Sevginde ram olanlar, yolumun Sultanı
Sevgine tabi olmak, ruhumun miracı
 
Cenabı Hak, bütün mahlûkatı ve bilhassa insanı muhabbet meyliyle donatmıştır. İlahi bir imtihan dershanesi olan bu alemde insan, muhabbetini Hakka ve hayra yönelttiği nispette anlam kazanacaktır.  Ruhun huzur ve sükûna ereceği esas merkez, onu kendi ruhundan insana lütfeden Allah celle celaluhudür.  Kulun kalbi Rabbine erince Rabbi onu kimseye muhtaç etmez. Allaha ulaştıran en kutsal sevgi, en doğru yolda Allahın Habibi, Efendimiz aleyhüsselatü vesselam-a muhabbetten geçmektedir. Bu sevginin tezahürü Ona en kalbi, safi duygularla tabi olmakladır. “Seven sevdiğinin her şeyini sever” düsturunca yol alma gayreti insanı esfel-i safilinden, eşrefi mahlûkat sırrına muttali olmasını sağlayan en temel adımdır. Gelin bir tütsü yakalım şimdi. O ince dumanlarını koklarken güller açsın yüreğimizde. Takılıp gidelim peşinden,Muhammedsiz muhabbet olmaz elbet. Bam telimizi sızlatalım. Zor mudur Ondan bahsetmek?  İnsan ismini en çok işittiği, tanıdığı, hakkında her bilgiyi edindiğini anlatırken zorlanır mı? Şayet durum böyle olaydı zorlanmazdı sadece layıkıyla anlatamayacağı için çekinirdi. Affet Resulüm zorlanıyorum. Affet dudaklardan her geçen gün ismini daha az duyuyorum. Gönüllerdeki sevgini ararken aç kaldım affet. Ümmetin düştüğü yanlış ve günahlardan sıyrılmak istiyor affet.


Söyle ey yar seni nasıl yad etmeliyim?
Lal değmeli dilime, belki yüreğime seni söyletmeliyim.
(HZ.MEVLANA)


