ŞEHRİVAN SÖYLEŞİ: FATMA NUR POLATCAN-ZENÜN YEŞİL

Van’da bulunan ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin önemli eğitim merkezlerinden biri olan Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin (YYÜ) yanı sıra kentte şehirde ikinci bir üniversite kurulması gerektiğine dair talepler uzun süredir dillendiriliyor. Birçok ilde birden fazla devlet ve vakıf üniversitesi kurulurken Van’da da son 20 yılda bu fikir sıkça tartışılıyor. Bir dönemler Zehra Üniversitesi adında bir üniversite kurulması çalışmalarının da yapılırken bu proje son anda iptal edildi ve kentte büyük bir hayal kırıklığı yaşattı. Kentte yeni üniversitelerin olması gerekti konusu tartışılırken bu tartışmaların gölgesinde Van’da 88 yıllık bir üniversite projesi daha gündeme geldi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 1937 yılında ortaya koyduğu Van’da üniversite kurma hayali, 88 yıl sonra akademik çalışmalar ile yeniden gündeme geldi. Atatürk’ün “site üniversitesi” modeliyle planladığı proje, Van’ın eğitim ve kültür merkezi olmasını hedeflerken Şehrivan’a o projenin detaylarını çalışmayı yapan isim olan Dr. Onuz Semiz ile görüştü. İşte o projenin detayları…

ATATÜRK’ÜN 88 YIL ÖNCE VAN’DA KURMAYI HAYAL ETTİĞİ ÜNİVERSİTE

Atatürk, 1937 yılında TBMM açılış konuşmasında ilk kez doğuda bir üniversite kurulmasının önemine dikkat çekmiş ve bu projeyi Van’da hayata geçirmeyi planlamıştı. Proje kapsamında modern bir şehir kurma vizyonu taşıyan “site üniversitesi” modeli, içerisinde ilkokul, ortaokul, lise ve sosyal yaşam alanlarını barındıran geniş kapsamlı bir eğitim kompleksi olarak düşünülmüştü.1938 yılında Maarif Vekili Saffet Arıkan başkanlığında bir heyet, Van’da incelemelerde bulunmuş, ancak Atatürk’ün vefatı ve II. Dünya Savaşı gibi gelişmeler nedeniyle proje hayata geçirilememişti. Daha sonra bu hayal, 1957’de Erzurum’da kurulan Atatürk Üniversitesi ile Doğu Anadolu’ya ulaşmıştı.

Van’da bir üniversite kurulması fikri ne zaman ortaya çıktı?

Van’da üniversite kurulması fikrinin temelleri, XX. yüzyılın ilk çeyreğine dayanmaktadır. Özellikle, Doğu Anadolu’da Umum Müfettişlik görevi de yürütecek olan Tahsin Uzer’in Van valiliği döneminde, Said Nursi’nin üniversite benzeri bir eğitim kurumu açma düşüncesine olumlu yaklaştığı bilinmektedir. Said Nursi, bu kurumu Van’ın bir köyünde açmak istemiş, ancak Edremit sınırında, Van Gölü yakınlarında kurulmasına izin verilmiş ve hatta ödenek bile tahsis edilmiştir. Ancak, dönemin ekonomik ve siyasi özel koşulları nedeniyle süreç tamamlanamamıştır. Daha sonra TBMM’de Kayseri mebusu Alim Efendi’nin de “Medretüzzehra” adında bir medresenin açılması teklifi gündeme getirilmiştir; fakat bu girişimlerin, modern üniversite anlayışından ziyade dini ağırlıklı eğitim kurumları şeklinde tasarlandığı düşünülmektedir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Van’da üniversite kurma hayali ne zaman ve nasıl şekillendi?

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte eğitim alanında büyük atılımlar gerçekleştirilmiş, ilköğretim ve ortaöğretimde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. 1930’lu yıllarda artan yükseköğretim ihtiyacı ve doğuda üniversite kurulması fikri, kamuoyunda tartışılır hale gelmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, bu fikri ilk kez 1937’de TBMM’nin yasama yılı açılışında dile getirmiş; ancak konunun 1936’dan itibaren basında zaman zaman tartışıldığı görülmektedir. Böylece, Atatürk’ün açıklaması, olgunlaşan bir fikrin resmi gündeme taşınması olarak değerlendirilebilir.

Van Üniversitesi için herhangi bir resmi adım atıldı mı?

Atatürk’ün ilgili konuşmasının hemen ardından, dönemin hükümeti konuyla ciddi biçimde ilgilenmiştir. Maarif Vekili Saffet Arıkan, Maarif Yüksek Tedrisat Umum Müdürü Cevat Dursunoğlu, İlk Tedrisat Umum Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Güzel Sanatlar Akademisi’nden Mimar Arif Hikmet Holta, Hususi Mektepler Müdürü ve Kalem-i Mahsus Müdürü Nihat Adil Erkmen ve Abidin Özmen gibi isimlerden oluşan bir heyet kurulmuş; bu heyet, 30 Haziran 1938 tarihinde Diyarbakır’dan Kars’a kadar doğu vilayetlerinde incelemeler yapmış, Van’da ise 6-11 Temmuz tarihleri arasında çalışmalar yürütmüştür. Başkanlık Cumhuriyet Arşivi’nde konuya ilişkin resmi evrak bulunmazken, sadece İsmail Hakkı Tonguç’un özel arşivinde seyahat sırasında kaleme aldığı 4-5 sayfalık notlar yer almaktadır. Ayrıca TBMM Zabıt Ceridelerinde 1937 ve 1938 yıllarında yapılan meclis açılış konuşmalarında doğu üniversitesi konusuna değinilmiştir. Dönemin basını ise konuyla ilgili en detaylı verileri sunmaktadır.

Van Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nin acı kaybı: Genç öğretmen hayatını kaybetti! Van Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nin acı kaybı: Genç öğretmen hayatını kaybetti!

Atatürk’ün bu üniversite için düşündüğü akademik model nasıldı?

Atatürk’ün hayalindeki üniversite, günümüz modelinden farklı olarak “site üniversitesi” şeklinde tasarlanmıştı. Bu model; içerisinde ilkokul, ortaokul, lise, muallim ve öğrencilerin konaklayabileceği yerler; ayrıca çarşı, sinema, tiyatro, gazino ve spor kulüplerinin bulunduğu modern bir kültür merkezi şeklinde planlanmıştı. Amaç, kara ve hava ulaşımının mümkün olduğu mükemmel planlı, modern bir Van şehrinin ilk adımını atmaktı.

Dönemin hükümeti üniversite kurulması için ne gibi çalışmalar yaptı?

Konuya ilişkin bir inceleme heyeti kurulmuş ve 1938 Haziran-Temmuz döneminde yerinde araştırmalar yapılmıştır. Basın, bölgenin imar, kültürel kalkınma ve yetişmiş eleman ihtiyacını vurgulayarak, bu girişimi olumlu karşılamıştır. Atatürk de bu girişimi “Türkiye Cumhuriyeti’nin en mutlu eseri” olarak nitelendirmiş; çağın gerektirdiği nitelikli, millet bilinci gelişmiş bir gençlik hedeflemiştir. Ayrıca Tahsin Uzer, kamuoyunun gündemine doğu üniversitesi fikrini taşıyan ve süreci yakından takip eden önemli isimlerden biri olmuştur.

Üniversitenin fiziki olarak nerede kurulması düşünülüyordu?

Mustafa Kemal Atatürk’ün 1 Kasım 1937 tarihli meclis konuşması öncesinde, üniversitenin Van’da açılacağı öne sürülmüştür. Ancak zaman zaman Erzurum’da açılması da gündeme gelmiştir. Tahsin Uzer, 1937 ortalarında Erzurum Halkevinde yaptığı bir konuşmada, Erzurum öğretmen okulunun üniversiteye dönüştürüleceğini belirtmiştir. Bu karar değişikliğinin temel nedeni, Erzurum’un o dönem Van’a göre ulaşım, eğitim ve imar gibi konularda daha gelişmiş olması ve Van’ın olumsuz koşullarında kompleks bir yapının açılmasının zorluklarıdır. Atatürk’ün “Van Gölü’nün en güzel yeri” ifadesi, bugünkü Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin kampüsünün de bulunduğu konuma işaret eder. İsmail Hakkı Tonguç’un ifadelerine göre, inceleme heyetinin tercihi Diyarbakır ve Van yerine Erzurum yönünde olmuştur.

Üniversitenin kurulmasının önündeki en büyük engeller nelerdi?

Doğu illerinde, imar, eğitim ve sağlık alanında ciddi eksiklikler vardı. Örneğin, Diyarbakır, Urfa, Siirt, Hakkari, Bitlis, Muş ve Van’da toplam ilkokul sayısı yaklaşık 150 iken, bu okulların yarısında sağlıklı eğitim verilemediği gözlemlenmiştir. Sadece bir lise bulunurken, 6 ortaokul ve 2 sanat okulu mevcuttu. Bu durum, üniversiteye yeterli öğrenci teminini zorlaştırmaktaydı. Ayrıca Van bölgesinde malzeme, usta ve işçi eksikliği de önemli engeller arasındaydı. Heyetin toplantısında; ilköğretim ve ortaöğretim okullarının yaygınlaştırılması, köyler ve şehirler arası ulaşımın iyileştirilmesi, sağlık ve bayındırlık faaliyetlerinin artırılması gerektiği vurgulanmıştır.

Atatürk’ün vefatından sonra bu proje için girişimlerde bulunuldu mu?

Atatürk’ün vefatı, Hatay meselesi ve II. Dünya Savaşı gibi iç ve dış gelişmeler, projenin rafa kalkmasına yol açmıştır. Bu dönemde ilgi azalmış; ancak savaşın sona erdiği ve siyasi ortamın normale döndüğü süreçte, konu tekrar gündeme gelmiş, hem yurtiçinde hem de yurtdışında incelemeler yapılmıştır. Sonuç olarak, 1957 yılında Erzurum’da Atatürk Üniversitesi’nin açılmasıyla proje hayata geçirilmiştir.

Van Üniversitesi o dönemde kurulmuş olsaydı bölgeye nasıl katkı sağlardı?

O dönemde kurulmuş olsaydı, Atatürk’ün öngördüğü üniversite; bölgenin eğitim ihtiyaçlarını karşılamada, yetişmiş insan gücü oluşturmada önemli bir rol oynayabilirdi. Bu kurum, özellikle Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerine örnek teşkil edebilecek, bölgedeki gençlerin yetiştirilmesi ve acil eleman ihtiyacının giderilmesi açısından büyük katkı sağlayabilirdi. Ayrıca, bölgenin güvenliği, asayişi ve ekonomik kalkınması üzerinde de olumlu etkileri olması beklenmiştir. Bu üniversitede yetişecek nitelikli kişiler sayesinde doğu bölgesinde okullaşma hızlanabilir, öğretmen, hekim, eczacı ve baytar gibi meslek gruplarının ihtiyacı daha hızlı giderilebilirdi. Ayrıca, bölgedeki sorunlara yönelik daha uygulanabilir politikaların geliştirilmesi mümkün hale gelebilirdi.

Günümüzde Van’da ikinci bir üniversite kurulması mümkün mü?

Atatürk’ün böylesi bir üniversiteyi açmayı düşündüğü dönemin şartlarıyla günümüzün şartları aynı değildir. O dönem ülkenin hemen her yerinde ciddi sorunlar vardı. Bu sorunların başında da özellikle köylerde olmakla birlikte okullaşma ve öğretmen sorunu gelmekteydi. Ayrıca sağlıkçısından hukukçusuna veterinerinden eczacısına, mühendisinden inşaat ustasına kadar her alanda yetişmiş eleman sıkıntısı had safhadaydı. Bu sorunlardan etkilenen bölgelerin başında ise ülkenin doğu kısmı gelmekteydi. Dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk’ün bu tip üniversite kurmak istemesi tabiri caizse bir zorunluluktan kaynaklanmaktaydı. 

“İÇERİSİNDE İLKOKUL, ORTAOKUL VE LİSE KADEMELERİNİN BULUNDUĞU BİR ÜNİVERSİTENİN UYGULANMASININ GEREKLİ OLMADIĞI KANAATİNDEYİM”

Ancak günümüze gelindiğinde yine sorunlarımız ve eksikliklerimiz olmakla birlikte böylesi problemler yumağı içerisinde değiliz. Söz konusu yetersizlikler ise gerekli tedbirlerin, takiplerin ve uygulamaların yapılması ile giderilebilir. Ayrıca çocuklarımız ve gençlerimiz her kademeden okula ulaşabilme konusunda o dönemle kıyaslanamayacak düzeyde iyi durumdalar. Belirttiğim gibi eksiklikler ve sorunlar doğru uygulamalarla giderilebilecek bir düzeydedir. Sonuç olarak içerisinde ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinin bulunduğu bir üniversitenin uygulanmasının gerekli olmadığı kanaatindeyim. Böyle bir üniversite açılmasından ziyade mevcut üniversitelerimizin imkânlarının arttırılmasının, eğitim kalitesinin yükseltilmesine yönelik faaliyetlerin yapılmasının, araştırma projelerine verilen desteklerin daha iyi bir düzeye getirilmesinin hem ülkemizin diğer ülkelerle rekabeti noktasında hem de bölgesel kalkınmanın sağlanması için daha iyi olacağını düşünüyorum.

Makalenizde hangi belgeler, arşivler veya kaynaklardan yararlandınız?

Makalemizin kapsadığı 1936-1938 yılları için söylemek gerekirse Başkanlık Cumhuriyet Arşivi’nde ve diğer arşivlerde yaptığım taramalarda resmi makamlar tarafından hazırlanmış herhangi bir belge tespit edemedim. Sadece İsmail Hakkı Tonguç’un özel arşivinde, heyet incelemeleriyle ilgili kaleme aldığı rapora ulaşmak mümkün olmuştur. Bu konunun anlaşılması noktasında en değerli kaynağın dönemin basını olduğu görülmektedir. Ayrıca TBMM Zabıt Ceridelerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün bu konu hakkında yaptığı konuşmalara ulaşılabilir. Ayrıca özellikle Mustafa Kemal’in yakın çevresindeki kişilerin hatıratları da konu hakkında birtakım bilgiler sunmaktadır.

Bu konuda yapılan akademik çalışmalar yeterli mi, yoksa daha fazla araştırmaya ihtiyaç var mı?

Daha önce Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığı dönemde konu hakkında yapılan tartışma ve faaliyetleri kapsamlı bir şekilde ele alan bir çalışmanın tespit edilememesi, benim çalışmamın çıkış noktasıdır. Bu çalışma ile 1936-1938 yılları arasında doğuda üniversite kurulmasının kamuoyunda tartışıldığı, heyet kurularak incelemelerde bulunulduğu tespit edilmeye ve süreç detaylandırılmaya çalışılmıştır. Ancak Atatürk Üniversitesi ile sonuçlanan süreci, diğer bir ifadeyle Atatürk’ün vefatından sonraki gelişmeleri etraflıca inceleyen önemli çalışmalar bulunmaktadır. Bu minvalde ilk bahsedilecek eser, Abdülaziz Kardaş tarafından kaleme alınan “Demokrat Parti İktidarı Döneminde Doğuda Bir Üniversite Kurma Çalışmaları” başlıklı makalesidir. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tarih Bölümü’nde görev yapan hocamızın bu çalışmasını naçizane olarak kıymetli bulduğumu söylemek isterim.

Yücel Namal ve Hasan Karakuzu tarafından hazırlanan “ Türkiye’de Üniversite Açma Politikasına Bir Örnek: Doğu Üniversitesi Fikrinden Atatürk Üniversite’ne adlı çalışma da değerli eserlerden bir diğeridir. Söz konusu bu çalışmaların değerleri yadsınamaz olmakla birlikte her çalışma konusunun farklı açılardan tekrar incelenmesinin sürecin daha iyi anlaşılmasına, değerlendirilmesine ve analiz edilmesine yardımcı olacağı kanaatindeyim. Ancak söz konusu süreci; güvenlik, ekonomi, sosyal ve kültürel açıdan ele alan çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Muhabir: FATMA NUR POLATCAN-ZENÜN YEŞİL