12-18 Mart haftası, takvim yapraklarında sıradan bir zaman dilimi gibi görünse de, aslında Türk milletinin hafızasında derin izler bırakan, vatan sevgisinin, kahramanlığın ve milli birlik ruhunun sembolü olan olayların yıldönümünü barındırır. Bu hafta, İstiklal Marşı'nın kabulüyle başlayan, Çanakkale Zaferi'nin destansı öyküsüyle taçlanan ve Mehmet Akif Ersoy'un vatan sevgisiyle yoğrulmuş dizeleriyle yankılanan bir haftadır. İstiklal Marşı, bir milletin bağımsızlık ve özgürlük iradesinin en güçlü ifadesi olarak tarihe kazınmıştır. Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı bu eşsiz eser, milli mücadelenin en çetin döneminde, umutsuzluğun kol gezdiği bir ortamda, milletin yüreğine su serpen bir marş olmuştur. Çanakkale Zaferi ise,  Milletinin kahramanlığının, vatan sevgisinin ve fedakarlığının en büyük nişanesi olarak tarihe geçmiştir. Bu zafer, sadece bir savaşın kazanıldığı bir yer değil, aynı zamanda bir milletin yeniden doğduğu, küllerinden yeniden yükseldiği bir yerdir.

12 Mart 1921 tarihi, Milletimizin bağımsızlık ve özgürlük iradesinin en güçlü ifadesi olan İstiklal Marşı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildiği gündür. Bu tarih, milletimizin tarihinde dönüm noktalarından biridir. Milli Mücadele'nin en çetin döneminde, umutsuzluğun kol gezdiği bir ortamda, Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı bu eşsiz eser, milletin yüreğine su serpen bir marş olmuştur. Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nı yazma süreci, milli mücadelenin zorlu şartları altında gerçekleşmiştir. Akif, bu süreçte milletin duygularını, umutlarını ve inancını en iyi şekilde yansıtan bir eser ortaya koymuştur. "Korkma!" haykırışıyla başlayan, "Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal!" dizesiyle taçlanan bu destansı şiir, sadece bir marş değil, aynı zamanda bir milletin varoluş manifestosudur.

İstiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük aşkını, vatan sevgisini ve milli birlik ruhunu en güçlü şekilde ifade eder. Bu marş, milletimizin zorlu şartlar altında bile asla pes etmediğini, bağımsızlık ve özgürlük için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduğunu tüm dünyaya ilan eder. İstiklal Marşı, milletimizin ortak değerlerini, inançlarını ve ideallerini yansıtan bir semboldür. Bu marş, milletimizin her ferdini bir araya getiren, milli birlik ve beraberlik duygusunu güçlendiren bir bağdır. İstiklal Marşı'nın kabulü, milletimizin tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bu tarih, milletimizin bağımsızlık ve özgürlük iradesinin en güçlü ifadesi olarak tarihe kazınmıştır. İstiklal Marşı, milletimizin milli kimliğinin ve değerlerinin en önemli sembollerinden biri olarak sonsuza kadar yaşayacaktır.

18 Mart 1915, sadece bir tarih değil, bir milletin kaderinin yeniden yazıldığı, tarihin akışının değiştiği bir dönüm noktasıdır. Çanakkale Boğazı'nda kazanılan zafer, salt bir askeri başarıdan öte, milletimizin küllerinden yeniden doğduğu, kendi gücüne ve iradesine olan inancını tazelediği bir destandır. Çanakkale, sadece bir savaş meydanı değil, aynı zamanda bir milletin varoluş mücadelesinin sembolüdür. Çanakkale Zaferi, üzerinden geçen bir asra rağmen, hala taptaze bir ilham kaynağıdır. Bu zafer, bizlere vatan sevgisinin, birlik ve beraberliğin, fedakarlığın ve kahramanlığın ne demek olduğunu en açık şekilde gösterir. Çanakkale'de kazanılan zafer, sadece geçmişte kalmış bir olay değil, aynı zamanda geleceğe taşınması gereken bir mirastır. Bu miras, milletimizin her ferdine, zorluklar karşısında asla pes etmemeyi, vatanı için her türlü fedakarlığı yapmayı ve milli birlik ruhunu korumayı öğütler.

Çanakkale ruhu, bugün de bizlere yol göstermeye devam ediyor. Ülkemizin karşılaştığı her türlü zorlukta, bu ruha sarılarak aşılmaz denilen engelleri aşabileceğimizi bilmeliyiz. Çanakkale'de sergilenen kahramanlık, fedakarlık ve vatan sevgisi, gelecek nesillere aktarılması gereken en değerli mirastır. Bu mirası koruyarak, ülkemizi daha güçlü ve müreffeh bir geleceğe taşıyabiliriz.