Kars'ta, Osmanlı Devleti tarafından doğu sınırlarının korunması için yapılan, Osmanlı-Rus Savaşı'nda bir tabur askerin şehit olması nedeniyle literatüre "Kanlı Tabya" olarak geçen ve restore edilip "Kafkas Cephesi Harp Tarihi Müzesi" olarak ziyarete açılması planlanan tabya, ziyaretçilerini tarihte yolculuğa çıkartacak.

 

Kent merkezine bin 200 metre uzaklıkta, 18'inci yüzyılın başlarında Osmanlı Devletince doğu sınırlarını korumak için inşa edilen ve 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında 5 Temmuz 1828 tarihinde, Rus General Paskeviç komutasındaki 5 tugaydan oluşan 14 bin kişilik Rus kuvvetleri. 70 top ve 20 bin mermilik mühimmatla "Büyük Tabya"ya gece baskını yaptı. Düşman kuvvetleri ile göğüs göğüse çarpışan tabyadaki bir taburdan oluşan 500 askerin şehit edildiği saldırı sonrası tabyaları düşürüp Kars Kalesi'ni ele geçiren Ruslar da 4 bin kayıp verdi.

 

Bu tarihten itibaren yerli ve yabancı kayıtlara "Kanlı Tabya" olarak geçen tarihi tabyanın "Kafkas Cephesi Harp Tarihi Müzesi" olarak düzenlenip vatandaşların ziyaretine açılması amacıyla Kars Valiliğince 7 yıl önce çalışma başlatıldı. Valiliğin müracaatını kabul eden Kültür ve Turizm Bakanlığının onayı üzerine tabyanın rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri ihale edildi. 7 yıldan beri sürdürülen çalışmalarda son aşamaya gelinirken, müzenin kısa süre içinde ziyarete açılması planlanıyor. Restorasyonu tamamlanan müzede bulunan ve balmumundan figürleri yapılan askerlerin revirde tedavi edilmeleri, ameliyathanede doktorlarca ameliyatlarının gerçekleştirilmesi, koğuşta dinlenmeleri, mektup okumaları, mutfakta yemek yapmaları canlandırılıyor.

 

SONSUZA KADAR ANILACAK

Ziyaretçilerine adeta tarihte yolculuk yaptıracak balmumu heykellerin yanı sıra müze girişindeki aynalar vasıtasıyla da şehit askerlerin sonsuza kadar anılması amacıyla çarıkları üzerine konulan ışıklarla görsel oluşturuldu. Müzede söz konusu dönemde tabyada, savaş meydanlarında ve yörede kullanılan bir savaş aletleri ile askerlere ait bazı fotoğraflar da yer alıyor. Araştırmacı yazar Sezai Yazıcı, tabyanın askeri, stratejik ve taktik olarak savunulması gereken önemli yerlerin tahkim edilerek, etrafının hendeklerle çevrilmesi anlamına geldiğini söyledi.

 

Tabyaların, Osmanlı döneminde Rus tehdidine karşı 17'nci ve 18'inci yüzyıllarda özellikle sınır bölgelerinden başlayarak pek çok yere yapıldığını anlatan Yazıcı, şunları kaydetti: "18'inci yüzyıl boyunca, daha önce yapılan tabyaların yeniden restore edilerek tahkim edildiğini görüyoruz. Kanlı tabya da Osmanlı-Rus Savaşı'nda, Rus orduları komutanı Paskeviç'in 26 Haziran 1828'de Arpaçay'ı geçip 5 Temmuz'da Kars'a gelmesiyle göğüs göğüse yapılan savaşlarda çok kan akması suretiyle adını tarihe yazdırıyor. Paskeviç Arpaçay'ı geçtikten sonra 5 tugaydan oluşan yaklaşık 14 bin kişilik kuvvet, 70 top ve 20 bin mermiyle tabyaya geldi ve kanlı mücadeleler oldu. Paskeviç, 7 Temmuz'da şehre saldırdı ve 15 Temmuz'da şehir düştü."

 

Sezai Yazıcı, Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra bütün Batılı kaynaklarda tabyanın 'kanly' veya 'kanli' şekilde anıldığını vurgulayarak, şu bilgileri aktardı:"Bu tabya, literatürde 'kanlı tabya' olarak geçmektedir. 1853-1856 yılları arasındaki Kırım Savaşı sırasında Kafkas cephesindeki İngiliz Williams buraya gelip paşa olmuştu. 1848'de Zarif Mustafa Paşa'nın başkanlığında bir heyet ve diğer İngiliz subaylarla bölgede etütler yapmış ve savaşın başlangıcında inşa edilmesi gereken tabyaları belirlemiş ve kısa sürede bu tabyalar inşa edilmiştir. Kars'taki tabyalardan  Erzurum ve Ardahan'da da inşa edilmiştir. Kars'taki bu tabyalar 'İngiliz tabyaları' olarak anılıyor. Williams raporlarındaki Kanlı Tabya ile ilgili kayıtlara göre Kırım Savaşı'nda 7 kez, "93 Harbi" olarak andığımız 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda da 4 kez bu bölgede çatışma oluyor."

 

YAZICI: ÖNEMLİ İŞLEVİ VARDI

Kanlı Tabya'nın güneyden gelecek saldırılara karşı tahkim edilmesi yüzünden güneybatı ve güneydoğu kısımlarının hendeklerle çevrildiğini dile getiren Yazıcı, şöyle konuştu: "Tabyanın dört tarafına makineli tüfek konulmuştu. Tabya, karargah, dehlizler ve koğuş olmak üzere 6 bölümden oluşuyordu. Doğu-batı arasındaki uzaklığı 60 metre. Bu tabya geçildikten sonra bütün Osmanlı-Rus savaşlarında kentteki kalede önemli kayıplar verilmesinin önüne geçilemiyordu. Tabyanın özellikle güneyden gelen akınlarda önemli işlevi vardı, burası aşılamadığı zaman İran savaşlarında da benzer durumlar olmuştu, içerideki direnme kırılamıyordu." Sezai Yazıcı, müzeye dönüştürülen Kanlı Tabya'nın adeta tarihe yolculuk yaptırdığını belirterek, "Müzedeki görseller insanı o güne götürür nitelikte. Bu bölgede böylesine bir müzenin açılmasını çok değerli buluyorum. Kanlı Tabya'nın harp müzesi olarak açılması, geçmişi sahiplenme, yad etme açısından önemli bir kazanım olacak." dedi.

 

"KANLI TABYA"

Özgün mimarisinde çevresi doğu, batı ve güneyden savunma hendeğiyle çevrili olan tabya, hafif eğimli bir araziye inşa edilmiş, 'boynuz tabya' formunda ikili tabyadan oluşuyor. Dış cephe duvarları düzgün kesme taşla kaplanan, iç duvarları tuğla ve moloz taş karışımıyla örülen, iç duvarları yaklaşık 1 metre genişliğinde olan tabyanın kışla binasının doğuya bakan arka bölümü, yapıyı boydan boya ve enine kesen uzun bir koridor biçiminde düzenlenerek, küçük birimlere bölünmüş olarak yapıldı. 

Editör: TE Bilisim