BAŞBAKANIN BİLMESİ GEREKEN...

Abone Ol

Adettendir, memlekete devlet yönetiminden, Ankara’dan idareci, siyasetçi, bürokrat gelmeden önce kelam edilir. Kente dair bir çok konu değerlendirmeye alınır, varsa sualler ile memleketin derdi kederi ‘yetkili’ misafirin önüne dökülür.

 

Ben de uzun aradan sonra yeniden kaleme aldığım köşemde tevafuken yarın kente gelecek Sayın Ahmet Davutoğlu ile yeniden ‘merhaba’ diyorum okuyucularıma.

 

***

 

Hatırlayanlar bilir... Yerel seçimler öncesi profesyonel bir ekiple Van’a dönemin dışişleri bakanı olarak çıkarma yapan Ahmet Davutoğlu, büyükşehir belediyesi adayı Osman Gülaçar’ı üst seviyede bir seçim kampanyası ile desteklemişti. Davutoğlu, ekibiyle birlikte Van’a geldiğinde 2013’ün Aralık ayında bir gece STK temsilcileri ve kanaat önderleri ile bir araya geldiği bir toplantıda konuşmuştu. Katıldığı o toplantı sonrasında ‘Davam ah davam’ başlığı ile kaleme aldığım köşemde Davutoğlu’nun o toplantısına dair bir kaç kelam etmiştim...

 

“Hafta sonu onu da görmüş oldum. Davutoğlu sabahtan akşama kadar resmen bizim tarihimizle bize TARİH dersi verdi. Bizim sosyolojik yapımızı ve toplumsal refah seviyemizi bize anlatarak resmen bize VAN dersi verdi. Siyasetçilere çılgın projeler ve yalan beyanatlar ile değil tarihi kişilikler ve bizzat Van’dan örnekler ile SİYASET dersi verdi. Konuşmasının büyük bölümünde AK PARTİ kelimesini dahi kullanmadan gün boyunca onu izleyenlere mükemmel bir AK Parti reklamı yaptı.”

 

Ak Parti camiası boşuna ‘Bilge Adam’ demiyor. Davutoğlu bir siyaset bilimcisi olarak bu ‘sıfatı’ sonuna kadar hakkediyor. O zaman da ifade ettiğim gibi dışarıdan gelerek Van ancak bu kadar iyi tasvir edilip, siyasi basmakalıplara takılı kalmadan ancak bu kadar iyi siyaseten anlatılabilirdi.

 

Velhasıl... O dönem Ak Parti Osman Gülaçar ile 185 bin 709 oy ve yüzde 41,2’lik oy oranı ile Van’daki en büyük oy oranını yakalamıştı. Bu seçimleri herkes kendince yorumlayabilir. Büyükşehir kaybedilse bile alınan oy oranındaki bu yüksekliği...

 

-Kimine göre Ahmet Davutoğlu ve ekibinin seçim kampanyasının başarısı

-Kimine göre Osman Nuri Gülaçar’ın doğru ve kabul gören bir aday olması.

-Kimine göre kişisel başarılar...

 

O dönem Ak Parti’nin büyükşehir adayı dışında ilçe adaylarında ciddi manada hatalar yaptığı neredeyse ‘tamamında’ yanlış adaylarla seçime girdiği de üstelik gün gibi ortada... Varsa aksini iddia eden buyursun bir adım öne çıksın.

 

Konuyu dağıtmayalım... Çok uzağa da gitmeyelim 2014 yerel seçimlerinde tam bir yıl sonra 7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti kaç oy aldı:

 

95 bin 477. Oy oranı yüzde 19,38!

 

Herhâlde bu kadar eleştiri altında girilen 2014 yerel seçimlerinde bile böylesi büyük bir düşüş hatta deyim yerindeyse çakılış beklenmiyordu! Böylesi düşüşler dönemin ANAP’ında, DYP’sinde olsa anlaşılır da AK Parti gibi SP kadar olmasa da bu partiden kopan dava adamlarından oluşan bir parti için oldukça trajik! Değim yerindeyse büyük bir şok!

