ŞEHRİVAN ÖZEL: MERAL YILDIZ - ÖMER FARUK TOKTAŞ - Yıllardır sonu gelmeyen savaşlar Suriye, Irak, Afganistan gibi ülkelerden Van’a umut yolculuğuna çıkanların sayısını her geçen gün arttırıyor. Bir çok il gibi Van’da da büyük bir mülteci popülasyonu oluşurken, Van’a sığınan bazı mültecilerin hikayeleri yürek burkuyor. Bu hikayelerden birisi de günlerdir Van otogarında yatıp kalkan Afgan bir grup mülteciye ait. Onlar da Van otogarının umut yolcuları... Elliyi aşkın insanın çaresizce gelip sığındıkları Van otogarında bekleyişlerine devam ediyor. Tek umutları bir an önce buradan İstanbul’a gidip yaşama tutunmak. Birçoğunun hayalide Avrupa’ya gidip yeni bir hayat kurmak. Kimisi ise burada bir el uzanmasını, kendilerine bir iş verilmesini bekliyor.

 

Ülkelerindeki savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Kaçak yollarla gelip Türkiye’ye sığınan insanların yaşamları ise içler acısı. Her birinin farklı ve acı dolu hikayeleri var. Kimi ailesini bırakıp kaçmış, kimi evini kimi ise kimsesiz kaldığı için buraya gelmiş. Kimi Irak’ın Musul kentindeki bombardımandan kimi ise Afganistan’daki DAEŞ saldırısından canını kurtarıp Türkiye’ye sığınmış. Kimi zaman umuda yolculuk kimi zamanda hayalinin peşinden koşan ancak sonu hüsranla biten hikâyeler var bu insanlarda. Türkiye üzerinden Yunanistan, Almanya ve İtalya’ya gitmek isteyen onlarca yabancı uyruklu vatandaşların Van otogarındaki bekleyişleri sürüyor. Yüzlerinde derin bir acı ve keder var. Bazen aç yatıp kalkıyorlar. Onlarca ufak çocuk ve yüzlerindeki masum tebessüm ve her şeye rağmen gülen çocuklar var... Tek istedikleri ise sığınacak bir liman.

 

 

DİLENCİ DEĞİL SIĞINMACILAR!

60’a yakın yabancı uyruklu vatandaş günlerdir Van otogarında bekliyor. İstanbul’a gidecek olan otobüslerde bir yer bulmanın umudu ile bekliyorlar. Otogarın bahçesinde yatıp kalkan savaş mağduru onlarca yabancı uyruklu, kendilerine uzanacak tek bir şefkat eli bekliyor. Para dahi talep etmeden sadece alınlarının teri ile çalışabilecekleri bir iş istiyorlar. Bu söylemleri bir nevi her gün Van sokaklarında savaş mağduruyuz süsü verilerek dilenenleri akla getirdi. Oysa burada kalanların öyle bir eylemleri dahi yok. Gerçek anlamda savaş mağduru ve gururlu insanlar.

 

AİLESİNİ SAVAŞTA KAYBETTİ

Özellikle içlerinden bir tanesi var ki hikâyesi yürek burkuyor. Afganistan’daki savaştan bir buçuk ay önce kaçıp gelen Bayram Veysi. Bayram Veysi henüz 22 yaşında ve evin tek çocuğu. Veysi, Şehrivan muhabirlerinin sorularını yanıtlarken gözyaşlarına hâkim olmakta zorlandı. Dimdik ayakta durduğunun mesajını vermek için hiç sıkılmadan sorulara cevap veren Veysi, “22 Yaşındayım ve evin tek çocuğuydum. Ben annem ve babam. Afganistan’da çok güzel bir hayatımız vardı. Evimiz ve tarlamız vardı. Geçiniyorduk. Kendimize yetecek kadar ekmeğimiz vardı. DAEŞ’in saldırıları hiç bitmedi. Hemen hemen ger gün saldırılar yaşanıyordu. Hatta bir gece köyümüzü basıp tehditler savuruyorlardı. Bir gece köye geldiler. 2 yaşında bir çocuğun kafasını kestiler. Hiç aklımdan çıkmıyor o gece. Bu olay karşısında 2 yaşındaki bebeğin babası fenalık geçirip bağırmaya başladı. DAEŞ’liler babanın da canına kıydılar. Hem de hiç acımadan kıydılar.” Dedi.

 

 

“RABBİM KİMSEYİ VATANSIZ BIRAKMASIN”

Bir buçuk ay önce Afganistan’da DAEŞ’in bombalı saldırısında annesini ve babasının şehit veren Veysi, “Onlar benim tek varlığımdılar. Bombalı saldırıda kaybettim ailemi. Kimsesiz kaldım. Yüreğim yanıyor. Acım o kadar büyük ki anlatamıyorum. Ailemi kaybettikten sonra buraya geldim. Şimdi tek dileğim iş bulup hayatıma devam etmek. Rabbim kimseyi vatansız bırakmasın. Çok zor gerçekten çok zor.” Diye dert yandı.

 

“KİM İSTER Kİ ÜLKESİNİ GERİDE BIRAKMAYI”

Irak’ın Musul kentindeki savaşta kaçıp Türkiye’ye sığınan bir diğer savaş mağduru da yaşadıklarını şu ifadelerle dile getirdi: “IŞİD ismini ilk duyduğumda başımıza geleceklerden haberim yoktu. Irak ile sınırı olan ülkelerde bu terör örgütü ile ilgili sorunlar yaşanıyordu. Ama bu sıkıntıların bize sıçrayacağı aklımdan bile geçmedi. Bir gün geldi terör örgütü Musul’u işgal etti. Askerlerimiz çatışmaya bile girmedi. Bizi kaderimize terk ettiler. Sonra bu terör örgütü Musul’un eski halinden eser bırakmadı ve orayı bana, çocuklarıma, halkıma dar etti. Aklıma her şeyden önce çocuklarımın geleceği geldi. O noktadan sonra da yapabileceğim tek şey kendi sınırlarımızın dışına çıkıp o bölgeyi terk etmek oldu. Kim ister ki ülkesini, evini, hayatını geride bırakmayı? Orada inanlara yaşatılan baskılar yüzünden Türkiye’ye, Van’a sığındık. Şimdi ise tek derdimiz bu çocuklara bir hayat sunmak için bir düzen kurmak.”

 

 

“BU İNSANLAR BAŞKASINA BOYUN EĞMİYOR”

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan bir seyahat firması çalışanı Murat Erkeker otogara sığınan bu insanların başkalarına boyun eğmek yerine çalışmayı tercih ettiklerine dikkat çekerek “Uzun yıllardır otogarda hem araç sürdüm, hem muavinlik yaptım. Burada birçok evsiz barksız insan ile karşı karşıya kaldım. Parasını kaybeden, maaşını alamayan birçok kişi gidecekleri yerlere gitmek için otogardaki banklarda kıvrılıp uzanırlardı. İnsanlar yardım eli uzattıkça kimi gideceği yere giderdi, umduğunu bulamayan da büyük bir hayal kırıklığıyla beklemeye devam ederdi. Yaklaşık 3-4 aydır otogarın bahçesinde yaşayan yanılmıyorsam Irak’tan gelmiş bir aile var. Bu 3-4 aydır zaten sürekli gözümüzün önünde olduğu için her gün yüz yüze geliyoruz. Adam bazen gelip buralarda 5-10 Lira kazanabilmek için otobüs camı siliyor. Bazen de burada ki iş yerlerinde gündelik işler yapıyor. Bugüne kadar bu adam kendine gelen birçok yardımı almakta güçlük çekti. Benim bu ailede gördüğüm şey insanlara minnet duymamalarıydı. Kimseye boyun eğip yardım dilenmiyorlar.” Şeklinde konuştu.

 

MESELE BULGUR, PİRİNÇ MESELESİ DEĞİL

Sığınacakları çatısı olmayan bu insanlara erzak yardımı yapılmasının yersiz olduğunu belirten Erkeker “Yaşadıkları sıkıntılar yüzünden kaçıp buralara geldikleri bellidir ama ellerinden geldikçe kendi ayakları üstünde durmaya çalışıyorlar. Başlarını sokacak bir çatıları olmayan bu insanlar için bazen birileri ile görüştüğümüzde gidip bulgur, pirinç, yağ getiriyorlar. Biz bu insanların kalacakları yer yok diyoruz. Zaten bu insanların pirinç, bulgura ihtiyacı olsa ben kendim temin ederim. Niye başkalarını arayayım? Allah bilir, hangi umutlarla gelmişlerdir buraya… Biz Van’ın misafirperverliğini de, vicdani duyarlılığımızı da bu adamlara göstermeliyiz. Sadece bu insanlarda değil. Biliyoruz, yardıma ihtiyacı olan çok insan var. Herkes bir taraftan ‘Yetkililer, Yetkililer!’ diye bağırıyor. Yetkili dediğimiz kişilerde insandır. Onlarda hangi birine yetişsin. Benim istediğim insanlar hep birlikte bir çözüm arayışı içinde olsun. O zaman belki bu insanlara sıcak bir yuva tahsis edilebilir.” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim