk yıllarına ait olduğunu söylüyorlar.
"Nerede o eski bayramlar?.."
Çocukluk yıllarında aradığımız bayramlar mı yoksa saflık mı?
Bilmiyorum.
Sanırım kavgalarımızın, küslük ve kırgınlıklarımızın hemen geçtiği, yaralarımızın gönülde değil dizde kanadığı, üstümüze "âh"ların yapışmadığı yıllarımızı özlüyoruz o kadar.
Tabi herkesin özlemi başka başka oluyor. Her bayram annemin gözünden yaşlar çocuklarını bir arada gördüğü bayram sofraları için akıyor.
Ne hasret yüklü bir bayram… Bütün kırgınlıklarımıza diyet ödüyoruz sanki.
Ramazan ayının rahmet dolu kucağına elveda demenin hüznü içindeyken bayram müjdesiyle gönlümüzü sevinç ve umutla dolduran Allah'a şükürler olsun.
Salgın yüzünden uzun zamandır evlerimize hapsolduk. Zorunlu olarak geçirdiğimiz bu tefekkür günlerinde lüzumsuz gibi görünen, sıradan bulunan her şeyin kıymeti gözümüzde katbekat arttı.
Bayramla birlikte şimdi araya bir de özlem girdi. Sevdiklerimizi özlüyoruz, memleketimizi özlüyoruz, dostlarımızı özlüyoruz, gezmeyi özlüyoruz…
Fersah fersah uzak kaldığımız tüm değerlerimize daha sıkı sarılmamız gerektiğini gözle görülmeyen bir varlık gösterdi.
Bayramın bir tatil fırsatı olmadığını, bayram ziyaretlerinin bir zorunluluk olmadığını, bayram sohbetlerinin kolonya ve şekerden ibaret olmadığını öğrendik.
Her bayram gözü kapıda bekleyen - ki en sadık bekleyiş onlara aittir- büyüklerimizin hissettiklerini biz de hissediyoruz en derinden.
Neyse ki büsbütün çaresiz değiliz. Teknoloji yardımımıza koşacak.
Ve eminim daha içten, daha şevkli arayacağız sevdiklerimizi. İyi dilekler kısa mesajlarda kalmayacak, gözlerden de okunacak karşılıklı konuşmalarda.
Çok şey yitirip çok şey öğrendiğimiz bu boğucu günlerin ardından, serin bir bahar rüzgarı misali gelen Ramazan Bayramımız bayram olsun dostlar.
Dilerim şu kısacık ömrümüzü bayram sıcaklığı sarsın.