Bu yılki vergi artışlarının bütçeyi düzeltmek için yapıldığını belirten Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KDV ve ÖTV'de bir daha artışa gidilmeyeceğini söyledi. Şimşek, "Vergi artışları tekrarlanmayacak, gelecek sene sistemden çıkmış olacak. KDV, ÖTV gibi enflasyonu yükselten vergi artışları tekrarlanmayacak" dedi.
"GELECEK SENE SİSTEMDEN ÇIKACAK"
Bakan Şimşek, "Bütçeyi düzeltmek için KDV, akaryakıtta ÖTV gibi enflasyonu artıran vergi artışlarına gittik. Bu vergi artışları tekrarlanmayacak, gelecek sene sistemden çıkmış olacak. KDV, ÖTV gibi enflasyonu yükselten vergi artışları tekrarlanmayacak" dedi.
Bakan Şimşek'in açıklamaları şöyle:
Büyüme, güçlü ve her ne kadar önümüzdeki dönemde yavaşlama ihtimali varsa da 2023'e ilişkin OVP'deki öngörülerimizle paralel gidiyor. Programda biz 4,4'lük bir büyüme öngörmüştük. Büyümenin beklenenden yüksek çıkması olumlu, dengelenme olumlu ama bu yeterli değil. Önümüzdeki dönemde büyüme bir miktar yavaşlayacak, buna hazırlıklı olmak lazım. OVP ile yüksek sürdürülebilir büyüme patikasına girmeyi başaracağız.
"HEDEFİMİZ BU SENE ENFLASYONU KONTROL ALTINA ALMAK"
Orta Vadeli Programımız kamuoyu ile eylül ayında paylaşıldı. Aslında biz fiilen uygulamasını hazirandan itibaren başlatmıştık. Orta Vadeli Programın bir kaç önemli bileşeni var. Bir kaç tane de önemli hedefi var. Birinci bileşen dezenflasyon programı. Yani enflasyonu önce kontrol altına alıp daha sonra tek haneye indirecek bir program. Orta Vadeli Programın en önemli bileşeni fiyat istikrarıdır. Fiyat istikrarından kastımız enflasyonun düşürülüp tek hanede tutulmasıdır. Burada hedefimiz bu sene enflasyonu kontrol altına almak. Gelecek sene sonu yüzde 34'e indirmek. Daha sonraki 2025 ve 2026 sonunda da tek haneye düşürmek. En önemli bileşen bu. Bunun için para politikasında bir rasyonelleşmeye gittik. Yani iç talebi daha makul bir düzeyde tutmak için bozulan fiyatlama davranışlarını düzeltmek için bir para politikasında iyileştirmeye gittik. Merkez Bankası burada gerekeni yapıyor.
"BU SENE BÜTÇE AÇIĞI OVP'DE ÖNGÖRÜLENDEN DÜŞÜK OLABİLİR"
İkinci olarak maliye politikası ayağında bizim depreme rağmen bir mali disiplini tesis etme çabamız var. Türkiye'nin aslında mali disiplin noktasında duruşu hükümetlerimiz döneminde çok güçlü. Son 20 yıla bakarsanız bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2,4. Bu sene depremin etkisiyle Orta Vadeli Programda bu açığın yüzde 6,4'e kadar yükselmesi ihtimalini öngördük. Programı yaptıktan sonra özellikle gelir performansımız çok daha güçlü ayrıca biz tabiki harcamalarda da çok tutumlu davranıyoruz. İkisinin bileşeni olarak çok büyük ihtimalle bu sene bütçe açığı Orta Vadeli Program'da öngörülenden biraz daha düşük olabilir. Bu da önemli bir hedef.
"REFORMLARLA TÜRKİYE'DE TASARRUFU ARTIRMAYI HEDEFLİYORUZ"
Üçüncü hedef yapısal dönüşüm yani yapısal reformlar. Reformları yaparak Türkiye'nin rekabet gücünü artırmak istiyoruz. Reformları yaparak Türkiye'de verimliliği artırmak istiyoruz. Reformlarla Türkiye'de tasarrufları artırmak istiyoruz. İstihdamı artırmak istiyoruz. Ama önemli bileşenlerden bir tanesi yeşil dönüşümdür. Diğer bir tanesi dijital dönüşümdür. Dolayısıyla Türkiye'nin yapısal dönüşümü yani yapısal reform gündemi de Orta Vadeli Program'ın en önemli üçüncü bileşeni. Peki bu programın hedefleri ne? Tek haneli enflasyon bu çok önemli. Çünkü tek haneli enflasyon kalıcı refah artışının ön koşuludur. Basit bir örnek vereyim; 90'lı yıllara giderseniz büyümemiz çok düşük, enflasyon düşük ve çok oynak. 2000'li yıllara geldiğiniz zaman büyüme 90'lı yılların iki katına çıkıyor. Neden? Çünkü enflasyon tek haneye düşürülmüş ve oynaklık azaltılmış. İş alemi önünü görebiliyor. Bu çok değerli bir şey. Dolayısıyla enflasyonun tek haneye düşürülmesi ana hedef.
"REZERVLERİ DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ"
Diğer bir hedefimiz rezervlerin güçlendirilmesi. Yani Türkiye'nin uluslararası rezervlerini daha da güçlendireceğiz. Amacımız geniş anlamda rezervlerin vadesi 1 yıldan az olan dış borçlarına oranını 1'e doğru yükseltmek. Şu anda 0,84 civarındayız yükselmiş durumda. Ama biz bunu 1 düzeyine çıkarmak istiyoruz. Kısa vadeli borçların çok üzerine çıkartmak istiyoruz.
"KUR KORUMALI KOŞULLUK YÜKÜMLÜLÜKTÜR DEVLET İÇİN"
Diğer bir hedefimiz burada kur korumalıdan çıkış. Çünkü kur korumalı bir koşullu yükümlülüktür devlet için. Yani bunun zamanla bitirilmesi gerekiyor. Buna yönelik çalışmalarımıza başladık. Kur korumalıda da azaltılması noktasında ilerleme sağlıyoruz. Bu konuda da önümüzdeki dönemde ilave adımlar atabiliriz. Dolayısıyla programın ana hedeflerine baktığınız zaman şunu kastediyoruz; Yüksek sürdürülebilir büyüme yani daha çok istihdam, daha dengeli büyüme. Bununla birlikte de makrofinansal istikrarın sağlandığı bir ortam. Rezerv birikimi o noktada devreye giriyor, fiyat istikrarı o noktada devreye giriyor.
"TÜRKİYE ŞU AN KUR OYNAKLIĞININ EN DÜŞÜK OLDUĞU ÜLKELERDEN BİRİ"
Rezervlerimiz güçlendi. Bakın Türkiye'nin rezervleri mayıstan bu yana 36 milyar dolar arttı. Dolayısıyla güven olmazsa, kaynak girişi olmazsa 36 milyar dolarlık rezerv artışı mümkün değil. Diğer bir husus kur oynaklığı. Yani bir aylık opsiyonların ima ettiği bir kur oynaklığı diye bir konsept var. Kur oynaklığı mayıs ayında neredeyse yüzde 57 civarındaydı. Kasımda bu 8'in altına düştü. Yani kur oynaklığı bir bant olsa gelişmekte olan ülkeler için Türkiye şu anda kur oynaklığının en düşük olduğu ülkelerden bir tanesi haline geldi. Hangi göstergeye bakarsanız bakın bu programa güven var, bu programa ilgi var, kaynak girişi var.
"KAYNAK GİRİŞİ 2024 İKİNCİ YARIDAN İTİBAREN ARTACAK"
Türkiye'ye kaynak girişi 2024 ikinci yarıdan itibaren artacak çünkü küresel finansal koşullar daha elverişli hale gelecek. Türkiye'ye kaynak girişi arttı, bankaların yurt dışı borçlarını çevirme oranı ocak-mayısta yüzde 96'ydı, haziran-eylülde yüzde 142'ye çıktı. Kaynak akışı başladı ve güçlü; 2024 ikin civarından itibaren güçlenerek artacak. Enflasyonu tek haneye düşürme çabası doğrudan yabancı yatırımı da olumlu etkileyecek.
"YÜZDE 40'A KADAR VERGİ İÇİN YETKİ ALINIYOR"
Yüzde 40'a kadar vergi için yetki alınıyor. Yüce Meclis'ten Cumhurbaşkanı'na yetki alınıyor, bu olacağı anlamına gelmiyor. Liralaşmayı desteklemek için piyasa koşulları el verdiğinde vergiyi kullanıp bu sürece katkıda bulunabiliriz. Zamanlama olarak doğru olduğuna inanmıyorum. Önümüzdeki dönemde oturup daha adil vergi sistemi konusunda ciddi adımlar atacağız. Kamu harcamalarını nasıl verimli alanlara kanalize edebiliriz, tasarruf harcamamak değildir aslında kamuda. Tasarruf kaynakların doğru alanlara yönlendirilmesidir. Gereksiz harcamaların da kaldırılmasını içeriyor. Türkiye'nin altyapısına yatırım yapacağız. Şu anda yüzde 40 vergi getirmiyoruz, piyasa koşullarına bakacağız. Liralaşmanın ana motoru para politikasındaki rasyonelleşmedir. Liraya güveni portföyde daha ağırlıklı TL tutmanın yolu tabi ki para politikası üzerinden geçiyor. Burada bir yıl sonraki enflasyonu çıpalayacak yapı içinde gidiyoruz."