Uğruna on sekiz bin alemi yarattığı, arş-ı alaya isminin yanına ismini kazıdığı Resule muhabbet, Hakka muhabbetin bel kemiğini oluşturmaktadır. O yüce peygambere kainatın efendisine duyulan muhabbet; ibadetlere huzur, gönüllere sürur sebebidir. Resul-i ekrem Efendimize(s.a.v.) ona duyduğumuz aşk ve özlem nispetinde, gönül olarak yaklaşabildiğimiz ölçüde tanıyabiliriz. Tanıdıkça ruhumuzda başlayan ulvi yolculuk Onun tebessüm eden çehresiyle son bulacaktır. Aşkın seviyesi kadardıraşık ile maşuk arasındaki hissiyat köprüsünün gücü. “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhari, Edep, 96) hadisi bu kalbi beraberliği en nezih şekilde anlatmaktadır.
Ruhunda gizlediği ümmetinin derdiyle gözyaşı akıtan, hayatı boyunca ümmetinin kurtuluşu için mübarek yüreği sıkışan, ilk sür üfleninceye kadar Ümmetinin ferahı için duada bulunacak olan EFENDİM. Daha yeni doğmuşken ehl-i keşfin tasdikiyle validenin Senin münacatından Ümmetim Ümmetim deyişini işitmesi, kabri şerifine indirmesi için vasiyette bulunduğun Hz.Ebubekirin işittiği Ümmetim Ümmetim deyişin. Senin duyduğun sevginin zerresi kadarı nasip olsun bizlere, o zerre ki tüm kalbimizi sarar biiznillah.
Resulullah hariç her mahluk perdedir; Resulullah ise kapıdır. (Şahı Abdülkadir Geylani r.a.)  Perdeleri aralayıp mübarek kapıya ulaşma zamanı gelmedi mi? Bizleri harekete geçirmeyen her sevgi, her inanç eksiktir. Ne kötü, ne üzücü..Oysa Allah ve Resulünün sevgisi ebedi saadetin gönül sermayesi olacaktır. Seven sevdiğiyle sonsuzluk yurdunda, muhabbetle doyurulacaktır. Farkında değiliz sonsuz olan ahiretimizi zehirliyoruz. Bu dünyada takıldığımız her sebebi, hayatta karşımıza çıkan her sorunu birer perde olarak görüp aralayıp geçebilseydik keşke. Şimdilerde tüm meşguliyetimiz onlar olmuş durumda. Semaya baktığımızda sıkıntılarımdan kurtulmayı değil de, Allah Resulünün mübarek kokusunu, Onunla olabilmeyi dileseydik keşke. Meşgul olacaksak Ona benzemeye çalışmakla olsaydık, Onu örnek alsaydık. Düştüğümüz her an Onun yaşadıklarını düşünüp daha güçlü kalkaydık.
Gecelere gark olmuş, karanlığa gömülmüş yüreklerin körlüğü neticesi değil miydi ki Resulullahı küçük gören diller. Belli ki bu kişiler kainatın Efendimizin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı gerçeğini henüz kavrayamamış. Emin olalım ki Resullullahı anlayamama ya da ayetlerden ayırarak hadisleri yok sayma durumlarının sebebiyeti is kaplamış hmeyen kalplerdir. Mekke-i Mükerreme fethedildiğinde Efendimiz Kabe-i Muazzama çevresinde ki putları kırarken, yüksekte kalan son put için Hz.Ali (k.v.) “ Ey Allahın Resulü omuzlarıma çık o şekilde kır” buyurmuştur. Efendimiz “Ya Ali, benim nübüvvet ağırlığımı taşıyamazsın Sen benim omuzlarıma çık” cevabı üzerine Hz. Ali, Efendimizin mübarek omuzlarına çıktığında göğe ulaşabilirmiş gibi hem gökyüzü hem yeryüzünün her zerresinin Hz.Muhammed lafzıyla donandığını görüyor tabi ilm-i ledün ile. Dolayısıyla Allah Resulünün hadislerini küçümseyen, yok sayan kesim bu ulvi bu deruni muhabbetten uzak kalacaktır. Birde onlara inat Süleyman ÇELEBİNİN vücuda getirdiği ve gönüllerimizi sonsuza kadar aydınlatacak olan Vesiletün Necat adlı mevlidi şerifin hazırlanması. Gecelerimizi aydınlık eder Onun muhabbeti, Gündüzlerimizi hayreder, kalbi fetheder. İnşallah dünyayı yine Resullulahın muhabbeti saracak. Gerçek şu ki vakti geldiğinde samimi aşıkların gönülleri, zihinleri ve dilleri uyanacak işte o zaman Resulullahın hak ettiği asıl değer tüm kainatta yer edinecek. Yeniden var olmuş gibi Kalbe gömülmüş bir aydınlık zuhur edecek o vakit hecelerden, ve günaydın bakın gecelerden doğuyor gün.


Allahım yüce ahlak sahibi, üstün sıfatların taşıyıcısı, hakiki hallerin erbabı, ezeli inayetin medarı, ebedi saadetin hamili, medeni alametlerin sahibi, ilahi kemalatların tecelligahı, Rabbani marifetin işareti, hayırların sırlarının taşıyıcısı, kıyamet gününün şefaatçisi, Rabbimiz katında bizim için tövbe edicisi, Sana ulaşmak isteyenlerin rehberi, dostun ve zatının nurundan istifade etmek için başkasını hakiki dost edinmeyen, kemalinle kuvvetlendirdiğin, gecesinde Seni zikreden, gündüzünde Senin için oruç tutan, Meleklerinin “en hayırlı Mahlukun” olduğuna şahit ettikleri Peygamber Efendimize (s.a.v.) ve onun ehline selat ve selam eyle. (Evrad-ı Şerifeler - Şahı Abdülkadir Geylani r.a.)

 

          Allahümme Salli ala Seyidine Muhammedîn ve ala ali Seyidine Muhammed.
Selma MEDENİ GEYLANİ