HÜDA-PAR 1’inci sıra milletvekili adayı Rasim Saygın, Kanal M’de, Özhan Hakan’ın konuşu oldu. Saygın, Ömer Aytaç Aykaç ve İshak Kara’nın sorularını cevaplayarak önemli değerlendirmelerde bulundu.

 

Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) Van birinci sıra milletvekili adayı Rasim Saygın, Kanal M’nin Seçim 2018 programına konuk oldu. Özhan Hakan’ın hazırlayıp, sunduğu Seçim 2018 programında Şehrivan Gazetesi Medya Grup Başkanı Ömer Aytaç Aykaç ile Gazeteci İshak Kara’nın sorularını cevaplayan Saygın, 24 Haziran seçimleri başta olmak üzere çok sayıda konu hakkında açıklamalarda bulundu. Saygın, HÜDA-PAR’ın her zaman halkın maslahatını öncelediğini söyledi.

 

SAYGIN KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI

 

Saygın ilk olarak şunları söyledi: “Partimizin uygun görmesiyle bugün milletvekili adayı olarak halkımızın karşısına çıkıp kendilerinin desteklerini talep etmek üzere alanlarda çalışıyoruz. İnşallah hayırlı olur. Seçimin halkımıza milletimize hayırlar getirmesini diliyorum. Huzur içinde sulh içinde bir seçimin olması en büyük temennimizdir. HÜDA PAR olarak önceki seçimlerde de temel temennimiz insanların huzur içerisinde bir seçim geçirmeleridir. Bu noktada mümkün olduğunca kutuplaşmadan uzak, hak ve hukuklar gözetilerek bütün partiler açısından güzel bir süreç ile geçmesidir. Bu noktada HÜDA PAR olarak elimizden geleni, üzerimize düşeni yapmanın sözünü veririz.”

 

HÜDA PAR İSLAMİ BİR PARTİDİR

 

HÜDA PAR kendisini nasıl tanımlıyor sorusuna cevap veren Saygın şunları söyledi: “HÜDA PAR parti programında kendisini, İslami ve insani kuralları, toplumun tamamına yönelik olarak uygulamak üzere yola çıkan bir parti olarak tanımlar. Bu yönüyle HÜDA PAR İslami bir partidir. Türkiye’deki partiler içerisinde kendi parti programında buna açıkça yer veren tek partidir. Partilerin programları partilerin kimlikleridir. Bizler kimliğimizde bunu açıkça yazdık. Bunun pratik uygulamalarını da alanda vermek üzere yola çıktık.”

 

PROGRAMLAR ÜRETEN BİR PARTİYİZ

 

HÜDA PAR’ın misyonunun 5 temel ilke üzerine kurulu olduğuna işaret eden Saygın, “İnsanların can güvenliğini sağlamak, mal güvenliğini sağlamak, nesil güvenliğini sağlamak, din güvenliğini sağlamak ve akıl güvenliğini sağlamak. Bu beş temel üzerine HÜDA PAR’ın kurgulanmış bir programı var. Bunun yanında ülke gündemini meşgul eden meselelere insani ve İslami çözümler bulan, bu noktada birçok alanda çalışmalar yapan, programlar üreten bir partidir.” Dedi.

 

HÜDA PAR TÜRKİYE’NİN TAMAMINI KUCAKLIYOR

 

HÜDA-PAR’ın bir Kürt partisi olmadığını, ancak Kürtlerinde içerisinde yer aldığı genele hitap eden bir parti olduğunun altını çizen Saygın, konuşmasına şöyle devam etti: “HÜDA-PAR’ın parti programı, tek başına belli bir bölgeye hitap eden bir program değildir. HÜDA-PAR’ın misyonu ve meselelere bakış açısı bütün Türkiye ve İslam alemini ilgilendiren ve çözümler sunan bir program üzerine kuruludur. HÜDA-PAR’ın, özellikle Kürtlerle ilgili olarak gündeme gelmesinin temel sebebi, Kürt meselesine yönelik olarak sunmuş olduğu çözüm önerileri ve özellikle ağırlıklı tabanının bu bölgede yer alması hasebiyle sanki bölgesel bir partiymiş veya sadece Kürtlere ilişkin İslami çerçevede çözümler sunan bir partiymiş gibi bir görünüm vermiştir. Fakat bizim Türkiye’nin doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine uzanan bir teşkilatlanmamız söz konusudur.”

 

PRATİKTE BUNUN ÖRNEKLERİ VAR

 

HÜDA-PAR’ın tüm kesimlere hitap eden bir parti olduğunu vurgulayan Saygın, “Zaten yüksek seçim kurulu seçime girme yeterliliğindeki partileri açıklarken, bu noktada asgari teşkilatlanma şartlarını aramıştır, HÜDA-PAR bu şartlara sahip olan on bir partiden birisidir. Dolayısıyla Türkiye’nin her tarafına hitap eden bir partidir. HÜDA-PAR Türkiye’nin tamamını kucakladığı gibi Türkiye’nin dışında İslam coğrafyasında da çok ciddi çalışmalar yaptığını ortaya koymuştur. Pratikte bunun örnekleri var.” Açıklamasında bulundu.

 

DARBE ANAYASASI DEĞİŞMELİ

 

Türkiye Cumhuriyeti anayasasının iki yanlış üzere kurulduğunu belirten Saygın şöyle devam etti: “Bunlardan biri Türkçülüktür, diğeri ise İslami kuralların devlet yönetiminden, anayasadan bir bütün olarak çıkarılmasıdır. Buda kendi içinde çok ciddi sorun ve sıkıntılara yol açmıştır. Sürece bakıldığında 1923’ten sonra sürekli kıyamların olduğunu görüyoruz. Batı’daki Türkler Müslüman oldukları için zulme uğramışken, Doğu’daki Kürtler ise iki yönlü zulme uğramışlardır. Bir Müslüman oldukları için, ikincisi ise Kürt oldukları için zulme uğramışlardır. Bizler bu minvalde anayasanın muhakkak bir şekilde değiştirilmesi gerektiğini hem parti programımızda hemde bütün söylemlerimizde bu hususa vurgu yapmışız, bu anayasa muhakkak değiştirilmesi gerekiyor.”

 

KAVGALAR ÜZERİNE GELECEK İNŞA EDİLEMEZ

 

Seçime girecek siyasi partilerin tamamıyla görüşmek üzere randevu talep ettiklerini hatırlatan Saygın, “Bunların bir kısmı ile görüşüldü bir kısmı ise hiç randevu dahi vermediler. HDP’de randevu vermeyen ve görüşemediğimiz partilerden birisidir. Aslında bizim bugüne kadar HDP ile hiçbir şekilde bir görüşmüşlüğümüz veya yan yana gelmişliğimiz yoktur. Biz büyük çerçeveye bakıyoruz. Yani işin doğasında ve işin özünde, özellikle bölgede genelde ise Türkiye’de iç karışıklıklar çıkararak, savaş üzerine, kavgalar üzerine planlar yapan, insanlarımızı birbirine düşürmeyi amaçlayan, birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik olarak büyük çerçevede emperyalist güçlerin Türkiye ve bölge üzerinde ciddi planları olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla biz bu planları bozan bir parti olmak istiyoruz. Geçmiş kavgalar üzere bir gelecek inşa edilemez, geçmiş acıların üzerine yeni acıları katmamak adına, seçimin sulh ve barış ortamında geçmesi adına görüşme taleplerimiz oldu.” diye konuştu.

 

HÜDA-PAR HER ZAMAN HALKIN MASLAHATINI ÖNCELEMİŞTİR

 

6-8 Ekim olaylarıyla ilgili sorulan soru üzerine Saygın, şu cevabı verdi: “HÜDA-PAR 6-8 Ekim olaylarında durduğu yerdedir ve meşru müdafaa hakkını kullanmıştır. Biz siyasi parti olarak da bu sürece girdiğimizde, bu milletin maslahatına olan şey neyse onları söyledik. Dolayısıyla can, mal, din, akıl ve nesil gibi değerlere yönelik olarak gerçekleşebilecek her türlü saldırıda halkımızın yanında olacağımızı ve aynı tavrı sergileyeceğimizi bilinmesini isteriz. 6-8 Ekim olaylarında şehit edilen kardeşlerimiz, parti çalışmaları yaparken değil kurban eti dağıtırken şehit edildi. 6-8 Ekim olayları sadece HÜDA-PAR’a yönelik bir saldırı veya HÜDA-PAR’ın kendisini tek başına savunduğu bir durumdan ibaret değildir. Burada toplumun tamamına yönelik bir saldırı söz konusudur. Hem bizim hem de tabanımızın duruşu aynıdır.”

 

SEÇİMDEN SEÇİME ÇALIŞAN BİR PARTİ DEĞİLİZ

 

Soru cevap bölümünün devamında, HÜDA-PAR’ın seçim partisi olmadığını ve bunu alanda ispat ettiğini belirten Saygın, “HÜDA-PAR olarak biz seçimden seçime çalışan, halkı ziyaret eden bir parti olmayacağız dedik. Sürekli tahkir edici, dışlayıcı, kutuplaştırıcı kuru bir muhalefet yapmayacağız. Bizler sorun tespiti yapıp soruna yönelik çözümümüzü ortaya koyacağız, bu çözümlerle beraber yetkililere gidip sorun ve çözüm önerilerimizi aktarıyoruz. Bu kent hepimizin kenti. Bu kentteki sorunları, kavgalar üzerine, siyasi ayrılıklar üzerine çözemeyiz. Bu sorunları birlikte çözmemiz lazım. Bizler Van’ın birçok sorununu yakından takip ettik, soruna yönelik çözümünü noktasında birebir halkla, STK’larla, odalarla istişare ettikten sonra, çözümü muhataplarına sunduk ve takipçisi olduk. Bizler sorunları çözme mercii olmadığımızdan dolayı, sadece sorunun çözümü muhataplarına iletme, çözümü konusunda takip etme ve basın yoluyla halkımıza duyurma girişimlerinde bulunduk.” İfadelerini kullandı.

 

VAN’IN SORUNLARINI ÇÖZECEK İRADE ORTAYA KOYMADILAR

 

Kendilerine yetki verildiği takdirde Van’ın sorunlarının çözümüne yönelik girişimlerinin olacağını dile getiren Saygın şöyle devam etti: “Bugün eğer Van’ın bir çevreyolu, stadyum sorunu varsa, milletvekilleri siyasi görüşleri bir kenara bırakıp, merkezi hükümete baskı konusunda inisiyatif alabilmelidir. Maalesef bu olmuyor. Bizler bu anlayışı değiştirmek istiyoruz. Merkezi hükümet noktasında ciddi bir lobimiz yok. Siyasiler ve milletvekilleri bu anlamda Van’ın sorunlarına yönelik tam bir irade ortaya koyamadılar maalesef. Şehrin sorunlarına yönelik çözümler noktasında bir vekâlet aldıklarını unutmamaları gerekiyor. Eğer bunu unutup sadece siyasi meselelere yoğunlaşırlarsa bu vekâletlerini kötüye kulanmış vevekâlete aykırı bir tutum içinde olmuş olurlar.”

 

SORUNLARA YABANCI KİŞİLER DEĞİLİZ

 

HÜDA-PAR her yerde olduğu gibi Van’da da yerli adaylar gösterdiğini söyleyen Saygın, devamında şunları kaydetti: “Adaylarımız yerelde olup bitenleri iyi analiz eden, sürekli alanda olan kadrolardan oluşmaktadır. Adaylarımızın tamamı ne Van’a ne de Van’ın sorunlarına yabancı kişiler değiller. Adaylarımız herkes tarafından doğruluk, dürüstlüklerine şahit olunan şahsiyetlerdir. Genel merkezimiz de listeleri oluştururken bu hassasiyetler üzerinde durdu. Van’da kendisine yetki verildiğinde Van’ı çok iyi temsil edebilecek şahsiyetlerin olduğuna inanıyoruz.”

 

VAN SINIR KENT OLMA AVANTAJINI KULLANAMAMIŞTIR

 

Van’ın sorunlarına ilişkin Saygın, “Van’ın işsizlikle ilgili olarak temel problemi, alternatif çözümlerin olmamasından kaynaklı bir durumdur. Van’ın kendi öz kaynaklarını kullanamamasından kaynaklı olarak bir işsizlik durumunun doğduğunu düşünüyoruz. İşsizliğin önlenmesi adına, Van aslında yapılabilecek yatırımlarla bunu minimize edebilecek bir şehirdir. Ama maalesef işsizlik oranının en yüksek olduğu illerden bir tanesi de Van’dır. Sınır kentiyiz, sınır kenti olmamızdan kaynaklı olarak bunun avantajını Van bugüne kadar hiçbir şekilde kullanamadı.” Diye konuştu.

 

MERKEZİ HÜKÜMETİN YAPABİLECEĞİ BİR İŞTİR

 

Bulunduğu konum itibariyle Van’ın gelişmiş şehirlerle kıyaslanabilecek bir şehir olduğuna işaret eden Saygın,“Türkiye’nin Asya’ya açılan kapısı, İran’a açılan kapısı olma hasebiyle sınır kapısının açılması ve serbest piyasanın oluşmasıyla, Van’da işsizlik çok ciddi olarak düşeceğini ve Van ekonomisinin çok ciddi olarak kalkınacağını düşünüyoruz. Bu da merkezi hükümetin yapabileceği bir iştir. Bu konuda yerelin, merkez üzerinde bir baskısının olması gerekir. Vergi kolaylıklarının oluşturulması hem Türkiye’den İran’a hem İran’dan Türkiye’ye geçişlerle ilgili karışlıklı olarak muafiyetlerin sağlanması ve bu noktada ikili anlaşmalar yaparak bu hususları aşmaları gerekir. Acıdır ki sınır kenti olmayan iller bizden daha çok sınır ticaretinden faydalanarak daha yüksek ihracat rakamları yakaladıkları ortada.” ifadelerini kullandı.

 

BU ESNAFI İFLASA SÜRÜKLEMEK DEMEKTİR

 

Van’da hayvancılığın bitme noktasına geldiğini söyleyen Saygın, devamında şunları söyledi: “Van, tarım ve hayvancılık şehri olması noktasında maalesef üzerine düşeni yapamıyor. Maliyet girdileri çok yüksek, hükümet ise çözümü dışardan canlı hayvan veya et ithal ederek çözebileceği yanlışına düşmektedir. Bu esnafları iflasa sürüklemek demektir. Bir kilo eti, maliyet girdileriyle beraber 35-40 liraya mal edeceksin, diğer taraftan esnaflar bu eti 40-45 liraya satınca çok pahalıya satıyorsun deyip, işte bak ben 30 liraya et satıyorum sende bu fiyata sat diyor. Böyle giderse vatandaş hayvancılığı bırakacak, çünkü iflas edecek. Yemi, samanı, otu ve diğer ihtiyaçların nerdeyse tamamı yurt dışından ithal edebilecek bir duruma gelmişiz. Teşvik paketleri tek başına yeterli değil, maliyetlerin de indirilmesi lazım. Vatandaşın çoğu sadece kendisine yetecek kadar hayvan besliyor, bu da şehrin ekonomisine katkı sağlamaz.”

 

HÜDA-PAR GÜÇLENİRSE TÜRKİYE BÜYÜYECEK

 

Son olarak, yaşanan sorunların çözümü için halkın desteğini istediklerini ifade eden Saygın, “Bu milletin maslahatı ve menfaati hangi yöndeyse HÜDA PAR orda durmuştur. Güçlü HÜDA PAR demek güçlü Türkiye demektir. Halkımızdan bize desteklerini esirgememesi için onlardan destek talep ediyoruz. HÜDA PAR’ın güçlenmesiyle hem bölge hemde Türkiye büyüyecek inşallah.” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim