Eski Van Şehri olan Van Kalesinin etrafında bulunan Kızıl Cami, Ulu Cami, Abbasağa Camilerinin restorasyon işi bu zamana kadar defalarca ihaleye çıktı ancak bir sonuca varılamadı. Son olarak tekrar 22 Temmuz 2013 tarihinde ihaleye çıkarılan ve 19 Ekim 2014’te bitmesi gereken restorasyonda da en ufak bir çalışma yapılmadığı öğrenildi. Tam anlamıyla kaosa dönen restorasyon çalışmalarının ne zaman bir sonuca ulaşacağı ise bilinmiyor.

 

2009-2013 yılları arasında Van Valiliği yapan Münir Karaloğlu döneminde büyük bir aşama katedilen tarihi mekânların restorasyonu son zamanlarda yine durma noktasına geldi. Şu sıralar özellikle İranlı turistlerin akın ettiği Van’da yapılan tüm çalışmalara rağmen tarih hala canlanmayı bekliyor. Van Kalesi, Said-i Nursi Külliyesi, Hoşap Kalesi gibi önemli eserlerde bir dönem büyük çalışmalar yapılmasına rağmen hala önemli eserler kazandırılmayı bekliyor. Sadece İslam medeniyetleri değil diğer dinlere ve medeniyetlere ait eserler kazandırılmayı beklerken bir çok eser hala restorasyon için bürokrasiyi bekliyor. Bunun gibi onlarca eser, mekan ve değerden bir kaçı restorasyonu tamamlanarak turizme kazandırılan Van Kalesi’nin eteklerinde bulunuyor. Halen etrafında aralıksız kazı çalışmalarının yapıldığı ve eski Van’ın adeta yeniden gün yüzüne çıkarıldığı Van Kalesi eteklerinde Kızıl Cami, Abbasağa, Ulu Cami restorasyonu bekliyor. Üstelik defalarca çok ciddi bedellerle ihaleye çıkan bu eserler ihale süresi tamamlanmasına rağmen olduğu gibi kalıyor. Defalarca ihaleye çıkmasına rağmen tamamlanamayan bu eserlerin onarılmamasında ‘ihale’ rantı iddiaları öne çıkarken, konunun muhatabı Vakıflar Genel Müdürlüğü ise projelerin sürekli değişmesinden kaynaklanan bir gecikme olduğunu söylüyor. Konuyu yakından takip edenlere göre ise durum belirtildiğinden daha farklı…

 

KARALOĞLU GİTTİ ÇALIŞMALAR BİTTİ!

Eski Van Şehri’nin yeri olan ve Van Kalesi civarında bulunan birçok caminin yeniden ayağa kaldırılması için 2012 yılında yeniden adımlar atıldı. İhaleye çıkarılan tarihi yapıların restorasyonlarının 2 yıl içerisinde yapılıp ibadete açılması planlanırken, yine aynı yerde bulunan Kızıl Cami, Ulu Cami ve Abbasağa Camileri’nin bırakın restorasyonunu, çivi dahi çakılmamış. Kaderine terk edilen tarihi yapılar çürümekle yüz yüze bırakılmış durumda. Eserlerin birçoğu Selçuklular döneminde bugüne kadar ayakta durmak için mücadele ederken, özellikle 2011 yılında yaşanan depremlerin ardından tarihi yapılar büyük hasar gördü. Tarihi yapıların yeniden ayağa kaldırılması için projeler yapıldı, ihaleye çıkarıldı. Projelerin yapımına 2013 yılında yeniden başlandı. Bu eserlerin rölöve ve restorasyon, restitüsyon projeleri tamamlanınca, eski Van şehrinin büyük bir kısmı gün yüzüne çıkmış olacaktı. Van Valiliği’nin talebi üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü, eserlerin yeniden onarılması için 2013 yılında yeniden ihalesini yaptı. Restorasyon ve onarım çalışmalarını dönemin valisi Münir Karaloğlu yakından takip etmişti.  

 

BİTMEK BİLMEYEN RESTORASYON!

Tam bir kaosa dönen Eski Van Şehrinde bulunan tarihi yapıların restorasyon çalışmaları 90’lardan bu yana defalarca ihaleye çıkarıldı. Milyonlarca para akıtıldı ancak bu zamana kadar bir sonuca ulaşılmadı. Her defasında yeniden ihaleye çıkarılan ve aynı yüklenici firmaya verilen restorasyon işi akıllarda soru işareti oluştururken 30 yılı aşkındır restore edilmesi gereken tarihi yapılar çürümeye devam ediyor. Defalarca tartışma konusu olan ve bitmek bilmeyen restorasyon çalışmalarının bir sonuca ulaşmasını dört gözle bekleyen vatandaşlarda isyan etti. Şehrivan olarak çalışmaları yerinde gözlemlemek istedik ancak çalışma adına hiçbir şeyin olmadığını gözlemledik. Sadece basit bir çitle etrafı kapatılan tarihi yapılar için bir güvenlik önlemi dahi yok.  

 

2013 YILINDA DA İHALEYE ÇIKTI!

Karaloğlu, depremde kubbesi, minaresi ve son cemaat kısmı hasar gören Kayaçelebi Camii’nde incelemeler yapmış ve yine depremde minaresi ve son cemaat kısmı hasar görerek yıkılan Hüsrevpaşa Camii’ndeki çalışmaları yerinde incelemişti. Karaloğlu, Eski Van şehrindeki mevcut eserlerin tamamını ayağa kaldırarak, burayı Türkiye’nin önemli inanç merkezlerinden biri haline getirmek istediklerini de belirtmişti. Karaloğlu 2012 yılında yaptığı incelemeler sırasında Kızıl Cami, Ulu Cami, Abbasağa Camii, Hüsrevpaşa Çifte Hamamı ve Hüsrevpaşa Hanı’nın projelerinin hazır olduğunu ve 2013 yılında yapım ihalelerinin yapılacağını söylemişti. Karaloğlu, “Bu eserlerin rölöve ve restorasyon, restitüsyon projeleri, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’ndan daha önce geçmişti. Bu yapıların ihale çalışmaları devam etmektedir. Uygulama çalışmalarına 2013 yılında başlanacaktır. İnşallah eski Van şehrindeki bu eserleri restore ederek yeni bir dinamiği ayağa kaldırmış olacağız. İfadelerini kullanmıştı.

 

EN UFAK BİR ÇALIŞMA YAPILMAMIŞ!

Van Kalesi’nin, sadece kaleden ibaret olmadığını ve gezildiğinde birbirinden değerli yüzlerce tarihi eserin yer aldığını kaydeden Karaloğlu, şunları ifadeleri kullanmıştı: “Bunların başında Miri Ambarı’ndan sarnıcına, kilisesinden camiine, medresesinden hamamına kadar çok sayıda eser var. Minarelerindeki süslemelere bakınca, insanın hayran olmaması mümkün değil. Kızıl Cami’nin minaresindeki süslemeler, çiniler 13. yüzyıldan kalma Selçuklu eserleri. Bu önemli eserleri mutlaka ayağa kaldırmamız lazım. Bunun için de Van Kalesi etrafında eski Van şehrinde daha çok çalışma yapmamız lazım. Mevcut eserlerin tamamını ayağa kaldırıp, buraları 24 saat yaşanabilir mekânlar haline getirmemiz lazım. Yoksa oraları korumamız mümkün değil. Süleyman Han Camii ibadete açık. Kalenin çıkış yolu ve Sur restorasyonlarının 3. etap ihalesi, geçtiğimiz hafta yapıldı. Bunların uygulamasına da 2013’te başlanacak. İnşallah Kale ve çevresi; 3-5 yıl sonra Türkiye’nin ve dünyanın dört bir tarafından insanların ‘Gidip orayı görelim’ diyecekleri mekânlar haline gelecek.” Ancak Karaloğlu’nun Van’dan ayrılması ile birlikte hedeflenen çalışmaların hiçbiri sonuca ulaşamadı. Kızıl Cami, Ulu Cami, Abbasağa Camilerinin restorasyon işi 22 Temmuz 2013 tarihinde başlayıp 19 Ekim 2014’te bitmesi gerekirken bu zamana kadar çivi dahi çakılmadığı gözlemlendi.

 

İHALE TARİHİ BİTTİ RESTORASYON YAPILMADI!

Bir türlü başlamayan ve tabelalarda ihale tarihi geçmesine rağmen bitirilmeyen işlerle ilgili ‘rant’ iddiaları da şu sıralar gündemi meşgul ederken 2000’li yılların başından beri bir türlü başlamayan işlerle ilgili çarpıcı iddialar da dillendiriliyor. Maliyeti ve kazancı oldukça büyük olduğu bilinen restorasyon işlerinin bu alanda başlamaması ile ilgili spekülasyonlar devam ederken konunun muhatabı olan Vakıflar Genel Müdürlüğü ise ihale ile ilgili sıkıntıların değil proje kaynaklı sorunların olduğunu söylüyor. İhale süreci başlayan, biten ve süresi dolan tarihi yapılar olduğu gibi dururken konunun muhatapları sürekli değişen projelerin restorasyona engel olduğunu söylüyor. Şehrivan’a değerlendirmelerde bulunan Vakıflar Bitlis Bölge Müdürlüğü yetkilileri o üç tarihi mekan için şu ifadeleri kullandı; “Bu noktada fotoğraflar, eskiye dair net bilgi bulunmadığından uygulamada bazı farklılıklar çıkabiliyor. Sadece kurula revizyon projeleri tekrar tekrar gönderildiği için uzun sürdü. Yeni bir imalat, farklı bir taslak çıktığı zaman proje tarafımızdan hazırlanıyor. Burası hem sit alanı hem de bu alandaki mekanlar tescilli eserler. Haliyle projeler bir de koruma kurullarına gönderiliyor. Onay görürse tekrar uygulanıyor. Biz de çok sık olan bir şey bazen farklı bir derz yapısı çıkarsa projeler tekrar hazırlanıyor. Bir caminin sıva olduğunu düşünün. Orada projeci ön görüyor. Fotoğraf, gravür ya da bilgi belge olmadan öngörerek proje hazırlıyor. Ama bundan sonra başlayınca derz ve benzeri bir şeyler çıkıyor. Bunu ya eski haliyle bırakırsınız ya da projeyi tekrar hazırlarsınız. Bu mekanlar için de durum bundan ibaret. Ön görülen restorasyon ile yapılması gereken restorasyon farklı haliyle uygulama esnasında çıktığı için projeler revizyonlar yapılıyor. Şimdi yeniden proje çalışmaları yapılıyor.” Dedi. Buna rağmen çalışmaların bir daha ne zaman başlayacağı bilinmezken bu mekanlar gibi daha bir çok mekan restore edilmeyi ve tarihe kazandırılmayı bekliyor…

 

ULU CAMİİ

Van şehrinde Tebriz Kapı ile İskele Kapı arasında yer almaktadır. Bugün oldukça harap olan yapıyı, 1913'deki W. Bachman'ın fotoğraf ve çizimleri ile 1970-1971 sezonlarında Prof. Dr. Oktay Aslanapa'nın yapmış olduğu kazılarda elde edilen buluntularla tanımak mümkün olmuştu. Aslanapa'nın camiyi 14. yüzyıl başlarına tarihlendirmesine karşın, tarihi sürece ve yapı hususiyetlerine baktığımızda Selçuklu devrinde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. 1571 tarihli Van vilayeti evkaf tahrir defterinde Cami-i Kebir'in Şah-ı Ermen evkafından olduğunun belirtilmesi bunu teyit etmektedir. Ulu Cami, Van Gölü çevresinde hâkimiyet kuran Ahlatşahlar'dan 1. Sökmen (11 00-1112) veya 11. Sökmen (1128-1185) zamanında yapılmış olduğu kabul edilmektedir. Dikdörtgen planlı cami, mihrap önü kubbeli ve çok destekli camiler grubuna girmektedir. Camiye kuzey duvarın  batı köşesine açılmış bir taç kapıdan girilmektedir. Kuzey tarafına Osmanlı döneminde bir bölüm eklenmiş. İç mekân, mihrap önünü örten mukarnaslı bir kubbe ile bunu yanlardan çevreleyen çapraz tonozlarla örtülü bölümlerden oluşmaktadır. Günümüze kadar ulaşan minaresi kuzeybatı köşede yükselmektedir. Tuğladan silindirik gövdeli olup, şerefeden sonrası yıkılmış. Günümüze ulaşmasa bile, aslında, süsleme ve mimari özellikleri bakımından oldukça hususiyetli iç mekâna sahip olduğu eski resimlerden anlaşılmaktadır. Süslemeler iç mekân duvarlarında, mihrap ve dış cephedeki taç kapıda yoğunlaşmıştır. Tuğla ve alçıdan yapılmış süslemeler geometrik, bitkisel ve yazı örneklerinden oluşmaktadır. Bugün minaresi ile temel seviyesinde duvarları mevcut yapının Van'da Selçuklu izlerini göstermesi açısından önemi büyüktür.



KIZIL CAMİİ

Eski Van'ın doğusunda Tebrizkapı mahallesinde bulunmaktadır. Sinaniye Cami veya Tebriz kapısı Camisi olarak da adlandırılmaktadır. Bugünkü caminin minaresi Selçuklu döneminden, cami kısmı ise, Osmanlı devrinden kalmadır. Üzerinde kitabe bulunmadığından hangi tarihte yapıldığı belli değildir. Selçuklu devrinden kalma minare kare kaide üzerinde silindirik gövdeli olarak yükselmektedir. Kaide kısmı kesme taş, gövde tuğladan gerçekleştirilmiştir. Gövde üzerinde geometrik geçmeli bir şerit dolanmaktadır. Bu şeridin alt ve üst kesimlerinde baçini olarak adlandırılan çini tabaklar yer almaktadır. Bu minarenin de üst kesimi yıkılmıştır. Sonradan yapılan cami enine dikdörtgen planlı olup, orta bölüm kubbe, yanlar beşik tonozlarla örtülmüştür. Camiden günümüze duvarların bir kısmı gelmiş ve üst örtü tamamen yıkılmıştır. Camiye kuzey cepheye açılmış bir kapıdan girilmektedir. Biri son cemaat yerinde, diğeri harimde olmak üzere iki mihrabı bulunmaktadır. Minare ve cami farklı dönemlere işaret etmektedir. Yalnız minare, Selçuklu devrinden önemli bir kalıntıdır.

 

ABBASAĞA CAMİİ

Eski Van'ın kuzeybatısında, Horhor Camisi ile Ulu Cami arasında bulunan Abbasağa Camisi’nin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir. Yapı üslubundan XVIII.-XIX. yüzyıllarda yapıldığı sanılmaktadır. Kesme taştan yapılmış olan cami dikdörtgen planlıdır. Duvarların üst kısımları kerpiçle örülmüştür. Üst örtüsü yıkılmış, ancak düz toprak damlı olduğu sanılmaktadır. Giriş eksenindeki mihrap nişi yarım daire şeklindedir. Cami içerisinde herhangi bir bezemeye rastlanmamıştır.


ŞEHRİVAN ÖZEL – MERAL YILDIZ

Editör: TE Bilisim