Gazi Mustafa Kemal, İstiklal Savaşı’nın en kritik günlerinde bir yandan Cumhuriyeti kurma çalışmalarını sürdürürken diğer yandan da yeni kurulacak ülkede toplumun, çağın ve çevrenin beklentilerini karşılayacak yeni bir sistem getirmek istiyordu. 1915’de Ermeni isyancı çeteleri tarafından yakılıp yıkılan, Rus işgaline uğrayan, ahalisi katledilen, geride sağ kalabilen insanları Anadolu’nun dört bir yanına savrulan, ağır travma geçirerek toplumsal hafızasını kaybeden, 1918’de düşman işgalinden kurtarıldı.

VAN'IN AYAĞA KALKMASI UZUN ZAMAN ALDI

Ermeni çeteleri tarafında yakılıp yıkılan ve Rus işgali sonrası Van kent merkezi nüfusu 1920'de 2 bine, 1935’de, kent nüfusu 9 bin 563’e, toplam nüfusu 70 bine ulaşabildi. Birinci Dünya Savaşı sırasında isyan ve işgale uğrayarak yakılıp yıkılan Van'ın ayağa kalkması uzun zaman aldı. Devlet bürokrasisinde, siyasette, sivil toplum hayatında Van'ın yeterli temsilcisi gücü bulunmayan ve yıkımlar sonrası küllerinden yeniden doğan Van’ın stratejik önemini çok iyi bilen Atatürk, Van Üniversitesi ve Modern Van projesini hayata geçirmek istiyordu.

Van’da uluslararası ticaret zirvesi gerçekleştirilecek! Van’da uluslararası ticaret zirvesi gerçekleştirilecek!

YENİ ULUS OLUŞTURMA SÜRECİNDE EĞİTİMİN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKMİŞTİ

Kurtuluş Savaşı sonrası Mustafa Kemal Atatürk; Millî Eğitim sistemimizin esaslarını belirleme çalışmalarına yönelirken yeni ulus oluşturma sürecinde eğitimin önemine işaret etmiş ve toplumun, çağın ve çevrenin beklentilerini tatmin edecek bir eğitim anlayışını şu şekilde tarif etmiştir; “Millî Eğitimin gayesi yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete ahlaklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılâpçı, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim programları ve sistemleri ona göre düzenlenmelidir.” (1923) "

EĞİTİM ANLAMINDA ÖNEMLİ ADIMLARIN ATILDIĞI GELİŞMELER SAHNE OLDU

Atatürk; insanların “özgür iradeleriyle” kendi kendilerini yönettiği, eğitim seviyesi yüksek, herkesin birlikte çalışıp, birlikte üretip, birlikte bölüştüğü, “eşitlikçi” ve “tam bağımsız” çağdaş  bir Türkiye yaratmak istemiştir. Atatürk, Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde bazı yatırımlar da gerçekleştirmiştir. Doğu ve Güneydoğu 1926 yılı Cumhuriyet Dönemi’nde eğitim anlamında önemli adımların atıldığı gelişmeler sahne olmuştur.

ATATÜRK NASIL BİR VAN HAYAL EDİYORDU?

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti şekillenirken daha 1927 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’yi huzuruna çağırıyor, ona Türkiye’yi çağdaş uygarlığa taşıyacak üniversitelere yönelik düşüncelerini açıklıyor. Bu düşüncelerini açıklarken Van için de projeleri vardır. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’yi incelemeler yapmak üzere Van'a gönderirken şu talimatı veriyor: “İstanbul Darülfünun (İstanbul Üniversitesi) halen bilimsel gerçeklerden uzak bir medrese kimliği taşımaktadır. Bu sebeple burası modern çağın icaplarına uygun bir üniversiteye dönüştürülmelidir. Ankara’da da bir iki okul üniversite statüsüne kavuşturulmalıdır. Üçüncüsü de Van Gölü havzasında ilkokullar, yatılı bölge okulları, lise, üniversite, kültür merkezleri, opera, sinema salonları, tiyatrolar ve spor merkezleri kurulmalıdır. Zaten Van eskiden de kültür merkezimizdi. Bunun için en az on beş yıl gibi bir süreye ihtiyacımız var. Gecikmeksizin hazırlıklara başla.” Mustafa Necati Bey bu talimat üzerine çalışmalarına başlayarak Van’a geliyor. Van'daki incelemeler sonrasında üniversite kurulmasını gerekli gören Bakan Necati Bey 1928 yılında öğretmen Ferit Nur (Kuran) Bey’i Van'a göndererek mevcut ortaokulu liseye dönüştürmesini sağlıyor ve kurulması tasarlanan üniversitenin çekirdeğini oluşturuyordu.

İŞTE ATATÜRK’ÜN MODERN VAN PROJESİ

Atatürk, Cumhuriyetin ilk yıllarında üç büyük kültür bölgesinin üç büyük kentinde her şeyden önce birer üniversite kurulmasını isterken Van’ı üç büyük ilden biri olarak görüyor. Atatürk’ün Van’da Üniversite Projesi’nin temel amacı üniversite çevresinde her şeyiyle modern/çağdaş bir Van kenti yaratmaktı Atatürk’ün ölümüne kadar en yakınında bulunan Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak, “Atatürk’ten Hatıralar” adlı kitabında “Atatürk’ün Modern Van ve Van Üniversite Projesi’nden şöyle söz ediyor: “Atatürk için Ankara, İstanbul ne ise Van da odur. Ankara ve İstanbul’a yapılacak yatırımlar, hatta daha fazlası Van’a yapılmalıdır. Atatürk bilhassa Van’da yaptırılmasını tavsiye ettiği ‘Modern Kültür Merkezi’ne çok önem veriyordu. Ona candan gönül bağlamıştı. Bu iş için Van Gölü sahillerini seçmesinin çeşitli sebepleri vardı. Coğrafi bakımdan elverişli oluşu, ikliminin o havalideki diğer yerlere nispetle mutedil, toprağının mümbit olması, gölün gemi işlemesine de müsaitti, küçük bir deniz halinde bulunması bunların başlıcaları arasındadır. Atatürk’ün ilk olarak yapılmasını tasavvur ettiği müesseseler: Hepsi yatılı olmak üzere birkaç ilk ve orta mektep, lise, öğretmen, ziraat ve sanat mektepleri ve nihayet bütün fakülteleriyle bir üniversite. Çeşitli okullar, aynı zamanda üniversite için hem tatbik, hem de inceleme yerleri olacaktı… Sonra yine orada veya Doğu bölgesinin diğer münasip yerlerinde, ihtiyaca göre ziraat ve sanat enstitüleri, güzel sanatlar akademileri ve diğer yüksekokullar açılacaktı.

Atatürk on beş sene içinde bütün bu müesseselerin başarı ile işleyeceğine, ondan sonra diğer bölgelerle beraber bu bölgede de başka üniversite ve yüksekokullara ihtiyaç duyulacağına inanıyordu. Hayatında birçok mahal telakki edilen işleri dehası ve tükenmez azmi ile tahakkuk ettirmiş olan Büyük Adam’ın bu yoldaki tasavvur ve inançlarını anlatırken gösterdiği büyük heyecan hala gözlerimin önündedir. Seçilecek en uygun sahada öğretmen, profesör ve memurlar için her türlü konforu haiz ikametgâhlardan mürekkep yeni mahalleler, zengin kütüphaneler, ilk ağızda devlet eliyle veya özel müteşebbisler tarafından, bütün ihtiyaçlara cevap verecek, çarşılar, sinema, tiyatro, gazino gibi hoş vakit geçirilecek yerler, Halkevi spor kulüpleri ve sair faydalı teşekküller kurulacaktı… Böylece zamanla mükemmel bir plan dâhilinde inşa edilmiş, yepyeni, modern ve medeni bir Van şehri meydana çıkmış olacaktı; tabiidir ki bu şehir karadan ve havadan çeşitli vasıtalarla merkeze ve denize bağlanacaktı…”

ATATÜRK VAN HAYALİ 

VAN'DA YAPILMASINI İSTEDİĞİ YATIRIMLAR

• Van Gölü sahillerinde Van Modern Kültür Merkezi

• Yatılı ilk ve ortaokullar ile liseler

• Yatılı öğretmen, ziraat ve sanat okulları

• Bütün fakülteleriyle ve donanımlı öğretim kadrosuyla çağdaş bir üniversite

• Üniversite için uygulama ve inceleme yerleri

• Van’da veya civar kentlerde ziraat ve sanat enstitüleri, güzel sanatlar akademileri

• Yüksekokullar

• Çağdaş konutlardan oluşan yeni mahalleler

• Zengin kütüphaneler

• Çarşılar

• Sinema ve tiyatro

• Gazino

• Halkevi spor kulüpleri

• Merkeze ve denize bağlanan yollar

İstanbul’dan Van’a genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınması, gelişmesi için Atatürk, TBMM’nin 1 Kasım 1937 açılış konuşmasında şunları söylüyor:

“Ülkeyi şimdilik üç büyük kültür bölgesi olarak düşünüp, Batı bölgesi için İstanbul Üniversitesi’nde başlamış olan düzeltim programını daha kökten bir biçimde uygulayarak Cumhuriyete gerçekten çağdaş bir üniversite kazandırmak; merkez bölgesi için Ankara Üniversitesi’ni az zamanda kurmak ve Doğu bölgesi için Van Gölü kıyılarının en güzel bir yerinde, her bölümünden, ilkokullarından üniversitesine varıncaya değin çağdaş bir kültür kenti yaratmak yolunda şimdiden çalışılmaya başlanılmalıdır.”

Atatürk’ün direktifleri üzerine, 1937’de bakanlıklar verilen talimat ve görevler doğrultusunda çalışmalara başlıyor. Doğu’nun kültür, kalkınama, sanayileşme hayatında büyük bir atılım yapacak olan üniversitenin kurulabileceği alanları tetkik etmek üzere Kültür Bakanı Saffet Arıkan, beraberindekilerle Van’da incelemelerde bulunuyorlar. Heyet incelemeler sonrası hazırladığı raporu Atatürk’e ve ilgili makamlara sunuyor. Raporda; önce Van veya Ahlat civarında üniversite inşaat merkezlerinin kurulmasını öneriyor.

1937 yılında ilk hastalık belirtisi ortaya çıkan Atatürk, 1938 yılı başlarında Yalova’da bulunduğu sırada, ciddî şekilde hastalanıyor. Atatürk hastalığı nedeniyle 1 Kasım 1938’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış töreninde katılamıyor. Atatürk kaleme aldığı Van’a özel bir önem verdiği nutku Başbakan Celâl Bayar TBMM’de okuyor. Bayar, “ İstanbul Üniversitesinin tekâmülü, Ankara Üniversitesi’nin tamamlanması ve Şark Üniversitesinin yapılan etütlerle tespit edilmiş olan esaslar dairesinde Van Gölü civarında kurulmasına hızla ve önemle devam edilmektedir” sözleriyle başlatılan çalışmaları anlatıyor.

8 Kasım 1938’de hastalığı şiddetlenen Atatürk Van Gölü kıyısında üniversite kurma ve Modern Van kurma projesinin gerçekleştiğini göremeden 10 Kasım 1938’da hayata gözlerini yumuyor.  Atatürk’ün ölümünden sonra Van Üniversitesi ve projesi çalışmalarıyla gerektiği kadar ilgilenilmeyince çalışmalar durma noktasına geliyor. Yedi yıl sonra 6 Ağustos 1944’te İstanbul Üniversitesi Rektörü Tevfik Sağlam’ın başkanlığında 12 kişilik bir heyet Van’da düzenlenen ve altı gün süren “Beşinci Van Üniversite Haftası’na katılıyor.

27 Aralık 1947 tarihinde ABD ile eğitimde bir işbirliği anlaşması imzalanıyor. Bu tarihten sonra 1950’li yıllarla birlikte eğitim sistemimizin felsefesinde/paradigmasında yüzeyde bir kırılma başlıyor. Birçok eğitimcimiz yetiştirilmek ya da yüksek lisans, doktora öğrenimi için ABD’ye gönderiliyor. Eğitimcilerimiz yurda geri döndüklerinde Amerikan davranışçılığını eğitim sistemimize önerirler ve yerleştiriyor. Eğitim sistemimiz o tarihten itibaren ABD etkisine giriyor. Vanlılar Üniversite kuruluşunu beklerken 1948 de Van Erciş (Ernis) Köy Enstitüsü kuruluyor.

Doğu’da bir üniversitenin temeli atılacaktır”

Atatürk’ün ölümünün ardından Van Üniversitesi ve Modern Van kurma çalışmalarının üzerinden 12 yıl geçiyor. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, 1 Kasım 1950’de TBMM’nin IX. Dönem Birinci Toplanma Yılı Açış Konuşmasında, Demokrat Parti (DP) iktidarının Atatürk’ün Van Gölü sahillerinin en güzel yerinde bir üniversitenin kurulması talimatını programına aldığını açıklıyor. 9 Mart 1951-14 Mayıs 1954 tarihleri arasında Adnan Menderes’in başbakanlığında seçimden zaferle çıkarak kurulan DP hükümeti programında üniversitenin kurulmasına; “Doğu’da bir üniversitenin temeli atılacaktır” şeklinde yer veriliyor. Bu vurguyla Atatürk’ün Van’a kurulmasını istediği üniversitenin başka bir şehre kurulacağının ilk mesajı veriliyor. 

27 Temmuz 1951’de Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’nın talimatıyla İstanbul Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi temsilcilerinden oluşan on beş kişilik bir heyet, Doğu Üniversitesinin kurulacağı yeri sözde  incelemek üzere bölgeye geliyor. Yurtdışından yabancı bir ismin bulunmadığı heyet Bingöl, Muş, Bitlis, Van, Siirt, Diyarbakır’da incelemeler yapıyor. Heyette bulunan Atatürk’ün manevi kızı öğretmen, sosyoloji profesörü ve Cumhuriyetin ilk tarih profesörlerinden olan Prof. Dr. Ayşe Afet İnan üniversitenin Ahlat’ta kurulmasını teklif ediyor. Heyet, Doğu Üniversitesi’nin fakülte ve enstitülerini Van, Erzurum, Elazığ ve Diyarbakır illerine yaymanın uygun olacağını rapor ediyor.

Doğu Üniversitesi Tetkik Heyeti üyeleri Atatürk’ün düşündüğü esasları, talimatı gerçekleştirerek Van Gölü çevresinde üniversite kurma çalışmalarını sürdürmek yerine Van Gölü’ne yüzlerce kilometre uzakta olan Erzurum Elazığ ve Diyarbakır illerini gündeme getirerek üniversitenin Van’dan kaydırılmasını amaçlayan siyasilerle birlikte hareket ediyor. DP Hükümeti 25 Şubat 1953’te “Doğu Üniversitesi Kuruluş Hazırlıkları Hakkında Kanun” çıkararak Doğu Üniversitesi için bütçeye 2 milyon lira ödenek bırakıyor. Van Gölü kıyısında bulunmayan illerde inceleme yapılmasına başlanılması bölge halkı arasında büyük bir ilgi ve heyecan yaratıyor. Bu illerin milletvekilleri, şehir temsilcileri harekete geçerek üniversitenin kendi illerine kurulması için çalışma ve yaris içine giriyor.  

1953’te Doğu Üniversitesi’nin Van dışında başka bir vilâyette kurulması ile ilgili basında çıkan haberler üzerine Van merkez, Gürpınar ve Başkale DP İlçe Başkanları Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’a telgraflar gönderiyorlar. DP’liler telgraflarında; “Doğu illerinin maddi ve manevi kalkınmasında en büyük rolü oynayacağına inanan büyük Atamızın hayatta iken ele aldığı, maalesef ömrünün vefa etmemesi sebebiyle tahakkuk ettiremeyip vasiyet ettiği Doğu Üniversitesi’nin Van’da kurulması partimiz ve hükümetimiz için büyük bir şeref ve muvaffakiyet olacaktır” ifadeleriyle Atatürk’ün Van Üniversitesi talimatının yerine getirilmesini istiyorlar.

Doğu Üniversitesi’nin yerini tespit etmek için, oluşturulan ikinci bir heyet, öncelikle incelemesi gereken Van’ı ziyaret etmeden Siirt, Muş, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum ve Kars’ta incelemelerde bulunduktan sonra Ankara’ya dönüyor. Heyetin Van’ı yok sayan tavrı Vanlılar arasında derin üzüntü ve tepki  yaratıyor. Bu gelişme Van’da kurulması beklenen üniversitesini  başka ile alınacağı artık açık şekilde anlaşılıyor. Gelişmeleri üzüntüyle izleyen Vanlılar, Atatürk’ün vefatı ile Van’ın sahipsiz kaldığını... Siyasi guçlerinin yetmedigi için üniversitenin başka bir şehre kurulacağını görüyorlar.

BİZİM YERİMİZE SEN AĞLA 

Van Üniversitesi’nin politik oyunlarla Van’dan alınmasına tepki gösteren Vansesi gazetesi 1 Ağustos 1953 tarihli sayısında; “Atatürk’ün yara almayan, yaralanmayan tek eseri ve ideali olarak kalan Van Üniversitesi’nin günün politika oyunlarına alet edilişi, bütün bunların en acısı. Van Üniversitesi’ni kısırlığa mahkûm eden Erzurumlu Milli Eğitim Bakanı’nın (Rıfkı Salim Burçak) eserini ve Vanlıyı nasıl kündeye getirdiğini gör. Bizim yerimize sen ağla ulu Atatürk” ifadelerine yer veriyor.

MENDERES VANLILARA  SÖZ VERİYOR  

Cumhurbaşkanı Celâl Bayar 1 Kasım 1953’te TBMM açış konuşmasında Doğu’da kurulması kararlaştırılan basın ve kamuoyunda “Doğu Üniversitesi” olarak geçen üniversitenin adının “Atatürk Üniversitesi” olduğunu açıklıyor.

Atatürk Üniversitesi’nin Van dışında diğer vilâyetlerde kurulacağını Celal Bayar ve diğer yetkililerce dolaylı şekilde dillendirilmesi üzerine Vanlılar Atatürk’ün direktiflerinden dışarı çıkıldığını görmekten müteessir olduklarını belirterek, Van’da tetkiklerde bulunan Başbakan Adnan Menderes’ten bu durumun düzeltilmesini istiyorlar. Adnan Menderes Vanlılara, Atatürk Üniversitesi ile ilgili olarak; “Atatürk Üniversitesi artık tahakkuk safhasındadır ve Van bu üniversitenin merkezlerinden biri olmaya namzettir” diyor. 

AMERİKALILAR VAN’A ÜNİVERSİTENİN KURULMASINI İSTEMİYOR

Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, ABD Başkanı Dwight Eisenhower’in davetlisi olarak 28 Ocak 1954’te Amerika’yı ziyaret ediyor. Bayar, 27 Şubat 1954’e kadar süren (bir ay) ziyaretinde Amerika Hükümeti’nden Doğu vilâyetlerinde kurulacak olan Atatürk Üniversitesi’nin Amerikan usullerine göre kurulmasına yardım etmek üzere bir eğitim uzmanının görevlendirilmesini istiyor. 3 Ekim 1954’te Amerika’nın Nebraska Üniversitesi’nden Ziraat Uzmanı Prof. Dr. W. V. Lambert, Mühendis Roy M. Green, Halkla İlişkiler Uzmanı Dr. Knute O. Broady, Patoloji Uzmanı Prof. Carl Olson; Türklerden oluşan heyet Van’da incelemeler yapıyor. Heyette yer alan Lambert ; “Van bölgesi hakikaten çok zengin ve tükenmez imkânlara maliktir. Biz, Amerikan dostlarınız size bir parça yardım edebilirsek çok bahtiyar olacağız” ifadelerine yer veriyor. Ama arka olanda Van istenmiyor.

CELAL BAYAR "ERZURUM" DİYOR

Amerikalı profesörler ve Türk bilim adamlarından oluşan heyet Erzurumlu siyasilerin bürokratların yoğun girişimleri ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın talimatıyla Van’dan sonra programda olmamasına rağmen Erzurum’a gidiyor. Atatürk'ün  talimat ve hayalini dikkate almayan heyet üniversitenin Erzurum’a kurulmasının uygun olacağı rapor ediyor. Heyetteki Amerikalıların önerisiyle üniversitenin Van’da kurulması tamamen engelleniyor.

Atatürk’ün talimatlarına uymayan karara tepki gösteren Van halkı, bazı kuruluşlar bir kez daha harekete geçerek Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve hükümet makamlarına, Atatürk’ün talimatını hatırlatan telgraflar çekerek, Atatürk Üniversitesi’nin Van’da kurulması gerektiğini bir  dile getiriyorlar. Ancak her defasında olduğu gibi bu girişimden de sonuç alınamıyor.

23 Nisan 1955’te temelinin atılması planlanan ancak kurulacak yeri siyasilerin bildiği, yurttaşların bilmediği Atatürk Üniversitesi’nin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun merkezi konumunda olan Diyarbakır’da kurulması için Gaziantep, Maraş, Urfa, Mardin, Muş, Bingöl, Bitlis, Hakkâri, Siirt milletvekilleri ortak bir mazbata hazırlayarak ilgililere sunuyor. Bu girişim başarısızlıkla sonuçlanıyor. Atatürk’ün Van’ı modern şehir, kültür kenti yapma talimat ve düşüncesi dikkate alınmayinca Van tarihi bir kayıp yaşıyor. 12 Mart 1955’te Erzurum’un kurtuluşunun 37. yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın başkanlığında yapılan toplantıda Atatürk Üniversitesi’nin Erzurum’da kurulmasına karar verildiği açıklanıyor.

ERZURUM VALİSİ CEMAL GÖKTAN ANLATIYOR;

"Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri zamanında hazırlanan Doğu Üniversitesinin Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı, 25.2.1953 tarihinde 6059 sayıyla kanunlaştı. Bir süre sonra Prof.Dr. Rıfkı Salim Burçak’ın Milli Eğitim Bakanlığı sırasında 10.3.1954 tarih ve 6373 sayılı Kanun’la Doğu’da kurulması kararlaştırılan Üniversiteye “Atatürk Üniversitesi” adı verildi. Bu kararla birlikte Amerikan İktisadi Kalkınma Teşkilatı’ndan yardım sağlamak üzere, zamanın hükümeti Amerika Birleşik Devletleri ile temasa geçti.

Bu bağlamda Washington’daki ilgililerle bizzat görüşülerek iş birliği konusunda anlaşma sağlandı. Bu anlaşma gereğince mali ihtiyaçları Amerika tarafından karşılanan Nebraska Üniversitesi’nden bir grup, ilk incelemeleri yapmak üzere 1954 Temmuz ayında Türkiye’ye geldi. Albin T. Anderson, J.O Keller, M.L Baker ve S.A. Smith’ten oluşan grup, Amerika’daki “Land Grand” tipi üniversiteleri örnek alarak Atatürk Üniversitesi’nin kurulmasıyla ilgili tavsiye ve tekliflerini 10 Ağustos 1955 tarihli bir raporla bildirdi. Nebraska Grubu’nun teklifleri kabul edildi ve yeni kurulacak üniversiteye kaynak temin edilmesi kararlaştırıldı. 1954 sonbaharına gelindiğinde Ankara’da kurulacak bir üniversite ile Atatürk Üniversitesini kapsayan ilk proje anlaşması imzalandı.

Bundan sonra Atatürk Üniversite’nin kurulmasını planlamak ve gerçekleştirmek üzere bir Türk-Amerikan Karma Komitesi kuruldu. Tüm bu gelişmelerden sonra da, nihayet12 Mart 1955’te Erzurum’un Kurtuluşunun 37.yıl dönümü kutlanırken Hükümet, kurulacağını ilan ettiği üniversitenin “Atatürk Üniversitesi” adını alacağını artık resmen tüm yurda ve Erzurumlulara müjdeledi. Bu komite, 1955-1957 yılları arasında üç yıl süreyle çalışarak üniversite Kanun Tasarısı’nı hazırladı. Bu Tasarı, 31.5.1957’de 6990 sayı ile Büyük Millet Meclisi’nde kanunlaştı ve Resmi Gazetede yayımlanarak 7.6.1957 tarihinde yürürlüğe girdi.Böylece Atatürk Üniversitesi 7 Haziran 1957 tarihinde resmen kurulmuş oldu.”,

ÜNİVERSİTENİN ALINMASI YETMEDİĞİ GİBİ BİR DE ALGI YARATILIYOR

Erzurum’da üniversitenin kurulacağı 350 dönümlük bir arazi toplam 5 milyon lira karşılığında istimlak ediliyor. Atatürk Üniversitesi’nin temeli 1957’de atılıyor. 17 Kasım 1958’de Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes, çok ilginçtir Amerika Büyük Elçisinin katıldığı törenle Erzurum Atatürk Üniversitesi açılıyor. Açılışta ABD Büyükelçisinin yer alması ise projenin arkasında Amerika’nın olduğu iddialarını güçlendiriyor. 

Demokrat Parti, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes’in Vanlılara verdikleri Van Üniversitesi kurma sözleri Amerikalı heyetin katkısıyla havada kalıyor. Atatürk Üniversitesi’nin resmi internet sayfasında üniversite kuruluşu anlatılırken Atatürk’ün konuşmasına yer veriliyor ancak özellikle vurguladığı ,“Van Gölü kıyılarının en güzel bir yerinde” cümlesi nedense yer almıyor. Atatürk’ün ölümü sonrası Van’ın üniversite hakkı, Modern Van şehri kurulması projesi politik oyunlarla adeta gasp ediliyor. 

VAN AMERİKA VE DP POLİTİKASINA YENİLİYOR

Üniversite Erzurum’a kaydırılması sonrası kötü niyetli bazı kaynaklar; “Vanlılar üniversite alanı için istimlâk edilecek  yüksek bedel istediler, yer vermediler.  Van’a kurulacak üniversite Erzurum bedelsiz arsa verdiği için Erzurum’a kuruldu” şeklinde Vanlıları itham eden, suçlayıcı algı yaratıyorlar. Oysa bu iddia uydurmadır, yalandan ibarettir. Erzurum’da üniversite için yer istimlakı yapan irade Van’da üniversite yeri için istimlak yapamaz mıydı? Elbette yapabilirdi. Dolaysıyla Vanlılar suçlamaya çalışan bu ifadeler şehir efsanesidir. 

TERCİH BİLİNÇLİ YAPILMIŞTIR 

DP Hükümeti siyasi nedenlerle üniversiteyi bilinçli hem de planlı bir şekilde Van’dan Erzurum’a kaydırmıştır. Ülkemizle, bölgeyle ilgili uzun vadeli emperyalist projeleri olan Amerika Van’a üniversite kurulmasını yani doğuda aydınlanmayı, kalkınmayı DP Hükümeti eliyle engellemeyi başarıyor. Özetle Van’da üniversite kurulmasınınuygun bulmaması emperyalist politikasının bir soncudur. Atatürk yaşasaydı Van Üniversitesi ve Modern Van Projesi hayata geçmiş olacaktı.

MÜCADELE DEVAM EDİYOR

Bu haksızlıklara karşın Vanlıların üniversite kurma mücadelesi hiç durmuyor. Yıllar süren mücadele kuşaklar boyu devam ediyor. 1974'de dönemin Van belediye başkanı Tayyar Dabbağoğlu tarafından Van’a Üniversite Kurma Derneği kuruluyor. Dernek yönetimi Devlet Başkanı Kenan Evren’in sınıf arkadaşı olan Vanlı İzzettin Sarımurat’ın aracılığı ile 21 Mart 1981 günü Van’a üniversite açılması konusunda Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nden randevu alınıyor. Devlet Başkanı Kenan Evren ile görüşen dernek başkanı Dr. Özçelik Okayer, Dt. Sadettin Özok, İzzettin Sarımurat ve Yıldız Sarımurat yapılan görüşmede Van’a üniversite kurulması sözünü alıyor.  Evren, Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı nedeniyle Van’a üniversite kurulması talimatını vererek Van’ın üniversite özlemi  uzun yıllar sonra gerçekleştiriyor.Bu görüşmede kurulacak üniversitenin adının Atatürk’ün doğum yıl dönümüne denk gelmesi nedeniyle “Yüzüncü Yıl Üniversitesi” olması kararlaştırılıyor.

ATATÜRK'Ü ÖLÜMÜ VAN'I NASIL ETKİLİYOR?

Atatürk’ün talimatı gerçekleştirilerek Van Üniversitesi 1940’larda kurulmuş, Modern Van Projesi hayata geçirilmiş olsaydı;

BİR: Van Üniversitesi İstanbul, Ankara üniversitelerinden sonra açılan üçüncü üniversite olacaktı. Türkiye’nin en doğusu ile en batısı arasında eğitim, kalkınma ve gelişmişlik farkı giderilerek sosyal denge kurulacaktı.

İKİ: Bölgeyle ilgili siyasi projeleri olan ülkelerin emperyalist senaryoları sonuçsuz kalacaktı.

ÜÇ: Van ve çevresinin dünya çapında bilim insanları, eğitimli iş adamları, tanınmış sanatçıları, edebiyatçıları, bilgi birikim sahibi saygınlığı olan entelektüel siyasetçileri olacaktı.

DÖRT: Van Üniversitesi 1940’larda açılmış olsaydı, okuryazar oranı yanında yüksek eğitim gören insan sayısı ile Van ve çevresi kültür eğitim şehri olacaktı.

BEŞ: Atatürk Üniversitesi Van’da açılmış olsaydı, Van planlı gelişip büyüyerek Gaziantep, Eskişehir, Samsun gibi planlı, daha yaşanılabilir çağdaş bir kent olacaktı.

ALTI: Van Üniversitesi Atatürk’ün düşündüğü yıllarda eğitim öğretime başlasaydı, Van estetikten yoksun yapılaşmaya, plansız imara ve betonlaşmaya kurban edilmeyecekti.

YEDİ: 1930’lu yıllarda Van’ın ve bölgenin sorunlarının eğitimle çözülebileceğini gören Atatürk’ün ilerici hedefleri hayata geçirilmiş olsaydı bugün bölgemizde yaşanan sosyal ve ekonomik sorunlar büyük ölçüde olmayacaktı.

SEKİZ: Van Üniversitesi erken dönemde bölgeye bilimin ışığını saçmaya başlasaydı Van Gölü kirlenmeyecek, Van’ın doğal ve kültürel değerleri erozyona uğramayacak, şehir zevksiz, özensiz, çirkin görünümde olmayacaktı.

DOKUZ: Van Üniversitesi ihtiyaç duyulduğu dönemde Van’da kapılarını açmasına engel olunmasaydı beyin ve sermaye göçü yaşanmayacak yöre insanının kentle bağları, Vanlılık ruhu güç kazanacaktı.

ON: Van Üniversitesi planlı kalkınmanın başladığı yıllarda ilk orta ve yüksekokullarıyla eğitime başlamış olsaydı uygarlıkların derin izlerini taşıyan Van marka kent olacaktı.

ONBİR: 1915 sonrası Yeni Van’ın kuruluş dönemlerinde kültür kenti Van projesi gerçekleştirilmiş olsaydı Van hayvancılık, turizm, tarım, sanayide kalkınmış cazibe merkezi olacaktı.

ONİKİ: Her alanda yetmiş nitelikli insan potansiyeline sahip olan Van, niteliksiz ellere teslim edilmemiş olacaktı.

Türkiye ile birlikte Doğu ve Güneydoğu’nun kalkınmasını, gelişmesini eğitimle, bilimle gerçekleştirmeyi düşünen, bu anlamda Van’a çok özel bir önem ve değer veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, saygıyla, şükranla ve özlemle anıyoruz.

Kaynak: HABER MERKEZİ