Van’ın bölgedeki potansiyeli aslında çok büyük.

Sadece biz çok kıymetini bilmiyoruz.

Şöyle dönüp geçmişten bugüne Van neler yaşamış, nelere şahit olmuş diye bir arşiv taraması yaptığınızda içiniz burkuluyor.

Göğsünüze kalıp gibi oturuyor bazı şeyler.

Bu kent yüzyıllar içerisinde bu kadar önemli bir kentken şimdi neden küçük bir köy halinden kurtulamıyor diye...

 

***

Neyse ki şu sıralar güzel şeyler oluyor.

Örneğin Kapıköy.

Onlarca yıllık hayaldi... Belki de çeyrek asırlık... Daha uzun da olabilir.

Ha açıldı, ha açılacak...

Kapıköy’de onlarca kez halaylı, davullu zurnalı açılışa şahitlik ettik yani.

Çok oynadık ama küçük bir Kapıköy’den fazlasını görmedik.

Ama şimdi durum farklı.

Geçtiğimiz günlerde Van’a gelen TOBB başkanının dediği gibi aslında Kapıköy modernize edilmiyor. Yeniden yapılıyor...

Yeni bir Kapıköy inşası var.

Sonra ihracat-ithalatta büyük sıçrama olacak.

Kapıköy’ü kullanan kazanacak, ihracatı-ithalatı bilen kazanacak.

Umarım biz de yıllardır sınırın bekçiliğini yapan, kaçakçılıktan öteye geçemeyen bir kent sakinleri olarak artık bir sınır kapısından faydalanmayı öğreniriz.

Öbür türlü biz yine birilerinin Van’dan büyük paralar kazanmasını izleyeceğiz.

 

***

Elimizdeki önemli bir diğer potansiyel Kapıköy’den gelenler.

Bakınız yine bültenlerdeler, haberlerdeler, televizyondalar.

Diyorlar ki: “İranlılar akın akın Van’a geliyor.”

Evet geliyorlar.

Nevruz dolayısıyla büyük bir akın var.
Üstelik bu insanlar gümrükteki o ilkel geçişleri, ülkelerinin uyarılarına ve daha bir çok şeye ‘rağmen’ Van’a geliyorlar.

Amaçları tamamıyla para bırakmak.

Çılgınlar gibi alışveriş yapıyorlar. Yiyorlar, içiyorlar, eğleniyorlar.

 

***

Fakat biz Van olarak onlardan büyük markaların ürünlerini Van’dan almaları dışında faydalanamıyoruz.

İranlılar Van’da yerel esnaftan çok büyük, kurumsal mağazalara gidiyor.

Neden?

Kabaca olacak ama, çünkü ‘Kazıklanıyorlar’!

Şaka değil... 50 TL’lik bir ürünü sırf İranlı diye 100-200 liraya satmaya çalıştıkları İranlı da ‘keriz’ değil ya. Yemiyor artık. Haliyle üzerinde etiketi olan, pazarlıksız, üstüne bir de indirim gördüğü mağazaya gidiyor.

Krize rağmen Van’a gelen bu can suyu kaynağına biz böyle küçük ihanetler yaptıkça onlar bizden uzaklaşıyor.

Sonra esnafımız ayaklanıyor: “Yerel esnaf neden tercih edilmiyor.” diye isyan ediyor.

Bakınız bu turistler AVM’lerden çıkmıyor, kurumsal mağazalardan ayrılmıyorsa sebebi var: Rahatsız oldular.

Etmeyecektik.

Van TSO dışında kimsenin eğilmediği bu konuda toplumsal bir bilinç lazım bize. Van yıllardır krizde boğuşan bir kent iken en büyük sıcak parayı hep İranlılar üzerinden kazanıyor. Üstelik bakmayın Nevruz dönemindeki akına kışın en soğuk aylarında bile hiç ayrılmadılar. Hep Van’da bir İranlı nüfusu oldu.

 

***

Peki biz bu muyuz?

Bu değiliz.

Bu insanlar aslında alışveriş yapmak dışında farklı taleplerle de geliyorlar.

Örneğin Van’da sadece alışveriş yapan bir kesim var.

Ama Antalya’da tatil yapan, İstanbul’da, diğer illerde kültür turizmine para harcayan kesimler var.

Biz olayın alışveriş boyutunun dışında bu insanları daha fazla burada tutabilir, onların Van’a daha çok gelmesini sağlayabiliriz.

İyi oteller, plajlar, tarihi mekanları görme fırsatları gibi..

Ama tutup da adamlara 100 liralık odayı 300-500’dene verirsek, kusura bakmayın adamlar alışveriş için Van’a değil Erzurum’a, Malatya’ya gider.

Tıpkı elimizden kaçan diğer değerlerimiz gibi.

Yemeyenin malını yerler.

O yüzden, bu insanlar Van için velinimet.

İhanet etmemek lazım.

Kıymet milene...