Bana ne? Demek İnsana Yakışır mı?

Abone Ol

Bu ülkede ne zulümler oldu! 

Felaket ölümler oldu,

Tahkirler, tenkitler oldu.

Bu insanlık dışı davranışların iki ana kaynağı var; biri ceberut devlet anlayışı, diğeri vatandaşın bana ne yaklaşımı.

Unutmayalım bu iki yaklaşım da insana yakışmayan çağ dışı yaklaşımlardır.

Maalesef uzun zaman devlet kutsandı, babamın ifadesidir “Allahtan sonra hükümet gelir” hükümet de hangi hükümet diyen yok, bu hükümet adil hükümettir, hizmetkar hükümettir, vatandaşını önemseyen, koruyan hükümettir diyen yok.

Bir hükümet bırakın bu medeni özelliği taşımayı tam tersine vatandaşına zulüm ediyorsa yerine göre işkence ediyor, tahkir ediyor, vurup kırıyorsa hükümet olmadığı gibi her türlü yolu deneyerek iktidardan düşürmek lazımdır diye düşünüyorum, eskiden erken seçimler olurdu nedenlerinden biri bu beceriksizlik değimliydi?

Ne yazık ki o günlerde Hükümet dediğimiz Bakanlar Kurulu daha düne kadar MGK’nineminde bir polisiye güç durumundaydı, neyse ki bu gün başımızda meşru bir Hükümet var ki bu şekilde eleştirilere açık, derdimizi dile getirmemize imkan veriyor.

Halife seçilen Hz.Ömer “bir gün yanlış yaparsam nasıl davranırsınız” sorusuna sahabenin biri “seni kılıcımızla doğrulturuz”deyin Allah’a şükür ediyor. İslam yanlışa karşı bu kadar hassas bir hayat nizamıdır.

Ya nemelazımcılığa ne demeli? o da ayrı bir bela ayrı bir musibet. Ne insanlıkta yeri var, ne İslamda. Bakın bakayım ABD’de bir zenci vuruldu diye nasıl da halk sokaklara dökülüyor, katilin yargılamasını istiyor hükümet ne yapacağını şaşırmış vaziyette.

Ya  İslami değerlere baktığımızda “Bir kötülüğü gördüğünüzde elimizle giderin,gücünüz yetmiyorsa dilinizle eleştirin, ona da imkanınız el vermiyorsa kalben rahatsız olun ki bu da imanın en zayıfıdır. Kalben rahatsız olmayanın zerre kadar kalbinde iman yoktur.” Diyen Resul-i Ekrem bu yaklaşımı daha nasıl ifade etsin.

Hangi zulmü gerektiği kadar gündemde tutabildik ki, maalesef hala çifte standart var, taraf olup bitenler konusunda ikili oynanıyor, benim ölüm, onun ölüsü ayrımı yapılıyor.

Madımak vakası bir zulümdü, Başbağlar,emsali görülmemiş bir katliamdı, susa katliamı izahı mümkün olmayan bir vahşetti.

En son devlet tarafından yaptığı kesin olan Roboski katliamı af edilir yanı yoktur, insanlık için bir ayıptır. Bu münasebetle hadiseyi gündemde tutan, peşini bırakmayan insan hakları derneklerini ve siyasileri de tebrik ediyorum.

Ne var ki STK‘ların çifte standart yaklaşımları devlet erki ve toplum üzerinde etkilerini azaltıyor, bu olaylar da böyle orta yerde kaldığına inanıyorum.

Ne yapılabilir/yapılmalıdır?

1-En kısa zamanda olayın failleri deşifre edilip, yargıya teslim edilmeli,

2-Devlet tarafından en yüksek makamdan özür dilenmeli,

3-34 maktulun isimlerinin yazılı olduğu bir ibret abidesi Robaski’ye dikilmeli 

Belki nispeten bir rahatlama yaşanır, bir daha bu tür saldırılardan uzak durulur.

Yeni Türkiye’nin 70 yeniliği varsa biri de bu olsun, yoksa bu yeni Türkiye kavramının içi doldurulmazsa 6 ay 1 yıl sonra vatandaşlar nezdinde inandırıcılığını kayıp eder.

Benden söylemesi, gerisini paydaşların sorunudur.