ŞEHRİVAN ÖZEL – Van’ın Gevaş ilçesi sınırlarında bulunan Akdamar Adası’ndaki Akdamar Kilisesi’nin adıyla ilgili şimdiye kadarki tüm hikayeleri değiştirecek bir çalışma paylaşıldı. İşte Akdamar Adası’nın gerçek ismi ve anlamı…

Van’ın sahip olduğu en önemli tarihi yapılardan biri olan Akdamak Kilisesi ile ilgili şimdiye kadar duyulmamış bir isim değerlendirmesi yapıldı. Yazar Sevan Nişanyan yayın yaptığı bir Youtube sayfasında Akdamar Kilisesi’nin adıyla ilgili yıllardır anlatılan bir ezberi bozarak adanın adının aslında bilinen şekliye Ah Tamara hikayesinden gelmediğini söyledi.

NİŞANYAN: AKDAMAR İSME 1940’LARDA İCAT EDİLEN BİR İSİM!

 Pazar Sohbeti adıyla yayın yaptığı bir programda eşi İra Tzourou’nun araştırma yaptığı kendisinin de derlediği bir isim hikayesinden bahseden yazar Sevan Nişanyan, çok çarpıcı bir değerlendirme paylaştı. Bu zamana kadar hep adadaki keşişin kızı ile bir çobanın aşkından doğduğu ifade edilen Akdamar ismiyle ilgili araştırmanın detaylarını paylaşan Nişanyan, dikkat çekecek o hikâyeyi şöyle paylaştı; “Van’daki kiliseye Akdamar deniliyor biliyorsunuz. Ama bu isim 1940’larda icat edilen bir isim. 1980’den sonra, askeri rejim zamanında da resmen benimsendi. Adanın adı Türk vatan millet ideolojisi kapsamında Akdamar olarak düzenlendi. Adanın adı çok eski tarihten beri Akhtamar’dır. Yumuşak g’nin yumuşak olmayan haliyle yazılan şekliyle yani. Bu isim en erken ne zaman geliyor diye biz bir süre araştırdık. Daha önce de ilgilenmiştim bu konuyla.

EL YAZMASI METİNDEKİ DİKKAT ÇEKİCİ DETAY…

Nişanyan sözlerini şöyle sürdürdü; “4. veya 5. yüzyılda yazılmış olan Bizanslı Faustus vakayinamesi vardır. 336 senesinde vuku bulan bir hadise dolayısıyla adadan söz ediyor ve adanın adının yine Akhtamar olarak anıldığını belirtiyor. Genel kabul edilen tez bu. Yalnız metni dikkatli okuyunca, metnin yine el yazması öyküsünü inceleyince oradaki Akhtamar adı bir hayli sonradan muhtemelen 17. Yüzyılda veya ondan bir süre önce 15’inci yüzyılda eklenmiş bir açıklama. Orijinal metin adadan söz ediyor. ‘Ki Akthatamar adı verilir’ gibi bir pasaj eklenmiş. Adanın tarihte ciddi bir rol oynaması 908 yılından hemen sonra oluyor.”

Akdamaradasi

“AKDAMAR ADASI MÜSLÜMANLARIN DESTEĞİ İLE İNŞA EDİLİYOR”

“908 yılında Van yöresinin egemeni olan Gagik Arzruni, -bir Ermeni Prensi, emir unvanını kullanan bir hükümdar- Müslümanların da desteği ile, yani Azerbeycan Emiri Yusuf bin Ebu’s Sac’ın desteği ile kendini kral ilan ediyor. Güvenlik açısından stratejik öneme sahip adada kendine bir saray ve manastır inşa etmeye karar veriyor. İnşaat 915 yılında başlıyor, 921 senesinde tamamlanıyor. Ve bu inşaatın kentin yerinin seçilmesi, işçilerin çalıştırılması, taşın satın alınması, manastırın inşası o tarihte çok ayrıntılı olarak kaydedilmiş. Akhtamar olarak geçiyor adanın adı.”

Bakan Tunç çözülemeyen Narin Güran soruşturmasındaki son durumu açıkaldı! Bakan Tunç çözülemeyen Narin Güran soruşturmasındaki son durumu açıkaldı!

NİŞANYAN: AKHTAMAR ERMENİCE BİR ANLAMI BİR ŞEY DEĞİL!

“Akhtamar Ermenice bir anlamı olan deyim değil. Bu isim adaya neden verildi? Bilinen bir konu değil. Ama 10. yüzyılda Türkçe veya Yunanca gibi dillerin bölgede kullanılma ihtimali yok. Haliyle Akhtamar adı iki temel dil kuralından söz etmeyi gerektiriyor. Bir kere yabancı dillerden Ermeniceye alınan li sesi ğı’ya dönüşür. Her zaman bu böyle. İkincisi kalın ‘t’ ya Yunanca ‘seta’ya ya Arapça kalın Tı’ya karşı gelir. Arapça olma ihtimali var mıdır? Al Tamar Arapça ‘hurma’ demek. Peki Tamara adlı bir prenses vardı da yüzerken boğuldu da öyküsüne ne diyeceğiz? Tamar Ermenice de yaygın bir kadın adı. Yalnız tarihi kaynaklara bakıyoruz, Acharian’ın isimler sözlüğüne bakıyoruz ki 4 bin sayfalık fantastik bir eserdir Ermenice’de bu adı kullanan ilk kişi Akhtamar şehrini ve manastırını yaptıran Kral Gagik’in eşidir. Bu bir tesadüf olabilir mi?”

Images-26

“TAMAR ARAPÇA BİR İSİM”

“Adam bir şehir, bir başkent inşa ediyor ve seçtiği isim karısının adı. Daha önce de Ermenilerde duyulmamış bir isim bu Tamar. ‘Tamar’ Arapça bir isim. Peki o tarihlerde Arapça bir isim kullanmaları mümkün müydü? Son derce mümkündü. Çünkü o tarihte kraliyet hanedanından ve bölgedeki hepsinden Ermenice ve Arapça çift adı var. Gagik’in dedesinin adı Ebul Abbas. Büyük amcası, babasının amcası Ebu Cafer. Babası gençliğinde uzun süre Bağdat’ta rehine olarak tutulmuştu. Saray rehinesi olarak tutulmuştu. Bir Arap Saray kültürünün parçası olarak yetiştirilmişti. Babasının ölümünden sonra tahtı bir süre gasp eden akrabaları var. Gagik Abu Mervan.”

“AKDAMAR ADASI’NIN İSMİ AL TAMAR”

“Kraliçenin de unvanı ‘Mılke’, yani Melike. Arapça. Gagik’in küçük oğlunun da adı Hamazasp Ebu Sahla. Yani çift adı var, Arapça ile birlikte. Akdamar Adası’nın adı anladığım kadarıyla El Tamar. Ermenicede de Akhtamar. Yani Hurma adını taşıyan kraliçenin adı. Boğulmamış, bir şey olmamış. Gayet müreffeh bir yaşam sürmüş. Bu Fatih Altaylı’nın sahibi olduğu Yedi Kilise var ya, oradaki o Varak dağının manastırını ilk inşa eden Melike hanımdır. Melike’ye ait olduğu sanılan bir kadın portresi de Akdamar Kilisesi’nin üstünde kabartma olarak da mevcut. Böyle bir çalışma yaptık.”

Muhabir: VEYSEL İZGİ