ŞEHRİVAN GÜNCEL - ORHAN AŞAN: Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Avrupa Birliği (AB) Bilgi Merkezince “AB Sohbetleri” toplantısı düzenlendi.

 

Avrupa Birliği Uzmanı Can Baydarol’ın katıldığı toplantıda AB ile ilişkilerde siyasi, hukuki, iktisadi boyutları konuşuldu. AB'nin bir hedef olduğunu söyleyen Baydarol, Türkiye'nin yıllardır tam üyeliğe geçme süreci içerisinde büyük çabalar harcadığını ifade etti.

 

TAKVA: VAN TSO BİR PAYDAŞTIR

Van TSO Avrupa Birliği (AB) Bilgi Merkezince düzenlenen toplantı öncesi kahbaltıa gazetecilerle bir araya gelen Van TSO Başkanı Necdet Takva, Avrupa Birliği Uzmanı Can Baydarol ve Van AB Bilgi Merkezi Koordinatörü Kerem Oruç katıldı. Toplantının açılışında konuşan Van TSO Başkanı Necdet Takva, Van TSO’nun 2005 yılından bu yana AB'nin yerel paydaşı olarak faaliyet gösterdiğini ifade ederek, “Ülkemizin uzun yıllardır AB’ye üye olma niyeti var. Yüzünü batıya dönmüş hareket eden bir siyasal sürecimiz var. Bununla beraber çeşitli dönemlerde Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkileri belli standart içerisinde yürüyen bir ilişki değil. Zaman zaman sorun ve sıkıntıların olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye’de 15 Temmuz ile birlikte daha sonra referandum süreci, Türkiye’nin kendi siyasal yapısındaki değişim ve dönüşümler, sistemsel yeni uygulamalarla beraber AB göç meselesi de dâhil olmak üzere zaman zaman gerginliklere sahne oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı AB’ye yönelik bazı mesajlar verdi. Avrupa Birliği liderleri de zaman zaman Türkiye’nin AB’deki geleceği ile ilgili açıklamaları söz konusu. Van TSO, 2005 yılından beri AB’nin yerel paydaşı olarak faaliyetlerini sürdürüyor.” Dedi.

 

BOYDAROL: VAN’A AŞIK OLDUM

Takva’nın ardından konuşan Avrupa Birliği Uzmanı Can Baydarol ise, Van TSO ile çok samimi bir dostlukları olduğunu ifade ederek, Van AB Bilgi Merkezi Koordinatörü Kerem Oruç’tan övgüyle bahsetti. 14 yıldır Oruç ile çalıştıklarını söyleyen Baydarol, “Van’a ilk gelişim 1987 yani Türkiye’nin tam üyelik başvurusu yaptığı Turgut Özal, döneminde ilk Van’a gelmiştim. O sırada buralar biraz karışıktı. Van’dan başladık Doğubayazıt’a kadar 1 haftalık bir tur yapmıştık ve o zaman âşık olmuştum bu bölgeye. Van benim için uzak bir diyar değil bir komşu kapısı.

 

 

“TÜRKİYE DIŞLANDI”

Soğuk savaş döneminin bitmesiyle yeni bir dönem ile karşı karşıya kalındığını söyleyen Bardarol, “Soğuk savaşın bitmesiyle beraber yeni bir dönem ile karşı karşıya geldik. Bu dönem içerisinde tek kutuplu bir dünya düzeni ABD önderliğinde, bunun altında ezilmek istemeyen bir Avrupa toplulukları ve AB’ye dönüşüm süreci. Bugün dönüşmüşmüdür dönüşmemiştir bence. Çünkü AB, bir hedef aslında, böyle bakmak gerekiyor. Küreselleşmenin dikta ettiği yenidünya koşulları bana göre küreselleşme dünya sorunlarını çözmedi ama küreselleştirdi. Böyle bir gerçek ile karşı karşıya geldik. Sovyet sisteminden kopan merkez ve Doğu Avrupa ülkelerinin hepsinin giderek AB çatısı altına girmesi ve Türkiye’nin dışlanması gibi bir süreç yaşadık. Bu hakikaten bir büyük hayal kırıklığı dönemiydi. Dediler ki siz tam üyeliği unutun gümrük birliği ile yetinin, o gümrük birliği ise başka bir tartışma konusu oldu.

 

“TÜRKİYE KİMLİK BUNALIMI YAŞADI”

Türkiye’nin o dönemde ciddi bir kimlik bunalımı yaşadığını ifade eden Bardarol, “Ciddi bir dönem yaşadık. Ondan sonra bu paradigmada değişti. 11 Eylül 2011 tarihinde ikiz kuleler saldırısıyla beraber dünya kaotik bir sürece sürüklendi. Bugün yaşadığımız sürece baktığımız zaman iki tür kaos yaşıyoruz. Bir taraftan ekonomik ve finansal bir kaos yaşanıyor dünyada. Peki bu kaos nasıl yaşanıyor? Dünya nüfusunun yüzde 15’i G-7 dediğimiz grup dünya zenginliğinin yüzde 85’ini alıyor. Geri kalan yüzde 85’e de yüzde 15’lik pay kalmış vaziyette. Zenginler çok mutlu diyebilirsiniz ama hayır, öyle değil. Çünkü zengin olarak gördüğümüz grup çok yaşlandı. Esas talebi toplumda yaratan gençlerdir. Ama gençlerin cebinde de 85 sent var. Onlarda fakirlik ötürü talepler yaratamıyor. Dolayısıyla bir talep erozyonu ile karşı karşıya dünya. Bunun yarattığı kaotik durum finans sektörüne yansıyor. Paradan para kazanacak sektör parayı dağıtacak yer bulamıyor. Amerika’da dolarlar basıldı öyle bir periyot yaşadık. O dolarları alanlar gidip hazine bonosu aldı ki hiç olmazsa para değerini kaybetmesin. Çünkü yatırım yapmaya güven kalmamış güven erozyonu var. Öteki tarafta bu ekonomik kaosun getirdiği bir güvenlik kaosu var. Güvenlik parametreleri dünyada bir anda terör dalgasıyla, asimetrik savaş dediğimiz şimdi asimetriden vekâlet savaşlarına oradan da şimdi vekalet savaşının aktörlerinin karşı karşıya geldiği tamda bizim merkezinde yer aldığımız bölgede bütün bunlar ceryan ediyor. Dolayısıyla Türkiye bir anda bütün olanın bitenin merkezine yerleşen bir ülke haline dönüşmüş vaziyette. O yüzden Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerini analizini yaparken 1989’a kadar olan dönemin ilişkisi çok farklı. 89-2001 arasındaki yaklaşımlarımız çok daha farklı ve 2001’den günümüze gelen ilişkileri ise çok daha farklı gözlükle değerlendirerek analizini yapmak zorundayız.” Şeklinde konuştu.

 

 

“İLİŞKİLER BİR DÖNEM HARERETLENDİ”

AB ile ilişkilerde siyasi ve hukuki boyutların olduğunu anlatan Baydarol, şöyle konuştu: “AB Türkiye ilişkilerinin bir siyasi, bir hukuki bir de iktisadı boyutu var. AB uzmanlığı dediğinizde tek bir disiplin altında konuya yaklaşmamanız gerekiyor. İşin sosyolojik, psikolojik, halk boyutu var. Baktığınız zaman Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler bir dönem çok hararetlenmişti. Bir gazeteci ‘AB’ye girdiğimiz zaman kokoreç yiyemeyeceğiz’ demişti. Halkımızın ciddi bir bölümü ‘ben kokoreç yemek istiyorum, kahrolsun AB’ demişti. Yani böyle ilgisiz konularla da uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. 3 paradigma değişiminden bahsettik. Şimdi de dördüncü paradigmanın kırılma noktasını yaşıyor dünya. Bütün bu verilerin ışığı altında Türkiye AB ilişkileri çok farklı değerlendirmelere yol açıyor.”

 

“BİRİLERİ TÜRKİYE’Nİ İMAJINI BOZMAK İSTİYOR”

Birkaç hafta önce Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin Türkiye ile ilgili aldığı kararı da değerlendiren Bardarol, “Birkaç hafta önceye baktığımızda Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türkiye’yi tekrar denetim altına almaya karar verdi. Gerekçe de Türkiye’deki İnsan Hakları İhlalleri, Hukuk ihlalleri vs. Bu hepimizde ciddi bir endişe yarattı. Bu haklıdır haksızdır bu ayrı bir tartışma konusu.  İktidar ve muhalefet farklı argümanlar ortaya koyduğunu görebiliyoruz. Sonuçta Türkiye’nin giderek bozulan bir dış imajının ortaya çıktığını kabul etmek gerekiyor. Recep Tayyip Erdoğan Trump ile görüşmeye gittiği gün Washington Post gazetesinde Fethullah Gülen’in makalesi yayınlanıyor. Dolayısıyla birileri Türkiye’nin dış imajının bozmak için elinden geleni yapıyor. Dünya genelinde, maalesef Türkiye’de buna çanak tutuyor. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin aldığı o karar çok ciddi bir karar ortaya çıktı.” Şeklinde konuştu.   

 

ORUÇ: BÖLGEDE ÖNEMLİ BİR REFERANS NOKTASIYIZ

Toplantıda konuşan Van AB Bilgi Merkezi Koordinatörü Kerem Oruç ise, 9 Mayıs günü Avrupa Birliği günü olarak yaptıkları etkinliğin Türkiye’deki bütün etkinlikler arasında en iyi etkinlik olarak seçildiğini ifade ederek, “Van’da çeşitli konserler ve etkinlik yaptık. Bütün bu etkinlikleri yaparken Van Ticaret ve Sanayi Odasının büyük desteğini aldık. Ankara’dan Van’a bakarken çok önemli bir referans noktasıdır. Van AB bilgi merkezi de bütün bölgedeki AB çalıştaylarında önemli bir referans noktalarından biridir. Bu anlamda önemli bir bilgi noktasıyız. Hinterlandımızda yaklaşık 10 il var. Ağrı, Hakkâri, Iğdır, Muş, Bitlis vs. Şırnak’ta bilgi köşemiz var. Hakkâri Üniversitemizde bilgi köşemiz var. Bunların hepsi bize bağlı illerdir. Örneğin, geçen yıl Doğubayazıt’ın içme suyu projesi 30 milyon Euro’ya mal olmuştu. Onun bütün alt yapı ve teknik işlerini VAN TSO, AB bilgi merkezi yaptı. Delegasyonun bir çalışması varsa bölgede biz kompakt noktasıyız. Bu anlamda VAN TSO, AB merkezi önemli bir referans noktasıdır. Biz bütün grupları kapsayıcı etkinlikler ve toplantılar yapıyoruz. Öğrencilere Erasmus programını anlatıyoruz. Çiftçilere AB tarım politikalarını anlatıyoruz. Zabıta ve polislere insan hakları eğitimi veriyoruz. Çocuklara Avrupa’daki eğitim olanaklarını anlatıyoruz. Ev kadınlarına gıda güvenliğini anlatıyoruz. Toplumun tüm grupları hedef kitlelerimizdir. Bu anlamda üniversite ve milli eğitim ile yakın işbirliği içindeyiz. Farklı alanlarda onlara destek veriyoruz. Yılbaşından bu güne yaklaşık 10 bin kitap dağıttık. İki hafta önce Van’ın Gevaş İlçesi’nde çocuklara çocuk haklarını anlattık. 7,8 yaşındaki çocuğun haklarını bilmesi farkındalık açısından çok önemliydi. Organizasyonlarla hedef kitlemize ulaşıyoruz ve bunu da Ticaret ve Sanayi Odası sayesinde yapıyoruz. Bölgede önemli bir referans noktasıyız.” Şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim