Bu topraklardan geçmiş, bu topraklara iz bırakmış Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi’nin bu şehirde etkisi ‘bakidir’.

 

Van’ın onda, onun Van’da yeri farklıdır.

 

Ömrünün bir bölümünü Van’da geçirmiş, Van’a hep ayrı bir gözle bakmış, büyük projeler ve öngörülerinde Van’ı bir yerlerde özel bir konumda tutmuştur.

Böyle bir üstadın kulaklara küpe olacak sözleri değil dizi dizi kitapları da miras kalmıştır bizlere.

 

Bunlardan birisi İçtimai Dersler’dir.

 

Ve bu eserinin Nutuk bölümüne üstad toplumu ilgilendiren sohbet ve makalelerinden oluşan eserine başlamadan önce bir söz kullanır.

Der ki:

 

“Dağ meyvesi acı da olsa devâdır, amma hazmı sakildir.”

 

Üstad’ın bu eseri özellikle bölgeyi ilgilendiren meseleler, tavsiyeler, nasihatler ve çözüm önerileri ile doludur.

 

Bölgedeki Kürt aşiretleri, şehirleri ve yönetimlerinin de bahse konu edildiği eserin girişinde verilen cümle toplumsal meselelere bir ilaç şeklinde sunulan tavsiyeler ile doludur.

 

Manası da açıklandığında bahse konu söz için: “İlaçların yutulması acıdır, tatsızdır, ama neticesinde şifa ve sağlık vardır.” Şeklinde günümüz Türkçesinde’de de anlaşılabilecek bir mana çıkarılır.

 

Üstad’ın halen son kullanma tarihi geçmemiş bu nasihatlerinin ışığında tarih boyunca bu kadar önem addedilen memleketimiz Van’da, birilerinin bize şu dam meyvesinin acılığında sözler mi söylemesi gerekiyor bilmem...

 

Lakin Van’ın şifa bulması için hazmı sakil, derde deva adımların atılması gerekiyor.

 

Urartular’dan tutun bir çok medeniyetin ev sahipliği yaptığı kentin içinde bulunduğu durum tarih boyunca bu kadar önem verilen bir kent ile mukayese edildiğinde “O Van bu Van mı?” demekten alamıyor insan kendini...

Urartular’ın başkent edindiği...

 

Güneşin kenti dedikleri...

 

Ermenilerin bir evlat gibi sahiplendiği, halen bile hasretini htiği...

Osmanlı döneminin önemli duraklarından biri olan O Van bugünkü Van değil gerçekten de...

 

Şöyle bir durup düşünelim.

 

Önce bölgeye, sonra ülke geneline...

Derin bir kıyaslama neticesinde Van gibi tarihi, kültürel, manevi, jeopolitik, küresel anlamda kaç şehri var bu ülkenin deseniz ilk 10’da yer aldığı aşikar.

Gelin görün ki...

 

Şu sıralar TRB2 diye kalkınma konusunda sınıflandırıldığımız bir küme kentler arasında onlarla beraber ekonomimizi ayakta tutmak için çırpınıyoruz.

Bir dönemler bizi parmakla gösteren Gaziantepler, Malatyalar, Kayseriler’i şimdi önümüze hedef koymuş onlar gibi olmaya çaba gösteriyoruz.

 

Gaziantep hedefimiz yolunda adımızı Vantep yapıyoruz olmuyor...

Kayserili işi ticaret uğraşı veriyoruz olmuyor...

 

Malatya gibi Doğu ama Batı imajı içine girmeye çalışıyoruz olmuyor...

Olmuyorsa bunun suçu bu topraklar değil.

 

Bu toprakların son sahibi olan bizleriz.

 

Bu toprakları kendisine başkent yapan, üretim merkezi yapan, ticaret merkezi yapan medeniyetler ne yaptı da biz yapmıyoruz?

 

El Cevap: Biz Van’ın kıymetini bilmiyoruz.

 

Geçmişteki Van’da bir kültür, bir sahiplenme, bir üretim, bir sorumluluk vardı.

1900’lerin başında konsoloslukların sayısının sayılamadığı Van, şimdi mahallesine asfalt yapılmayı bekelyen, halen suların olmadığı, dünyanın il kanalizasyon sisteminin yapıldığı bir kent iken şimdi altyapısı tamamlanamayan bir kent ise bunun sorumlusu bizleriz.

 

Bakın geçtiğimiz hafta Van’da hatırı sayılır bir yeri olan işadamı, Van TSO ve Vatbo eski başkanı Feridun Irak’ın da sözleriyle Şehrivan’ın manşetine yansıyan bir haber vardı.

 

Türkiye genelinde 31 ile hayvancılık hibe desteği verilmiş.

Van’a yok.

 

Üstelik Van hayvancılıkta önde gelen kentlerden.

 

Niye yok sizce?

 

Sebebini haber ile ilgili görüşlerini paylaşan Irak, sonda söylüyor. Elbette ki sahipsizlikten.

 

Sorarım size Van gibi tarıma ve hayvancılığa bu kadar elverişli bir kent nasıl olur da bu desteklerden faydalanmayı beceremez.

 

Bunun başka bir cevabı var mı?

Yok tabi.

Mümkün değil.

 

Yahu, daha Et ve Süt Kurumu’nu bile ne kavgalar ile Bakandan Van’daki toplantıda istediğimizi hatırlayalım.

 

Neredeyse yapılmayacaktı.

Allah’tan yüksek sesler çıktı da “E hadi Van’a yapalım” denildi.

 

Yoksa olmayacaktı.

Kusura bakmayın...

 

Ağlamayan bebeğe süt vermezler bu böyle!

Son 10-15 yılda dünyanın en güçlü ekonomileri arasına giren, belediyeciliğin bazı kentlerde zirve yaptığı bir süreçte biz AK Parti hükümetinin icraat, hizmet ve yatırımlarından bu kadar az faydalandıysak bunun sebebi basiretsizliktir.

İstemeyi bildik de mi alamadık?

 

Bu soruya cevap aramak lazım.

Velhasılı kelam.

 

Bu haftaki röntgenimizin cevabını burada aramak lazım.

Ellere var da niye Van’a yok?

 

Bu iş biraz derin tetkikler gerektiren bir mesele.

 

Bir bilene soralım diyeceğim de.

 

Van’da bulabilir miyiz.

 

Ondan da şüpheliyim.

 

Bulan bana ulaşsın.

 

Selametle.