İbretle izliyorum.

Bakalım bu kez Van’ı nasıl sahiplenemeyeceğiz!

Öyle öyle.

Sahiplenememek de, Vanlı gibi davranıp bir türlü gerçek Vanlı olamamak da üstümüze yok.

Lafa gelince Vanlılık da laf üstüne laf söyletmeyiz hani!

Mesele siyaset olunca, il başkanlık adaylığı olunca, milletvekili adaylığı olunca hepimiz ‘Van sevdalısıyız’!

Birisi gelir Van’ı Paris yapar, ötekisi Metro getirir, diğeri Van’ı dev projelerle buluşturur. Tüm bunları da nedense halka üşü düştüğünde hep ‘demogoji’ olsun diye yapar.

İş bitince, ihtiyaç kalmayınca sorsan:

“Amaan banane!”

Tabi biz yer miyiz? Yemeyiz! Artık yemiyoruz.

Çünkü ortada aleni bir gerçek var: Ortada gerçek bir Vanlılık falan yok.

Sebebine geliyorum...

 

***


Cumartesi günü bölgeden çıkmış, Türkiye’nin en önemli zenginlerinden birisi olan, TÜSİAD’da Temsiliyet sağlayan, en önemli ihracatçılardan, Kadoil’in sahibi gibi önemli ünvanları bulunan TÜRKONFED’in başkanı Tarkan Kadooğlu’nu dinledik.

Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Eren Görsel Gökmen’in başkanlığında, Van TSO’nun ev sahipliğinde Van’daydı.

Kente gelen bazı ‘zenginlerin’ aksine onun nasıl zengin olduğunu söylediğinin dışında anlattığı çok önemli detaylar vardı. Daha konuşmasının başında “makyajsız anlatacağım” dedi öyle de yaptı. Yaşam hikayesini, bugüne gelmesi sürecini falan.

Ama konuşmasında önemli bir detay vardı.

Hatta bizatihi Van ve bizim buralara dair tespiti...

Bizim aslında hal-i pürmealimizi tam ifadesiyle anlattı. Kitabın orta yerinden konuştu.

Van’da ve bölgede adam indirme hastalığı olduğunu...

Haset olduğunu...

Çekememe olduğunu...

Dedikodu olduğunu söyledi...

“İşte biz bu yüzden doğru düzgün temsil edilemiyoruz” dedi. Sonra bizim sorduğumuz soruyu sordu: “Bizler niye bakanlıklarda, bürokratlıklarda, önemli temsiliyetlerde değiliz?” dedi. Kendisi cevap verdi: “İşte bu yüzden.”

 

***

 

Kadooğlu haklı.

Bizler kent olarak önemli süreçlerden geçiyoruz. Kayyumlar ve diğer yöneticilerle gerçekten son yılların hatta tüm zamanların en hizmet dolu süreçlerinden geçiyoruz.

Büyük bir değişim ve dönüşüm.

Ama bir şey eksik.

Bizim bence düşüncelerimiz konusunda da bir dönüşüme ihtiyacımız var.

Bir kere Vanlılık böyle olmaz.

Bu Vanlılık bilincimizi dönüştüreceğiz.

Vanlı yönetici olsun diyoruz. “Van’a Vanlı yönetici” atandığı dediğimiz adam 1 ay yaşamıyor.

Kurumlara Vanlılar atanıyor, bir iftira, bir çamur, bir fırtına! Dedikodudan hizmet konuşmaya fırsat gelmiyor.

Ya da Vanlı diye atanıyor, ihaleden, ranttan, yolsuzluktan başka hiç bir şey konuşulmuyor.

Burada biz karar vereceğiz işte:

Tamam Vanlılar olsun da... Ama nasıl bir Vanlı?

 

Birincisi: Biz Vanlılık olayında samimi olacağız. Olayı sadece bir kurum ya da kuruluş gözüyle değil genel bir Van sahipliği olarak benimseyeceğiz. Gerisi gelir.

 

İkincisi: Vanlıdır diye kurumları talan edip, yetimin-öksüzün rızkını, devletin malını mülkünü talan edip “Nasılsa Vanlıyım” demeyeceğiz. Gerçek yöneticiler çıkaracağız!

 

***

 

Kaç haftadır kıyametler kopuyor.
Vanlılar alınıyor diye.

E tamam arkadaş ama. Vanlılar görevdeyken Vanlılar ne yapıyor?

Kadooğlu’nun dediğini:

Adamı indirmek için her şeyi deniyor.

Dedikodu yapıyor, iftira atıyor.

Sonra dışardan bir isim geliyor. Bu kadar malzeme üretecek hiç bir şeyle uğraşmayıp sadece işlere odaklanıyor. Sonra da başarılı oluyor.

Yani bizim Vanlı bürokratlar ve yöneticiler saldırılarla mücade etmek için zaman harcarken onlar hızlıca işe koyuluyor.

Fark burada.

 

***

 

Bakın Vanlılık öyle sosyal medyadan atıp tutmak ile olmuyor.

Vanlılık bu kentte kurum amiri, yönetici, siyasetçi olmak için üstünü, başını yırtmaya çalışmak ile de olmuyor.

Vanlılık bu kentin tüm değerlerini sahiplenmek ile oluyor.

Mesela size bir örnek vereyim.

Geçtiğimiz gün gazeteciler ile bir araya gelen Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili muhteşem işlerden bahsetti. Ama bir konuda çalışmalar sürüyor dedi.

O çalışma Van’ın yeni ulaşım modeliydi. Tramvay mı trambüs mü?

Dedi ki. Bu konuda halen Vanlılar’ın fikrini alıyoruz. Daha karar vermedik.

Ben de şimdi bizim Vanlılara soruyorum.

Aylardır gündemde. Sosyal medyada irili, ufaklı çabalar var:

“Van’a trambüs değil tramvay gelsin, uzun soluklu ve kalıcı bir yatırım olsun” diye çırpınıyor birileri.

Nerde bizim Van sevdalıları?

Nerde medyatiklerimiz?

Nerde siyaset zamanı Van aşığı kesinlerimiz?

Bakın bu da bir Vanlılık.

Tramvay istiyoruz desenize!
Bizim Erzincan'dan, Eskişehir’den farkımız ne diye sorsanıza?

Niye korkuyorsunuz ki?

Adamlar sizden öneri istiyor. Makul teklif istiyor. Görüş istiyor.

Tramvay ile işiniz mi olmaz? Nedir yani?

Bu konuda niye kimse bir söz söylemiyor?

Bu iş sadece yine birilerine mi farz?

Şu yere-göğe sığmayan Vanlılığınızı konuşturun da görelim.

Bu sadece küçük bir örnek.

 

***

 

Biraz da siyaset... İl başkanlığı ataması yapıldı. Kayhan Türkmenoğlu atandı. Ciddi bir sessizlik içerisine girildi. Şimdi sıra ilçe atamalarında. Ak Parti bir kaç haftadır merkez ilçeler ve diğer ilçelerin başkanlarını atamak için uğraşıyor.

Özellikle Van’ın kalbi İpekyolu, göz ağrısı Edremit ve tek AK Partili belediyesi olan Tuşba için isimler merakla bekleniyor.

Fakat aranılan isim bir türlü bulunamıyor. Hatta geçen hafta atanması gerekirsen bir süre askıya alındı. Adaylara baktılar olmadı. Bazı isimleri sonradan davet ettiler, onları da dinlediler olmadı. Ne yaptılarsa bulamadılar? Aranılan isme şu anda ulaşılamadı!

Niye peki? İşte hep şu Vanlılık’tan!

Şimdi bizim Vanlılarımız’ın ilginç bir huyu vardır. Küçük işleri falan çok sevmezler. Yani bizim insanımız ya il başkanı ya da milletvekili ya da kurum yöneticisi olmak için yaratılmıştır.

İlçe başkanlığı falan da neymiş?

İl başkanlığına gelince 100-150 kelli-felli adam bulurken ilçe başkanlığı için bulamıyorsunuz...  Eee ne oldu Vanlılık işi?

“Biz yönetmeye değil, hizmetkar olmaya geldik” naraları atanlar neredeler?

Niye susuyorsunuz, siz de konuşsanıza!

Kestirip atmadan diğer ihtimali de düşünelim bir de. Madem onlarca aday var genel merkez neden bir isim atayamıyor?

Mevcut adayların, ya da bu işi yapmaya namzet isimlerin hiçbirisi de mi bu işi yapamaz?

Bu da ayrı bir tartışma konusu sanırsam.

Bakalım sonu nasıl bitecek...

Editör: TE Bilisim