 

Bunun sebebi üzerine kitaba varacak yorumlar yapar, HDP’nin yükselişi üzerine doktora tezine varacak analizler çıkarabiliriz. Lakin, o seçim üzerine yazılanlar yazıldı, söylenilenler öylendi...

 

Şu var ki, HDP için Kobani, Şengal ve diğer ulusal duruşu kamçılayan oylar ne kadar etkili olsa da AK Parti cephesinde de tabanının büyük bölümünü oluşturan Kürtlerle ilgili politikalar da bir o kadar etkili. Yani kimse 7 Haziran seçimleri için HDP’nin büyük başarısı deyip kendisi sıyırmasın. En azından AK Parti açısından bu durum fazlasıyla irdelenmesi gereken bir mesele...

 

Neyse...

 

***

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu daha önce Van’a geldiğinde:

 

-AK Parti 4 milletvekili ile kentin yarısının da ortağı yerindeydi bir nevi.

-Kayıpla kapanmış da olsa yüzde 42 gibi bir oy oranın sahibi bir partiydi.

-AK Parti Van’da yerelde iktidar olmasa da genelde tek başına iktidar olan bir partinin il teşkilatı olarak Van mitingini tertip ediyordu.

-Çözüm süreci bozulmamış, silahlar susmuş, barış ve huzur ortamı ağır aksak da olsa ilerliyordu.

-AK Parti Kürt seçmenin büyük bölümünün hala desteğini arkasında hisseden bir partiydi ve rahatlıkla en büyük ‘Kürt Partisi’ HDP aleyhinde kullanılabilir bir kozdu. Gibi gibi...

 

Şimdi çok şey değişti... Değim yerindeyse o köprünün altından çok sular geçti... Van’ın ve Kürt halkının durumu elbette ki, kuyruğu koparılan yılan ile yılan tarafından ısırılan gencin hikayesine benzemiyor. Geri dönüşü mümkün bir ayrılık var ortada ama bu noktada Ak Parti’nin çok akılca ve 2007 ve sonrası harekete geçen ruha yakın bir politika ile hareket etmesi gerekiyor.

 

-Sayın Başbakanın yarın halkın çıkacağı Van’da 14 belediyeden 12’sinin sahibi HDP.

-Van Büyükşehir Belediyesi DBP’de.

-Van’ın sahip olduğu 8 milletvekilin 7’si HDP’li.

-Sesleneceğiniz kentin yüzde 75’e yakını HDP’ye oy verdi, baraja en büyük katkı veren illerden birisindesiniz.

 

İşte bu noktada tüm bunları doğru okumanız gerekiyor.

 

Bilindiği gibi Van siyaseten hiç bir dönem olmadığı kadar politize olmuş, hiç bir dönem göstermediği reaksiyonu bu son yıllarda göstermişti. 50 küsür yıl sonra ilk defa bir belediye aynı parti tarafından iki defa üst üste kazanılmış, bir parti yüzde 75’i bu kente ilk kez görmüştür.

 

Haliyle ‘İlk günkü aşkla’ sloganıyla çıktığınız bu yolda, AK Parti’nin dava adamlarını yeniden listelere aldığınız bu seçimde Van üzerine biraz daha kafa yormanız gerekiyor.

 

Van’ın tek milletvekili ve yeni dönemin adayı Burhan Kayatürk’ün geçtiğimiz günlerde yapılan aday tanıtım toplantısında söylediği hususa katılmamak mümkün değil.

 

-AK Parti belki de şimdiye kadar ki en ‘güçlü’ liste ile seçimlere giriyor.

-Listenin başında AK Parti’nin davasının en önemli 10 adamından birisi var.

-Bu halkın yıllar sonra huzur ve refahı görmesinde katkısı olan çözüm sürecinin fikir babalarından Beşir Atalay ismi hiç şüphesiz yıllardır beklenen doğru bir adım.

-Listede tecrübeli ve kamuoyunda belki de en az tepkiyi alan isimlerin oluşturulması, Burhan Kayatürk gibi kenti ardır çok iyi bilen bir ismin olması büyük avantaj.

 

Ama...

 

Dediğim gibi köprünün altından çok su geçti... Bu noktada Sayın Başbakanın bilmesi gerekenler var...

 

Geçtiğimiz günlerdeki bir buluşmamızda ben Sayın Beşir Atalay’a da aynen şu cümleler ile iletmiştim:

 

“Ak Parti’nin Van’da yeniden eski günlerini görmesi için cadde ve sokakların altın ile kaplanması gerekmiyor. Van’ın ihtiyaçları da beklentileri de aslında gün gibi ortada. Bu kentin gerek deprem gerek sonrasında ortaya çıkan ihtiyaçları da, siyasi eğilimlerine yön veren sebepler de bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda ve netliktedir. Doğru okunduğunda bu sorunlar AK Parti’nin yeniden Van’ı kazanması işten bile değil...”

 

Ak Parti’nin ilk dönemlerinden bu yana düzenlenen buluşmaların, mitinglerin ve diğer etkinliklerin neredeyse tamamına şahitlik ettim, bir çoğu hakkında analizler yapıp görüşlerimi paylaştım.

 

AK Parti’nin kurucu lideri ve uzun süre başbakanlık yapmış önemli ismi olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Van’a her gelişinde muazzam coşkuların yaşandığına da şahitlik ettim, son dönemlerinde eskiye oranla ilgisiz kalmaya varan buluşmalar yaptığını da gördüm...

 

Demokratikleşme adımlarının atıldığı ilk dönemlerde Kürtçe Mem û Zîn ile Van’a geldiğinde alanların adeta inlediğini de biliyorum, Kürtçe Kuran-ı Kerim ile sahneye çıktığında şaşırtıcı şekilde büyük bir coşkunun hissedilmemesini de gördüm...

 

Kürdistan sözcüğünü ilk telaffuz ettiği, Kürt sorunun çözüm sözünü verdiğinde aldığı duaları da gördüm, son dönemlerde onlarca adım atmasına rağmen halk da çözüm süreci ve diğer konuların neredeyse hiç ilgi görmediğini de hissettim...

 

Şüphesiz tüm bunların altında bu halkın yeterince iyi dinlenmediği, sürecin doğru okunmadığı, gerek dünya siyasetinde gerekse de bölge siyasetindeki gelişmelerin Kürtler üzerindeki etkisinin yeterince hesaba katılmadığını düşünüyorum.

 

Özelden genele düşünmek gerekirse...

 

-Van Başbakan Erdoğan döneminde gerek teşkilatlar, gerek bazı vekiller gerekse de genel merkezin gönderdiği isimler tarafından hiç bir zaman Ankara’ya doğru anlatılmadı.

-Başbakan Van’a gelmeden önce deprem sonrası bazı borçların terkini, ertelenmesi, finansal destek programları, TOKİ ödemesi ertelemeleri ve benzeri bir çok konuda konuşması beklenirken kent sokaklarında çöp sorunu olduğunu konuşması yankı bulmadı. O dönemlerde de dile getirdiğim gibi Başbakan Van konusunda hep kandırıldı, hep yanıltıldı.

-Doğru olmayan adaylar her dönem Van’ın bir numaraları olarak Ankara’da parlatıldı ama Van son üç dört seçimdir neredeyse hiç bir zaman doğru isimler tarafından temsil edilmedi.

-Van’ın sorunları Ankara’ya aktarılması gerekirken Ankara’da hep güllük gülistanlık bir hava yaratıldı.

-Çözüm süreci en büyük güç olarak Ak Parti’nin elindeyken, son seçimde HDP’nin en büyük kozu, Ak Parti’nin en büyük dezavantajı olarak halkın kafasında yer edindi.

-Kobanî ve benzeri olayların Kürt halkı üzerindeki etkileri ve dolaylı yansımaları doğru anlatılmadığı gibi bu konudaki çıkışlar da hep ‘Terördür onlar terör’ şeklinde okundu.

-Van’da özellikle yerel seçimlerden sonra hep ‘devletin elini çektiği’ imajı yaratıldı. İdari ve mülki amirler bunu doğrular şekilde atandı, atanan isimler de bu doğrulta hareket etti, siyasetçiler de bu imajı silecek bir siyaset yürütemedi.

-Van’dan çekilerek başka illerin vekili olarak temsil edilen Hüseyin Çelik’in ilk dönemki temsiliyeti dışında Van’a hiç bir bakanlık, müsteşarlık, başbakan yardımcılığı, grup başkan vekilliği ve partide genel başkan yardımcılığı verilmedi. En son Burhan Kayatürk gibi isimler buna yakın ve yapabilecek kapasitede olmalarına rağmen bizim Kürt vekillerimiz hep diğer Kürt kökenli bakanların gerisinde bırakıldı.

-Van’da Ak Parti’nin teşkilatlarını zaafiyeti ile kaybedilen STK’lar ve diğer oluşumların Van’a dair söylemleri hiç bir zaman dikkate alınmadı. Van’dan yükselen her ses Ankara’ya gelene dek ‘paralelci’, ‘PKK’lı’, ‘BDP’li’ şeklinde devşirildi. Her yüksek ses susturuldu.

-Yıllar sonra kaldırılan OHAL, yakalanan huzur ve barış ortamı doğru okunmadı, halka doğru anlatılmadı. Onlarca yatırım heba edildi. Kente dair doğru yatırımlar yerine hep sıradanlaşmış söylemlerle gidildi.

-Teşkilatlar çoğu zaman halkta karşılığı olmayan, zayıf siyasi kabiliyetli insanlardan oluşturuldu. Her toplantıda Erdoğan’ı göğe çıkaran söylemlerle, tekbirlerle değerlendirmeler yapıldı, her buluşmada teşkilat ‘adamcılığı’ hesapları yapıldı, kim kime daha yakın tespitleri üzerinden gidildi. AK Parti adeta küçük hesaplara kurban edildi...

-Halkın Ak Parti gibi büyük devrimler gerçekleştiren parti nezdindeki küçük sayılabilecek beklentileri görmezden getirildi, Van’ın hiç bir beklentisi önemli isimler tarafından dile getirilip o heyecan yaratılmadı.

-Kentte kamu düzeni ve benzeri bir çok konudaki kötü gidişat, sürecin kötü gittiğine dair belirtilerin hiç biri doğru okunmadı, kentteki idari temsilcilerine aktarılmasına rağmen tedbir alınmadı, kaza geliyorum demesine rağmen tedbiri alınmadı...

 

Ve bunun gibi nice dertlerimiz var...

 

Bu kentin insanı, derdi Van olan insanlar olarak hiç bir parti, siyasi kaygı gözetmeden her defasında Sayın Erdoğan’a ve AK Parti’nin önemli isimlerine sunulmak üzere bunları yazmaktan bıkmadık, usanmadık.

 

Şimdi önümüzde yeni bir seçim var. Buzdolabına alınan çözüm süreci, bozulan barış ve huzur ortamı yukarıda saydığımız bir çok talebin önüne geçmiş durumda. Halk yeniden huzur ortamının gelmesi için adeta yalvarır halde...

 

Aslında şimdi yapmanız gereken şey sizin çok da yabancı olduğunuz bir durum değil. Sizin Kürtleri ilk dönemlerinizde olduğu gibi gerçekten ‘iyi’ dinlemeniz gerekiyor. Size Kürtler ilgili tatmin edici bilgiler verecek değil eğrisiyle doğrusuyla ‘gerçekleri’ saklamadan paylaşacak ‘Kürt’ vekiller gerekiyor.

 

Hepsinden öte size biz Kürtleri doğru anlatacak, taleplerini doğru okuyacak ve size bizi ‘gerçekten’ anlatacak isimler, bakış açısı ve söylemler gerekiyor.

 

Yarın bu halk sizden çok büyük vaatler değil aslında, ‘barış ve huzura’ dair samimi söylemler bekliyor.

 

Zor olmasa gerek.